Türkiye'ye Göçün Hikayesi

Türkiye'ye Göçün Hikayesi

Sevil Çelik - Yedinci Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından 3 Ağustos 1982'de Pakistan üzerinden Türkiye'ye getirilen 4 bin 500 Türk asıllı Afgan göçmenden biri olan Esat Güvener, ''ecdadının toprakları''na ayak bastığı anı hala duygulanarak anlatıyor. AA muhabirine yaşadıklarını ilk günkü sıcaklığıyla anlatan Güvener, 1920'de Özbekistan'ın Sovyetler Birliği'nin istilasına uğradığını ve ailelerinin istiladan kaçarak Afganistan'a yerleştiğini söyledi. Afganistan'da 40 yıl yaşadıktan sonra Sovyetler Birliği'nin bu ülkeye de girdiğini ifaden Güvener, Türkiye'ye göçlerinin hikayesine ilişkin olarak şunları anlattı: ''Biz Sovyetler Birliği'ne göre onların 'mikrobu''yduk. Biz baktık ki bunlarla baş edemiyoruz. Çünkü tam zıttız. Biz mücadele verdik. Silahsız olmamıza rağmen Türklerin gururu ve iman gücüyle çarpıştık. Çok kayıplar verdik. Daha sonra baktık ki olmuyor. Modern silahlara karşı ilkel ve derme çatma silahlarla baş edemiyoruz. Mecburen geride kalan çocukları da alıp çok güçlükle Pakistan'a geçtik. Bir liderimiz vardı ona Mahdum diyorlardı. Onun oğlu Abdulkerim Mahdum da oradaydı. O sıralarda Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Kenan Evren Pakistan'a ziyarete geldi. Abdulkerim Mahdum kendisine bir dilekçe ulaştırdı. Dilekçede, başlarına gelen felaketleri anlattığını ve Türkiye'ye gitmek istediğimizi ifade etti. Kenan Evren ise kendisine biraz zaman tanınmasını ve bu işi mecliste halletmek gerektiğini ifade ederek, 'Türkiye'de meclisten bunun iznini çıkartırım. İnşallah sizi aldıracağız. Burada kendi kandaşlarımızı mağdur bırakmayacağız. Bana güvenin' demiş.'' -''TOPRAĞI ÖPTÜK''- Güvener, Pakistan'da 6-7 ay beklediklerini, Türkiye'nin İslamabad'taki elçisinin kendilerini aradığını ve Türkiye'ye gitmelerinin meclis tarafından onaylandığını söylediğini belirtti. Türkiye'ye ilk önce Türk kökenli olanların götürüleceğinin söylendiğini ve Türkiye'ye gelmek için dilekçe yazdıklarını dile getiren Güvener, şöyle devam etti: ''İslamabad'taki bir okulda 1-2 gün kaldık. Sonra 1982'nin Ağustos ayında bizi uçaklarla aralıklı olarak Türkiye'ye getirdiler. Adana Havaalanı'na indik. Adana Havaalanı'nda öz kardeşlerimizin bizi coşkuyla karşılamasını hatırladığımda hala etkileniyorum. Kadın, erkek, genç bizi davul zurnayla karşıladı. Oraya iner inmez Abdulkerim Mahdum çok etkilendi, hemen attı kendini yere. Zevkle hepimiz toprağımızı öptük ve hiç unutmam herkes kafasını kaldırdı, herkesin gözünden yaş geliyordu. O gün benim için yaşamımın en güzel, tatlı bir hatırasıdır. Öz kardeşlerimiz bizi coşku içinde karşılayıp ne kadar, 'hoş geldiniz' diye bağırdı. Orada da bir iki gece kaldık, Sonra bizi böldüler. Bir kısmımızı Gaziantep'e, bir kısmımızı Van'a, Hatay'a ve Ceylanpınar'a yerleştirdiler. Bize öğretmenler temin edildi ve kurslar düzenlendi.'' Güvener, kayın pederinin kral Seyit Alimhan olduğunu, dedesinin ise sadrazamlık yaptığını ifade etti. Afganistan'da Japonya'dan beyaz eşya getiren bir şirket için tamircilik yaptığını, Türkiye'de ise sınava girerek Devlet Demir Yolları'nda işçi olduğunu bildiren Güvener, ''1995'e kadar çalıştım. Askerliğimi de saydırdıktan sonra yaştan emekli oldum'' dedi. Güvener, 8 çocuğu olduğunu ve çocuklarının çoğunun yurt dışında bulunduğunu söyledi. -''KÜKREMİŞ SEL GİBİYİZ''- Yabancı bir ülkede, kendilerini ''bir damla gözyaşı gibi'' değersiz, fakir hissettiklerini ancak Türk devletinin ve milletinin kendilerine sahip çıkması sonrasında ''kükremiş sel'' gibi olduklarını anlatan Güvener, duygularını şu cümlelerle ifade etti: ''Ecdadımızın toprağına ayak bastığımızdan beri bir acayip his doğdu içimize. O damlacık, değersiz ve güçsüz su, kükremiş bir sele dönüştü, hala kendimizi öyle hissediyoruz. Artık biz de söyleyebiliriz, Mehmet Akif'in dediği gibi 'kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım, yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım'. O hissiyatı, o gücü bizlere veren siz kardeşlerimizsiniz. Allah sizden razı olsun. Hiçbir sıkıntı çekmedik burada.' Afganistan'dan göç edenlerden Yusuf Özberk ise Türkiye'ye gelmek için ilk isim yazdıranlardan olduklarını söyledi. 5 çocuğu olduğunu ve hepsini okuttuğunu anlatan Özberk, ''Afganistan'da devlet memuruydum. Buraya geldiğimizde başka bir iş bilemedik. Eşim sırma işiyle uğraşıyordu, onunla uğraştık. Şimdi deri işiyle uğraşıyoruz. Deri mont, ceket tamiratı yapıyoruz. Bir dükkanım var evin yanında. Allah'a şükürler olsun çok memnunuz'' diye konuştu. Özberk, hala Afganistan'da problemler yaşandığını belirterek, bir an önce ülkede durumun düzelmesini dilediklerini kaydetti. (SEÇ-MRT-ZBD)12.08.2011 13:04:25
<< Önceki Haber Türkiye'ye Göçün Hikayesi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER