Usak Raporuna Göre, Beşşar Esad'ı Zor Günler Bekliyor

Usak Raporuna Göre, Beşşar Esad'ı Zor Günler Bekliyor

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) tarafından yayımlanan Suriye raporunda, Türkiye'nin, acil dönüşümün gerektiği Suriye'deki duruma yönelik politikalar üretmesi gerektiği vurgulandı. "Mayınlı Arazide Yürümenin Adı: Suriye'de Değişimi Zorlamak" başlıklı raporda, Suriye'deki olaylar mevcut şekilde devam ettiği takdirde farklı kesimlerin ülke içindeki etnik ve dini kesimleri kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde kullanma çabasına girişebileceği belirtilerek, "bu haklı mücadelenin mezhep mücadelesi haline getirilmemesi gerektiğine" işaret edildi. Din merkezli bir çatışmanın sadece Suriye ile sınırlı kalmayıp dengelerin çok hassas olduğu diğer bölge ülkelerine de kayabileceği uyarısında bulunulan raporda, Suriye özelindeki problemin "insan hakları merkezli" olduğu belirtildi. Halkın uyanık olması ve oynanmaya çalışılan oyuna gelmemesi gerektiği belirtilen raporda, ülkedeki Nusayri azınlığının tahakkümünün sadece Sünnilere yönelik olmadığı, toplumun farklı dini ve etnik kesimlerinin de benzer baskı ve kısıtlamalara maruz kaldığı kaydedildi. Bir çok kez reform talebi ve denemesinin olduğu Suriye'de asıl problemin Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın etrafını saran statükocu, babası Hafız Esad döneminden kalan sistemin adamlarından kaynaklandığı ileri sürülen raporda, Esad yönetimin yıllardır reform sözü verdiği halde somut adımlar atmıyor oluşunun da yerleşik bürokrasilerdeki ciddi direncin varlığını ispatlayan nitelikte olduğu dile getirildi. Raporda, Esad'ın bundan sonra hayal kırıklığına uğrayan halkı güç kullanmadan teskin edebilmesinin zor göründüğü, verdiği reform sözlerine kimsenin inanmadığı, olağanüstü hali kaldırmasının da aynı polis ve ordu görevine aynı usullerle devam ettikçe büyük bir adım olmadığı kaydedildi. "Esad hala işler tamamen sarpa sarmadan sağlıklı güvenli bir geçiş istiyorsa öncelikle yetkilerinin bir kısmını devretmeli, parlamentoda daha çoğulcu bir yapıya geçişin ip uçlarını vermelidir. Elbette ki şu an için daha somut ve inandırıcı reform adımlarını atacak cesareti gösterebilir mi bilinmez ancak dışarıdan göründüğü kadarıyla Esad yaşananları doğru okuyabilmiş değildir" ifadeleri yer aldı. Raporda Suriye'de özellikle Şam, Halep, Humus, Kamışlı'da korku kültürü ve psikolojisinin daha rahat hissedebildiğine dikkat çekilerek, ancak bu korku eşiğinin de aşıldığı ifade edildi. Suriye'de gizli servisin sivil toplumun gelişmesini önleyen rejimin elindeki etkili silahlardan biri halini aldığına, Hafız Esad'ın ölmesinin ardından yerine geçen Beşşar Esad ile birlikte uzun yıllardır sorunsuz işleyen "Esadizm" sisteminde bu açıdan bir değişiklik olmadığına dikkat çekildi. -MÜCADELE ZEMİNİN SAPTIRILMADAN DEVAM ETMESİ ÖNEMLİ- Beşşar Esad'ın geldiği ilk günlerde sempati ile karşılandığı, özellikle 2000-2002 yılları arasında ülkede ciddi reformlar da yapıldığı, ancak sonrasında Hafız Esad'ın adamlarının daha fazla ileri gitmesine izin vermediği yargısında bulunulan raporda, Esad'ın 2004 yılında verdiği vaatlerin birçoğunu hala yerine getirmediğine işaret edilerek şu ifadelere yer verildi: "Halkın bugüne kadar kendilerine derin acılar yaşatan mevcut rejime karşı patlaması için yeterince sebebi zaten vardır. Bir de diğer ülkelerde benzer rejimlere karşı ayaklanan insanların belli noktalarda başarı göstermesi, eşyanın tabiatı gereği Suriye halkını motive etmektedir. Nitekim Dera'da başlayan hareketlilik her geçen gün yayılmaktadır. İnsanlar yaşanan travmaların etkisi ile yavaş hareket edebilir. Hatta kimi noktalarda cesaretleri çok çabuk kırılabilir de. Ancak önümüzdeki günlerde Beşşar Esad'ı zor günlerin beklediği aşikardır. Önemli olan mücadele zemininin saptırılmadan devam etmesidir." Raporda, Suriye'deki durum için yapılan "Nusayri rejimi kendisini koruması için yüzde 82'si Sünnilerden müteşekkil bir orduya güvenmemektedir ve Tunus ve Mısır'dakilerle aynı boyutlarda bir ayaklanmayı bastırma şansı yoktur. Bunun için stratejisi Nusayri cemaatini Sünni Arap çoğunluğa karşı mezhep savaşına sürükleyip kıyı dağlarında bir Nusayri toplumu oluşturmaktır" yorumuna da yer verildi. -PARÇALANMALAR TÜRKİYE'NİN ÇIKARLARINA AYKIRI- Raporda, bölgede meydana gelebilecek büyük parçalanmalar, kırılmalar ve dalgalanmaların Türkiye'nin çıkarlarına aykırı olduğuna da vurgu yapıldı. Türkiye'nin çıkarının Suriye'deki problemin bir an önce halledilmesini gerekli kıldığı uyarısı yapılan raporda, Suriye'nin ulusal bütünlüğünün Türkiye'nin güvenliği açısından hayati öneme sahip olduğuna işaret edildi. Suriye'nin acil dönüşümün gerçekleştirilmesi gereken bir ülke durumunda olduğu ve Türkiye'nin bu duruma yönelik politikalar üretmesi gerektiği ve kesinlike bir dış müdahalenin önüne geçmesinin en temel öncelik olduğu vurgulanan raporda, böyle bir müdahalenin hem Türkiye hem de bölge için felaket anlamına geleceği ifade edildi. Raporda, Suriye'deki durumun geleceği için muhtemel 3 senaryo da değerlendirildi. Senaryoların ilki olan statükonun, baskıcı yönetimin devamı halinde direnişin ilerleyen yıllarda daha da güç kazanmasına yol açacağı belirtilirken, sivil itaatsizlik karşısında süregelen baskı durumunda ülkenin iç savaşa doğru gideceği görüşü savunuldu. Uzlaşı ve yeni devlet mekanizmasının oluşturulmasının en arzulanan yol olduğu belirtilen raporda, orta yolun bulunmasının gerekliliğine işaret edilerek, bir geçişi ve dönüşümü öngörebilmek için bu geçiş dönemini kontrol edecek ve otoriteyi sağlayacak bir mekanizmanın gerektiği, bunu Suriye'de, Mısır'da ordunun üstlendiği bu görevi yerine getirecek bir mekanizma olmadığı dile getirildi. Raporda, Türkiye ve uluslararası aktörlerin sonuna kadar rejim dışındaki alternatifi hayata geçirmek için gayret sarf etmesi gerektiği de vurgulandı. -TÜRKİYE SURİYE HALKININ YANINDA OLACAK- Raporda, Türkiye'nin uzun süredir bölge liderlerini reformlar yapmaları konusunda uyardığı, gerek kapalı kapılar ardında gerekse açık bir şekilde reform yapması gerekliliğinin Esad'a iletildiği kaydedilirken, önümüzdeki günlerde toplum içindeki gerilimin iyice artması halinde bugüne kadar belli oranda kendisini hem uluslararası sisteme hem de halkına kabul ettiren Beşşar Esad'ın Türkiye'den gelen desteği tamamen kaybedeceği, bundan sonra bir ikilemde kalmayacak olan Türkiye'nin halkın yanında olacağı belirtildi. Suriye'ye bir dış müdahalenin önüne geçilmesinin en temel öncelik olması gerektiği, böyle bir müdahalenin hem Türkiye hem de bölge için felaket anlamına geleceği ifade edilen raporda, Türkiye'nin yapması gerekenler de sıralandı. İlk aşamada Türkiye'nin yoğunlaşması gereken noktanın mevcut rejimin çökmesinin ve rejim sahiplerinin iktidardan ayrılmasının kabul edilebilirliğini tesis etmek olduğuna işaret edilen raporda, kısa vadede yapılması gerekenlerin başında Türkiye'nin takip edeceği yol haritasının tarihi ve sosyolojik açıdan halkların talepleri ile örtüşmesinin önemine vurgu yapıldı. Raporda, kamuoyu önünde halkı teskin etmeye yönelik mesajlar vermek yerine Suriye yönetimini hukuki ve siyasi reformlar yapmaya ikna etmenin seçilebilecek makul yollardan biri olduğuna dikkat çekildi. Suriye'deki bütün unsurlarla, mezheplerle ve alt gruplarla temas halinde olunması, elde edilecek bilgileri değerlendirecek bir mekanizmanın oluşturulmasının gerekliliğine işaret edilen raporda, Suriye'deki rejimi elinde tutan Nusayri azınlığın da bir rejim değişikliğinde her türlü yaşam hakkının korunacağı, özgürlük alanının temin edileceği inancının pekiştirilmesi gerektiği vurgulandı. Raporda, Türkiye'nin tek başına inisiyatif almasının pek bir sonuç getirmeyeceği, mümkün mertebe uluslararası aktörlerle koordineli bir şekilde yerel unsurları da içine katarak politikalar geliştirmesi gerektiği ifade edildi. Atılacak adımların İran tarafından işlevsiz hale getirilmesi ihtimaline karşı İran'ın da sürece katılması gerektiğine işaret edilen raporda, "Türkiye Arap dünyasındaki sorunlara ilişkin AB ile yakın diyalog halinde olmalıdır" denildi. (NEV-GÖK)26.05.2011 09:18:37
<< Önceki Haber Usak Raporuna Göre, Beşşar Esad'ı Zor Günler Bekliyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER