Halil İbrahim Başer -
Kimse Yok Mu Derneği ekibi ile Sudan'ın
Darfur bölgesine giderek, oradaki insanlara
yardım paketi dağıtımında görev alan
Bursa Vali Yardımcısı Mustafa
Güney, izlenimlerini AA muhabirine anlattı.
Son günlerde
Somali'ye yardımın ön plana çıktığını belirten Güney, buradaki problemin benzerinin Darfur'da da yaşandığını söyledi.
Somali'deki insanların
Kenya ve Etiyopya'daki kamplara sığındıklarını ve bunun nedeninin de o bölgelerde yaşanan iç çatışmalar olduğunu ifade eden Güney, şöyle konuştu:
''Asıl problem kuraklık değil, kuraklık bir nebze aşılabiliyor. Mesela Etiyopya'da da kuraklık var Kenya'da da. Böyle problem olmuyor ama güvenlik,
asayiş olmayınca insanlar
gıdaya, sağlık hizmetlerine ulaşamıyor. Çünkü çok büyük tehlikeler var. İnsanlar yerinden göç ediyor dolayısıyla. Aynı şey Sudan'da, Darfur'da daha önce oldu. İnsanlar köylerini, kasabalarını bırakarak bu kamplara geliyor. Bu kamplarda yaşayan 1,5 milyona yakın insan var. Bu insanlar BM'nin verdiği bir avuç darı ile yaşıyor. Kendi köylerine dönemiyor insanlar, dönse ya öldürülüyor, ya başka bir şey oluyor.
Güvenlik olmadığı zaman bu işler olmuyor.''
-''SOMALİ'DEKİ KITLIĞI BENZERİ KENYA, ETİYOPYA'DA DA VAR''-
Kuraklığın, "
Afrika Boynuzu" denilen, Somali, Kenya ve Etiyopya'dan oluşan bölgede yaşandığın dile getiren Güney, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Somali'ye gitmek hiç kolay değil. Orada 1991'den beri devlet yok. Devlet otoritesi olmayınca güvenlik de yok. Güvenlik olmadığı için BM orayı terk etti. Orada gıda depoları vardı. 6 bin ton civarında gıda vardı. Bunu dağıtamadan kaçtılar. Burada farklı gruplar var. Eline silahı alan devlet olmaya çalışıyor, otorite kurmaya çalışıyor. Asıl sebep devlet otoritesinin, düzenin olmaması. Somali'deki kıtlığın benzeri Kenya, Etiyopya'da da var. O bölgenin hepsi kıtlık çekiyor. Ama en azından idare edebiliyorlar durumu. Gelen yardımları dağıtabiliyorlar. Ama Somali'de o yok.''
Güney, o bölgelerde Türklere karşı büyük bir teveccüh olduğunu söyleyerek, ''Siyahi insanlarda hep sömürmeye geldikleri için beyazlara karşı bir tepki var. Ya taşlıyorlar ya öldürmeye kalkıyorlar. Her grubu kabul etmiyorlar.
Türk gemisi geldiği zaman sevinip secdeye kapanıyorlar, şükrediyorlar. Türklere karşı bir sevgi var. Aynı şey Darfur'da da var. Bu yüzden belki de
Türkiye'nin bu konuda sorumluluğu biraz daha artıyor'' dedi.
-''TÜRKLER NE İSTERSE VERİRİZ. YETER Kİ GELSİNLER''-
Güney, Darfur Valisini ziyaretinde yaşadıklarını ise şöyle anlattı:
''Darfur Valisi ile bir araya geldik. Bir
tören yaptılar. Gıda paketlerini birlikte dağıttık. Sayın vali 'Türklerden gelen her şey kabulümüz' dedi. 'Yeter ki Türkiye'den gelsinler, ne isterlerse buraya yatırım yapsınlar. Kapımız sonuna kadar açık. Arsa isterlerse
arsa, ev isterlerse ev, ne isterlerse veririz'. Bitirdikten sonra bin kişilik bir kadın grubu vardı, (Biz ilk önce korktuk bunlar nedir diye) ayağa kalktılar, tekbirler getirip bağırmaya başladılar. Kendi dillerinde, biz öyle dediğimiz için, 'en büyük Türkiye' diye bağırmaya başladılar. Biz korktuk ne oluyor diye. Meğer Türkiye lehine tezahürat yapıyorlarmış.''
-''ORGAN NAKLİ İÇİN ÇOCUKLARI KAÇIRIYORLAR''-
Söz konusu bölgede yaşanan
iç savaş nedeniyle ölen yaklaşık 400 bin kişinin çocuklarının son durumunu da anlatan Güney, şunları kaydetti:
''Bunların yetimleri var. Bir kısmına akrabaları sahip çıkmış ama Darfur'un Nayala bölgesinde şu anda 7 bin yetim çocuk var. Bunları affedersiniz, 100-150 tanesini ahırdan bozma yerlere koymuşlar, yetimhane diye, bakıyorlar. Burada Türkiye'de yaşayan en fakir vatandaş
hayvan beslemez.
Çocuklar öyle şartlarda kalıyor. Maalesef öbür taraftan
yabancı örgütler bu çocukları kaçırmaya çalışıyor,
organ nakli için. Türkiye'nin bunlara sahip çıkması lazım.''
(HİB-KAK-OSM)17.08.2011 11:16:52