Verem Savaş Eğitim Ve Propaganda Haftası

Verem Savaş Eğitim Ve Propaganda Haftası

- 31.12.2010 - Antalya Sağlık İl Müdürü Adem Bilgin, verem hastalığının hala günümüzde sık görülen ölüm sebepleri arasında yer aldığını belirtti. Bilgin, Verem Savaş Eğitim ve Propaganda Haftası etkinlikleri kapsamında yaptığı yazılı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü'nce veriler ışığında halen dünya nüfusunun üçte birine verem mikrobunun bulaşmış ve bu insanlardan yüzde 5 ile 10'unun hasta olduğunu tahmin edildiğini kaydetti. Veremin solunan hava ile akciğerlere giren verem bakterisinin yol açtığı bir hastalık olduğunu anlatan Bilgin, verem mikrobunun aktif verem hastalığı olan bir kişinin öksürmesi, hapşırması ya da konuşması ile havayla yayıldığını ve solunan hava ile akciğerlere girerek oradan çoğalmaya başladığını kaydetti. Bu mikroplardan bazılarının böbrekler, kemikler ya da beyin gibi vücudun diğer kısımlarına da yayılabildiğini ve hastalık oluşturduğunu dile getiren Bilgin, ''Verem dünyada hala önemini koruyan ve bulaşıcı hastalıklar içinde AIDS'ten sonra ikinci sıklıkla ölüm sebebi olan bir hastalıktır'' dedi. Veremin genellikle verem hastası birisiyle uzun süre kapalı bir yerde birlikte bulunmak suretiyle bulaştığını belirten Bilgin, akciğer dışı diğer organlara tüberkülozlu hastalardan bulaşma olmayacağını bildirdi. Verem mikrobunun yemek tabaklarından, bardaklardan ya da diğer nesnelerden de başkalarına bulaşmayacağını kaydeden Bilgin, verem hastalığı konusunda risk grubunda bulunanları şu şekilde anlattı: ''Sağlık görevlileri, alkol bağımlıları, yaşlılar, tutuklu ve hükümlüler dahil çeşitli kurumlarda (yurt, huzurevi, ıslahevi, koğuşlar vs) kalan ve çalışanlar, genel yaşam standartlarının altında, kalabalık ortamlarda yaşayanlar (vereme yoksul toplumlarda daha sık rastlanmaktadır), HIV virüsü taşıyan ve AIDS hastaları, bağışıklık sistemi zayıf olan özellikle uzun süre kortizon kullanan kişiler, şeker, ağır böbrek, karaciğer hastaları vereme yakalanma riski fazla kişilerdir.'' Verem hastalığının belirtileri arasında öksürük, yorgunluk, gece terlemeleri, kilo kaybı ve kan tükürme gibi unsurların yer aldığını aktaran Bilgin, verem hastalığının kesin tedavisi olan bir hastalık olduğunu ancak tedavisinin 6-9 ay sürdüğünü ve çoklu ilaç kullanılması gerektiğini bildirdi. Tüberküloz hastalığının kontrol altına alınmasında esas noktanın akciğer tüberkülozlu hastaların tedavisi olduğuna işaret eden Bilgiç, açıklamasına şöyle devam etti: ''Bu da düzenli olarak aksatmadan kombine ilaç tedavisi ile gerçekleşebilmektedir. Bu amaçla Dünya Sağlık Örgütü tedavi başarısını garantilemek için tüberkülozlu hastanın ilaçlarının her bir dozunu bir sağlık çalışanı veya eğitilmiş bir gönüllü tarafından içirilmesini esas almaktadır. Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) olarak adlandırılan bu yöntem ülkemizde ve ilimizde de uygulanmaktadır. Bu yöntem ile tedavi başarısı yüzde 95 olmaktadır.'' Sağlık İl Müdürü Bilgin, 21 Aralık 2010 itibariyle Antalya'da bu yıl verem tanısı ile tedaviye alınan hasta sayısının 266 olduğunu ve Verem Savaş İl Koordinatörlüğü bünyesinde toplam beş adet olan Verem Savaş Dispanserinde 166 verem hastası kayıtlı bulunduğunu ve tedavilerinin de ücretsiz olarak yapıldığını kaydetti. Veremin kontrol altına alınmasında halk eğitiminin de önemli bir yeri olduğu vurgulayan Bilgin, Verem Savaş Eğitim ve Propaganda Haftası boyunca verem hastalığı ile ilgili bilgilendirme çalışmaları yapacaklarını bildirdi. Bilgin, 64. Verem Savaşı Eğitimi ve Propaganda Haftası açılış töreninin, 5 Ocak 2011 tarihinde saat 14.00'de Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Cumhuriyet Salonunda yapılacağını belirtti. (HÖ-BNY-NÖZ)31.12.2010 12:37:45
<< Önceki Haber Verem Savaş Eğitim Ve Propaganda Haftası Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER