Murat Atay - Türkiye Umum Ayakkabıcılar Federasyonu (TUAF) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Buğur, 15-20 yıldan beri Türkiye'de ayakkabıcılık sektörü olarak bir Çin olayıyla karşı karşıya olduklarını belirterek, ''bununla uğraşıp, boğuşup duruyoruz. Yani bu sektörümüz o kadar sıkışık duruma girdi ki biz de Çin'le mücadele edebilmemiz için, bize hükümetimizin, devletimizin enerji konusunda olsun, vergi konusunda olsun, sigorta primleri doğrultusunda olsun bizlere yardımcı olup bunlarda indirime gittiği takdirde biz sadece Çin'le değil dünyayla bile başa çıkabiliriz. Yani versinler teşviki biz Çin'i Gaziantep'e getirelim'' dedi. Günde 50 bin çift ayakkabının üretildiği Gaziantep, sektörde İstanbul ve İzmir'le yarışıyor. Ancak son yıllarda Türkiye'nin en büyük sıkıntısı her sektörde olduğu gibi ayakkabıda da Çin'den gelen çok ucuz maliyetli terlik ve kunduralar. Çin'de girdi maliyeti ve işçiliğin çok ucuz olması Türkiye ayakkabı sektörünü olumsuz etkiliyor, Avrupa'da rekabet şansını kaybettiriyor. Gaziantep Ayakkabıcılar Odası ve TUAF Başkanı İbrahim Buğur, ayakkabı sektörünün mutlaka teşvik kapsamına alınmasını isterken, ''Biz kredi istemiyoruz, bize faizsiz para da verin demiyoruz. Sigorta primi, enerji fiyatları, vergi oranlarında bize teşvik sağlansın, versinler bize teşviki Çin'i Gaziantep'e taşıyalım, bu kadar iddialı konuşuyorum. Avrupa'yı, hatta Dünyaya ayakkabıyı biz satarız, yeni markalar ortaya çıkarırız'' şeklinde konuştu. Yalnız Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun değil, Türkiye genelindeki ayakkabıcılık sektörünün desteklenmesini istediklerini ifade eden Buğur, ''15- 20 yıldan beri Türkiye'de ayakkabıcılık sektörü olarak bir Çin olayıyla karşı karşıyayız ve bununla uğraşıp, boğuşup duruyoruz. Yani bu sektörümüz o kadar sıkışık duruma girdi ki biz de Çin'le mücadele edebilmemiz için, bize hükümetimizin, devletimizin enerji konusunda olsun, vergi konusunda olsun, sigorta primleri doğrultusunda olsun bizlere yardımcı olup bunlarda indirime gittiği tak­dirde biz sadece Çin'le değil dünyayla bile başa çıkabiliriz. Yani versinler teşviki biz Çin'i Gaziantep'e getirelim'' diye konuştu. Türkiye genelinde kayıtlı olarak toplamda 80 Ayakkabıcılar Odası, 100 bine kadar kayıtlı üyesi, bunun yanında 500 bini aşkın çalışanıyla beraber ağırlığı olan bir sektör olduklarını anlatan Buğur, ''Göz ardı edilemeyecek şekilde veya bu sıkıntılarımıza çare bulunamayacak kadar, sorularımıza cevap verilmeyecek kadar, azımsanacak bir sivil toplum örgütü değiliz biz. Türkiye ekonomisine katkıda bulunan, gün geçtikçe de dünya piyasasında, ayakkabı sektöründe ağırlığı bulunan bir sektörüz. Onun için de bizi idare eden insan­lar, hükümetimiz ne olursa olsun bize destek vermelerini her zaman bekliyoruz'' ifadelerini kullandı. -GAZİANTEP'İN AYAKKABICILIK SEKTÖRÜNDE DÜNYADAKİ YERİ NEDİR?- Türkiye'deki ayakkabı sektöründe İstanbul'un yüzde 60-70 ağırlığı bulunduğunu, ancak Gaziantep'in son iki yıl içerisinde 15'i aşkın ayakkabı fabrikasına ulaştığını anlatan Buğur, şunları kaydetti: ''Gaziantep'in ayakkabı sektöründeki yeri hem Türkiye bazında hem de dünya bazında biliyorsunuz yüzde 60- 70 ağırlıklı İstanbul, ondan sonra İzmir, Gaziantep- Konya, Konya, Gaziantep, Ankara, Hatay ağırlıklıdır. Ama Gaziantep bu geçtiğimiz 2 yıl içerisinde 15'i aşkın ayakkabı fabrikasına ulaştı. Yeterli mi? tabi ki değil bende diyorum ki sektörel bir teşvik verilsin; bu teşvikte sigorta primlerinden, bize kredi verilsin falan istemiyoruz, bizi bu sigorta primlerinden indirime gidilsin, enerji fiyatlarında indirime gidilsin, vergiden indirime gidilsin biz de Çin'i Gaziantep'e getirelim, Türkiye'ye getirelim. Biz devletten para istemiyoruz, bize faizsiz kredi versinler diye söylemiyoruz bize bu üç konuda yardımcı olsunlar. Elin ne yaptığı önemli değil, bizim ne yaptığımız önemli. Mesela şu anda bizim Irak'a durmadan bir ayakkabı sevkıyatımız var ama bu kimsenin dikkatini çekmez Pazar büyük olduğu için. Ama bunun yanında da Türkiye'de 10 tane marka ayakkabı yapılıyorsa, bunun 5- 6 tanesi Gaziantep'te üretiliyor ama fason olarak çalışıyorlar. Bu da aslında önemli bir şey; mesela iyi bir fasoncu olan sektör içerisindeki temsilcimiz 5- 6 yıl sonranın marka ayakkabıcısıdır. Fason üretim yapan firmalara biz neden marka olma şansı vermiyoruz derseniz; insanların ayağında o fason üretimi görme­den ihracatçıların, ithalatçıların veya bizim dikkatimizi çekmeden biz o firmayı nasıl marka yapalım? Fason olan firmalar ürettikçe marka olurlar ve her ayakkabı modelinin patentini alamaya kalkar. Aldı diyelim halkın giymediği ayakkabının patentini almışsın, almamışsın ne işe yarabilir ki o patent? Veya gerçekten o patenti hak eden birebir üretim yapan, fason olmayan firmalara yazık değil mi? Şu anda bizim memleketimizin en güçlü mağazalarında satılan ayakkabılar, marka diye satılan ayakkabılar burada üretiliyor ama bu halkımız, bu toplumumuz bunu bilmiyorlar. Bilse de Ayakkabıcılar Sitesi'ne gelip alma imkanı, temin etme imkanları yok. Bu arada Gaziantep'te günde 50 bin çift ayakkabı üretimi var, bazı firmalar yüzde 30 yüzde 50 kapasiteyle çalışabiliyor. Ama tabi bu sezona göre, mevsimsel değişiyor, sektörü daha ileri götürmek için eğitimli eleman çalıştırmak önemli değil mi?.'' -KENDİMİZE KOYDUĞUMUZ HEDEF EĞİTİM OLAYI- Türkiye Ayakkabıcılar Federasyonu olarak eğitim konusuna büyük önem verdiklerini, öncelikle meslek liselerinde ayakkabıcılık bölümleri açtırmak istediklerini belirten İbrahim Buğur, ''Bizim için bir öncelik olarak kendimize koyduğumuz hedef eğitim olayı. Yani Türkiye genelinde ayakkabı üretiminde yoğunluk kazanan illerimizde öncelikle meslek liselerinde bölüm açtırmak olduğunu söylemek istiyorum. İkinci bir husus da meslek liselerinde takiben, üniversitelerimize bağlı meslek yüksek okullarında eğitimli eleman yetiştirme konusunda girişimlerimiz sürüyor bundan sonra da devam edecek şimdilik kendimize böyle hedefler koyduk'' şeklinde konuştu. Türkiye'de 5 üniversitede Ayakkabıcılık Meslek Yüksek Okulunun bulunduğunu hatırlatan Buğur, açıklamasını şöyle sürdürdü: ''Örneğin İstanbul Üniversitesi, Bolu İzzet Baysal Üniversitesi, İstanbul Aydın Üniversitesi, Konya Selçuk Üniversitesi şimdi bu yıl da Gaziantep Üniversitesi'nde Naci Topçuoğlu Meslek Yüksek Okulunda bir ayakkabıcık bölümü açılıyor. Bu yıl öğretim yılında her yıl olmak şartıyla 30 tane öğrenci almaya başlayacaklar. Buna ilaveten bir altyapı oluştursun diye milli eğitime yazılarımız var elimizde, takip ediyoruz, bakanlarımıza falan da söyleyeceğiz bu konuları, hükümetimize aktaracağız. Meslek lisesinde bir bölümün açılması için Gaziantep'te herhangi bir meslek lisesinde, çalışma yapıyoruz. Bizler çıraklıktan, kalfalığa geçen bir düzendeydik ama şu anda o düzen yok bitti. Şimdi kimse çocuğunu okuldan alıp çıraklığa koymuyor, onun için kahvelerden sokaklardan gelen vasıfsız insanları bu makinenin başında çalıştıramazsın. Günümüz çağına uyabilmek açısından bu eğitimli çocuklara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu eğitimli çocukları da biraz önce bahsettiğim meslek liselerinde ve meslek yüksek okullarında yetiştiririz. Yani üniversiteli çocukların bu makinelerin başına geçip daha bilinçli, daha ka­liteli ayakkabı üretimi yapmaları doğrultusunda çalışmalarımızı devam ettiriyoruz ve devam ettireceğiz. Bu sektörde bu konumda olsam da olmasam da ben bu konuyu halletmeye, uğraşmaya da kararlıyım.. Türkiye'nin neresinde ayakkabı üretimi yoğunluk kazanıyorsa oradaki milli eğitim ile görüşmek suretiyle meslek liselerinde ayakkabıcılık bölümü açılması, varsa üniversiteye bağlı meslek yüksek okullarımızda o illerde ayakkabıcılık sektörünün açılması konusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Neden ayakkabı üretimi yoğun olduğu bölgelerde diyorum, fakir aile çocukları da, 4 senelik okulları tutturamamış veya gönderemeyecek durumdaki ailelerin çocukları da kendi ilinde hem okul okusun hem meslek sahibi olsun hem de o sektöre o bölgede hizmet versin. Biz kimseye kredi veremeyiz, ithalatçılara, ihracatçıların ayakkabısını satamayız ama bu konularda tek hedefimiz eğitimli eleman yetiştirip bunlara çare bulmak mecburiyetindeyiz.'' (MRT-MSE)27.06.2011 11:24:42