Yargıda artan aşırı
iş yükü 12 Haziran'da yapılacak seçimlerden sonra göreve gelecek hükümetin önünde bekleyen sorunların başında geliyor.
Türkiye'de 15 bin hakim ve savcıya ihtiyaç duyulduğunu belirten uzmanlar, AB
ülkelerinde bir hakimin yılda 200
dosyaya bakarken, Türkiye'de sadece bir günde 10 dosyaya baktıklarına dikkat çekiyor.
"Türkiye'de yargının çok ağır işlediği bir gerçektir." diyen
emekli Cumhuriyet Savcısı
Reşat Petek, yargıdaki temel sorunun hakim ve savcı sayısının azlığı olduğunu söyledi.
Büyük şehirlerde bir hakimin yılda 3 bin civarında dosyaya bakma mecburiyeti olduğuna dikkat çeken Demokrat
Hukukçular Derneği Başkanı Halil Doğan ise yeterli alımın yanı sıra yardımcı
eleman ve adli kolluk kurulmadan yargının hızlanmasının mümkün olmadığını kaydetti.
2010 yılında sadece ceza
mahkemeleri ve hukuk mahkemelerindeki dosya sayısı 6 milyon 34 bin 179 olarak kayıtlara geçti. Türkiye son yıllarda yargı alanında çok önemli reformlar gerçekleştirdi. Referandumla kabul edilen anayasa değişikliğinin ardından
Anayasa Mahkemesi,
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (
HSYK)'nun yapısı değişti; üyesi sayıları artırıldı. Hazırlanan
Yargıtay ve
Danıştay kanunu ile daire ve üye sayıları önemli ölçüde artırıldı. Yüksek yargının yükünü azaltacak ve hukuk ihlallerini önleyecek
istinaf mahkemeleri sistemi devreye sokuldu. Ancak tüm bu iyileştirmelere rağmen yargı üzerindeki tartışmalar eksilmiyor. İncelenmeyi bekleyen 2 milyona yakın dosya ile eleştirilere
hedef olan yüksek yargıdaki tablonun bir benzeri de yerel mahkemelerde de yaşanıyor. Birinci kademe mahkemelerinde eleştirilen konuların başında ise hakim ve savcı sayılarındaki yetersizlik geliyor. Uzmanlar, geciken
adaletin, adalet olmadığına dikkat çekiyor.
MAHKEME VİCDAN İLE YARGITAY ARASINDA
Emekli
Cumhuriyet Savcısı Reşat Petek, Türkiye'de yargının ağır ve hantal işlemesinden yakınırken, bunun en önemli sebebinin savcı ve hakim sayısının azlığından kaynaklandığını söyledi.
"Türkiye'de yargının çok ağır işlediği bir gerçektir ve bu durum vatandaşları canından bezdiren can alıcı bir sorundur." diyen Petek, "Bu soruna hemen bir günde çözüm beklemek doğru değil; ama gelişmiş ülkelerdeki standartlara bakıldığında bizdeki temel sorunun hâkim ve savcı sayısının azlığıdır. Çünkü çok ciddi bir hâkim ve savcı açığı var." dedi. Petek, bu alandaki açığın kapanması için mutlaka çok ciddi alımlar yapılması gerektiğini vurguladı.
Mevcut alımların yetersiz olduğuna dikkat çeken Petek, "
Kadro sayısı yeterli hale getirilmeli, Fakat Türkiye'de son yıllarda az alım yapılıyor. Bir taraftan alım yapılırken, diğer yandan istifalar ve emeklilik gibi nedenlerle hâkim sayısı neredeyse hiç değişmiyor. Böyle olunca da açık bir türlü kapanmıyor. Danıştay açılan sınavları iptal ediyor. Şu an yapılan alımların sayısı, 300-500 ile sınırlı tutuyor. Neden ihtiyaca göre alım yapılmıyor? Daha süratle bunun karşılanması gerekir. Hem avukatlar arasından hem yeni mezunlar arasından sınavla alınmıyor. Ama en fazla 500 kişi alınıyor, oysa açık 15 bin. O zaman bu açık nasıl kapanaca? Gerçekten hakimlik ve
savcılık şartlarına haiz insanlarımız mezunlarımız var. Yani altı açık bir
havuz gibi. Üstten dolduruyor alttan boşalıyor. Dosyalar sürekli birikiyor. Bu açık ancak yeni güçlü alımların olması ile karşılanabilir. Neden 5 bin kişilik alımlar yapılmıyor? Asıl çözüm budur." değerlendirmesini yaptı.
Petek, yargının ağır işlemesi ile ilgili diğer sorunları ise şöyle sıraladı: "Yargıtay'ın hakimlerin üzerindeki onama-bozmaya göre not verme sisteminden kaynaklanan baskılardan kurtarılması lazım. Bu çok önemli bir sorundur. Hakim ve savcı bunu hemen sonuçlandırabilir; ama 'ya Yargıtay bozarsa benim notumu etkiler' diye düşünüyor. Yani vicdanları ile Yargıtay arasında sıkışıp kalıyorlar. Bunun için bu endişeyi ortadan kaldırmak gerekiyor. İstinaf mahkemelerinin kurulması gerekir. Buna göre kadro ihdas edilmesi lazım. Bunlar gecikmemeli. Onların arkasında duran, teminat altında tutan bir sistem geliştirmek gerekiyor. Bunların çözülmesi durumunda yargının hızlanmaması için bir neden yok."
"HAKİMLİK SINAVINI GEÇMEYEN HUKUK MEZUNU OLMAMALI" Demokrat Hukukçular Derneği Başkanı Halil Doğan da Türkiye'de hakim ve savcı sayısındaki yetersizliğin yargıda yaşanan sorunlarının başında geldiğine işaret etti. Bu durumun özellikle büyük şehirlerde daha fazla hissedildiğine dikkat çeken Doğan, "Türkiye'de hakim sayısında azlık yargının sorunlarının başında gelmektedir. Büyük şehirlerde asliye cezalarda bir yılda 3 bin civarında dosyaya bakma mecburiyeti çıkıyor. Bu da bir hakimin günde yaklaşık 10 dosyaya baktığı anlamına geliyor. Diğer sebepleri de kattığınızda dosyaların ertesi yıllara kalmama ihtimali yok." şeklinde konuştu.
"Sorunun çözülmesi için hukuk fakültelerinde daha iyi bir eğitim olmalı." diyen Doğan şunları kaydetti: "Hakimlik sınavını geçemeyen hukuk mezunu olmamalı. Fakülteden sonra iyi bir stajla birlikte belli zamanlarda meslek içi eğitimlerle değişen mevzuata uyumları sağlanmalıdır. Tek başına hakim sayısını çoğaltmak yargının işleyişindeki tıkanma sorununu çözmez. Yeterli yardımcı eleman ve adli kolluk kurulmadan yargının hızlanması mümkün değildir. Bilirkişi sıfatıyla dosya gönderdiğiniz adli tıp gibi kurumlar 1,5 -2 seneye randevu veriyorsa hakim çok olsa da, yetenekli olsa da , 'geciken adalet, adalet değildir' kuralınca problemin adil olarak çözülme imkanı olmaz. Savcıların
soruşturma safhasında bir hakim gibi davranması ve önüne gelen her dosyada
dava açmaması gerekir. Takipsizlik kararı veren savcı soruşturma geçiriyorsa, o zaman o da her önüne gelen olayda dava açama yoluna gitmektedir. Bu da dava sayısını çoğaltmaktadır."
"HEM NİCELİK HEM NİTELİK ARTMALI"
Eski Askeri Hakim
Faik Tarımcıoğlu ise hem hakim ve savcı sayısındaki azlıktan hem de nitelik açısından yetersiz olmalarının yargıyı çözümsüz hale getirdiğini söyledi. Özellikle birinci kademe hakim ve savcıların mevcut sayıyla ellerindeki dosyaları bitirmesinin imkansız olduğunu vurgulayan Tarımcıoğlu, "Türkiye'de çok suç işleniyor. Yani dosya sayısı çok. Haliyle buna göre alımlar olması gerekir. Hakimler ve savcılar bu yükün altından kalkamaz. Hal böyle olunca dosyalar ele alınamıyor ve tozlu raflarda bekletiliyor. Yargının mutlak surette hızlandırmaları gerekiyor. Bunun için de gerekli alımların yapılması gerekir." diye konuştu.
Hukuk fakültelerinin iyi hakim ve savcı yetiştirmede yeterli eğitim veremediğini eleştiren Tarımcıoğlu, "Hukuk fakültelerinde iyi bir
formasyon verilmiyor. Hukuk nosyonu ve felsefesi tarihsel arka planı ile verilmeli. Bu konular daha ciddi ele alınmalı." dedi. Tarımcıoğlu, özellikle idari davalarda yanlış kararlar verildiğini, bunun da davaların sayısını inanılmaz derece artırdığını sözlerine ekledi.
6 MİLYON DOSYA BEKLİYOR
Adalet Bakanlığı verilerine göre 2000'de ceza mahkemelerindeki dosya sayısı 2 milyon 844 bin iken, bu sayı 2009 yılında 2 milyon 949 bine yükseldi. Hukuk mahkemelerine açılan dava sayısı ise yüzde 57.9 arttı. 2000'de hukuk mahkemelerinin gündemindeki dosya sayısı 1 milyon 739 bin iken, 2009'da bu sayı 2 milyon 746 bine yükseldi.
İdare mahkemelerinin 2000'de görüşmek durumunda olduğu dava dosyası 203 bin iken, 2009'da bu oran yüzde 153 artarak 515 bine çıktı. 2010 yılında ise sadece ceza ve hukuk mahkemelerindeki dosya sayısı tam 6 milyon 34 bin 179.
7 BİN 104 HAKİM GÖREV YAPIYOR
Türkiye'de şu anda toplam 11 bin 330 hakim ve cumhuriyet savcısı görev yapıyor.
Ceza ve hukuk mahkemelerinde görev yapan hakim sayısı ise 7 bin 104.
Adliyelerde görev yapan savcıların toplam sayısı ise 4 bin 226.
Avrupa'da bir hakim yılda ortalama 200 dosyaya bakarken, Türkiye'de bin 78 dosya inceliyor. Bir cumhuriyet savcısı ise bin 417
hazırlık ve 447 ilamat dosyasına bakıyor.
ADALET'İN BÜTÇESİ
2003 yılından itibaren 143 yeni adalet sarayı hizmete açıldı. Adliyelerin 569 bin metrekare olan kapalı alan miktarı yeni yapılan
adliyelerle birlikte 2 milyon metrekareye ulaştı. Halen inşaat ve
ihale aşamasındaki 80 kadar adliye bulunuyor. Bunların tamamlanmasıyla birlikte adliyelerin kapalı alan miktarı 3 milyon metrekareye çıkacak.
Adaletin Bakanlığı'nın
bütçe içindeki payı yıllara göre şöyle: 2003 yılında yüzde 0,76, 2004'te 0,86, 2005'te 1,03, 2006 yılında 0,97, 2007'de 1,3, 2008'de 1,22 2009'da 1,25, 2010 yılında yüzde 1,25 ve 2011'de yüzde 1,46 olarak gerçekleşti. Bakanlığın bütçesi 2011 yılında toplam 4 milyar 887 milyon 725 bin 500 olarak öngörüldü.
45 MİLYONLUK UKRAYNA'DA DAHA FAZLA HAKİM VAR
Türkiye'deki hakim sayısı ile AB ülkeleri kıyaslandığında arada
uçurum olduğu görülüyor. Yakın nüfusa sahip iki ülkeden biri olan Türkiye'de 7 bin hakime karşılık
Almanya'da 22 bin hakim görev yapıyor. 45 milyonluk
Ukrayna'da bile 7 bin 488 hakim ile yaklaşık 74 milyonluk nüfusa sahip Türkiye'den daha fazla yargıcı bulunuyor.
Bazı AB ülkelerinin nüfuslarına karşılık hakim sayıları şöyle:
Ülke Hakim Sayısı
Nüfus
Hollanda 2.400 16 milyon
Fransa 9.624 65 milyon
Ukrayna 7.488 45 milyon 724 bin
Romanya 3.904 21 milyon 680 bin
Almanya 22.000 82 milyon 200 bin
Yunanistan 3.656 11 milyon 300 bin
Bulgaristan 2.285 7 milyon 350 bin
Türkiye 7.000 74 milyon.