Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, siyasi parti
kapatma davalarını açma konusunda yönlendirildiğine ilişkin yazı, haber, yorum ve düşünce açıklamalarını kınadıklarını bildirdi. Hukuk devletinin güvencesi olan başsavcılığa yapılan saldırıları kabul edilemez ve kamuoyunu kasıtlı olarak yanlış bilgilendirme amacına yönelik bir nitelikte görüldüğünü dile getiren Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı, yıpratmaya yönelik, basın özgürlüğünün sınırlarını ve basın meslek ilkelerini yok sayan gerçek dışı haberlerin izlenmekte olup gerektiğinde yasal yollara başvurulduğunu hatırlattı.
Başsavcılık, 21
Mart 2011 günlü
Taraf Gazetesi'nin 14. sayfasında yer alan "
CHP'ye
kapatma davası" başlıklı köşe yazısında yer alan iddialar nedeniyle açıklama yapma ihtiyacının doğduğunu belirtti. Açıklamada, 2709 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'nın 68, 69 ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 101. maddelerine göre
Anayasa Mahkemesi'nce bir siyasi parti hakkında kapatma kararının Anayasanın 68/4 maddesinde belirtildiği gibi bir siyasi partinin tüzük ve programı ile beyan ve eylemlerinin, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı olması,
sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlaması, suç işlenmesini
teşvik etmesi, bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesi'nce tespit edilmesi, bir siyasi partinin,
yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi
yardım alması hallerinde verildiği hatırlatıldı.
Bu hallerin dışında kalan siyasi parti eylemleri nedeniyle kapatma davası açılamayacağı gibi kapatma kararı da verilemeyeceğinin vurgulandığı açıklamada, herkesin basit bir araştırma ile bu bilgilere ulaşmasının mümkün olduğu savunuldu.
HİÇBİR ORGAN, MAKAM, MERCİ VE KİŞİLERDEN EMİR VE TALİMAT ALMAYIZ
Ancak bu araştırmadan kaçınılarak Anayasal bir kurum olan
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na yönelik bu tür iddiaların hiçbir hukuki dayanağı ve izahı bulunmadığının altının çizildiği açıklamada, yanlış ve isabetsiz yorumlarla sonuçlara varma gayretlerinin kamuoyunu yanıltmaya yönelik olup kabul edilemez nitelikte olduğu vurgulandı.
Asıl amacı doğru ve gerçek haber yapmak olan basın mensuplarının basın meslek ilkelerini göz ardı ederek haber niteliği taşıyan konuları olduğu gibi aktarmak yerine, içeriği ve sonucu tamamen yanlış şekilde topluma gerçek dışı bilgi vermelerinin basın özgürlüğüyle izahının mümkün olmadığının dile getirildiği açıklamada şu görüşlere yer verdi:
"Zira yazıda geçen Yaşam
Televizyon Yayın Hizmetleri A.S (
Kanaltürk) ile CHP arasındaki ilişki ile ilgili olarak 21.04.2008 günlü ve 6 sayılı basın bildirimizde de açıklandığı üzere Anayasanın 69 ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 61-77 maddeleri uyarınca siyasi partinin mali denetimi kapsamında görüldüğünden
yetkili ve görevli Anayasa Mahkemesi Baskanlığına gönderildiği de kamuoyunun bilgisi dâhilindedir. Anayasa Mahkemesinin konu ile ilgili kararı ise 08/Temmuz/2008 gün ve 26930 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış bulunmaktadır. Yargıtay Cumhuriyet Bassavcılığı tarafından, CHP ile
Halk TV arasında ilişki olduğuna dair bilgi ve belgelere ulaşıldığında da yapılacak değerlendirme sonucu yasal gereği yapılacaktır. Cumhuriyet savcılarının yürüttüğü soruşturmalarda ve açtığı davalarda hiçbir
organ, makam, merci veya kişilerden emir veya talimat almayan,
tavsiye ve telkinlerle hareket etmeyen bağımsız bir kurumdur. Hukuki bilgi birikimleri bulundukları makam ve Anayasa ile Yasaların verdiği yetki ve görev gereği hiçbir kimsenin yönlendirmesine, yardımına ve desteğine ihtiyacı yoktur."