"Yüksek yargı organları ‘bizi sorunlarımızla baş başa bırakın’ diyemez"



Yüksek yargıda gündemde olan düzenlemeyle ilgili tartışmalar sürüyor. Konunun uzmanları, yapılan kanun değişiklikleriyle birlikte yargı çalışanlarının bu değişikliğe adapte olamaması ve artan iş yükünün sorunları beraberinde getirdiğini söylüyor. Yargıtay ve Danıştay'da artan iş yükünün hafifletilmesi ve adaletin gecikmemesi adına yeni dairelerin biran önce açılması gerektiğini vurguluyor Melikşah Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Murat Şen, yaptığı yazılı açıklamada Yargıtay ve Danıştay'da iş yükünün hafifletilmesi ve kararların biran önce verilmesi adına yeni dairelerin kurulması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne giriş sürecinde yapılan yasal değişikliklerin, yargı organlarında görev yapan personelin de kendilerini yenilemelerini gerektirdiğini, bu hususun özellikle yüksek yargı organlarında görev yapanlar açısından daha da önem taşıdığını kaydetti. Çalışanların, bu değişikliğe adapte olmakta zorlanması ve artan iş yüküyle birlikte yargıda bugün gelinen noktada tartışmaların başladığına işaret etti. Kanunlardaki köklü değişiklikler ve iş yükü fazlalığının, halkın yargıdan beklediği hızlı ve adil karar verme özelliklerinin uygulanmasının önünde engel olduğunu dile getiren Şen, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Yapılması gereken, yargı organlarının, hızlı ve adil karar alma mekanizmasına katkıda bulunacak çözümler üretmektir. Bu çözümlerden biri, yargı organlarında görev yapacak nitelikli hakim sayısının artırılmasıdır. Gerek ilk derece mahkemelerinin ve gerekse yüksek yargı organları olan Yargıtay ve Danıştay üye sayılarının artırılması gerekir. Şuan ki tabloda asıl ağırlığın, tetkik hakimlerinin üzerinde kaldığı görülmektedir. Oysa, daire üyelerinin de dosya inceleyerek yargısal faaliyete aktif olarak katılması sağlanırsa, hızlı ve adil yargıya katkı sağlanmış olur. Yargıtay'da daire sayıları artırılır veya dairelerde kurullar halinde çalışma yöntemi esas alınırsa, iş yükünün hafiflediği görülecektir. Eğer daire sayılarının artırılması düşünülmezse, bölge adliye mahkemelerinin kısa sürede faaliyete geçmesini sağlamak, sorunun çözümü açısından kaçınılmaz görünmektedir." "SORUN YARGIYLA İŞİ OLAN HERKES TARAFINDAN DERİNDEN HİSSEDİLİYOR" Kayseri Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Kayar'da, Yargıtay ve Danıştay'a yeni daireler kurulmasına ilişkin tartışmalarla ilgili yüksek yargı organlarının çözüm istemedikleri yönündeki değerlendirme ve anlayışının kabul edilemeyeceğini dile getirdi. Prof. Dr. Kayar, yazılı açıklamasında, şu bilgileri aktardı: "Yerel mahkemelerdeki davalar ortalama kaç yılda bitiyor? Bugün duruşması olan davalarda kaç ay sonraya duruşma günleri veriliyor? Temyiz için Yargıtay ve Danıştay'a giden dosyalar kaç yılda geri dönüyor? Tutuklu yargılananların davalarının dahi 10 yılda bitirilemediği ortaya çıkmıştır. Türkiye 'adil yargılama hakkının ihlali' sebebiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından her yıl ne kadar tazminata mahkum ediliyor? Türkiye'de adil yargılama ve geciken adalet sorunu yargıyla işi olan herkes tarafından derinden hissedilirken, halk arasında ve uluslararası düzeyde yargının güvenilirlik düzeyi çok düşükken yüksek yargı organları (çözüm istemiyoruz) veya 'bizi sorunlarımızla baş başa bırakın' diyemezler. Yargının kronik sorunlarına çözüm bulma kaygısıyla atılan önemli adımlara, yüksek yargı organlarının karşı çıkması veya direnmesi değil ayak uydurması beklenir." Yargıtay ve Danıştay'ın mevcut yapısıyla ihtiyaca cevap veremediğini ve kronik yargı sorunlarının çözümü için yapılması gereken çalışmalar olduğunu anlatan Kayar, "Bu çerçevede, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçirilmesi ve eş zamanlı olarak Yargıtay ve Danıştay'daki mevcut dairelerin üye sayılarının artırılması ve yeni daireler kurulmasının yadırganacak bir tarafı yoktur." diye konuştu.
<< Önceki Haber "Yüksek yargı organları ‘bizi sorunlarımızla baş... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER