KOCAELİ (A.A) - İstanbul Üniversitesi (İÜ) Kadın Hastalıkları ve
Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Buyru, Adanada karnındaki
ikizlerden biri down sendromlu olan annenin tıbbi müdahale sonrasında ölümüne
ilişkin, Çok nadiren anne karnından batırılan bir iğne yardımı ile bebeğin
etrafındaki su kesesinden su alınması işlemi olan amniyosenteze bağlı anne
ölümleri bildirilmektedir. Bu da iğnenin karından rahme giderken bağırsaklardan
geçmesi ve mikroorganizmaların rahme taşınmasına bağlıdır dedi.
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği İstanbul Şube Başkanlığını da yürüten
Buyru, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Adanada ikiz bebeklere hamile Hatice
Demet Buzpınarın (36), çoğul gebelikte bebek sayısının azaltılması (fetosid)
işlemi sonrası hayatını kaybettiğini hatırlatarak, anne karnından batırılan bir
iğne yardımı ile bebeğin etrafındaki su kesesinden su alınması işlemi olan
amniyosentezde çoğul gebeliklerde bebek ve anne sağlığı açısından risk teşkil
edebileceğini bildirdi.
Çoğul gebeliklerde fetosid işlemine aile onayı ile anne ve bebek sağlığı
için zaman zaman başvurulduğuna vurgu yapan Buyru, Adanada 5.5 aylık ikiz
bebeklere hamile olan Hatice Demet Buzpınara uygulanan fetosid işleminin çoğul
gebeliklerde zaman zaman uygulandığını kaydetti.
Prof. Dr. Buyru, üçüz ve üzeri gebeliklerde, bebeğin ve annenin sağlığı
açısından risk teşkil edebileceği için bebeklerden en az sağlıklı olanlarının
kalbinin durdurulduğunu anlatarak, bu tür talihsizliklerin ise komplikasyon riski
olan vakalarda daima bulunduğunu kaydetti.
Çoğul gebeliklerde erken doğum riskini azaltmak için de fetosid yapıldığını
vurgulayan Buyru, Çoğul gebeliklerde en büyük risk erken doğumdur. Fetus sayısı
arttıkça gebelik daha erken sonlanmakta ve bebeklerin yaşama şansı azalmaktadır
diye konuştu.
Prof. Dr. Buyru, tüp bebekte Sağlık Bakanlığının transfer edilecek embriyo
sayısını sınırlandırması ile birlikte çoğul gebelik riskinin azaldığına
değinerek, yine de yumurtalıkları uyarıcı tedaviler sonrası üçüz veya daha fazla
fetusun yer aldığı gebeliklerle karşılaşıldığını bildirdi.
Fetus sayısı azalınca kalan bebeklerin erken doğum riskinin azaldığına ve
yaşama şanslarının arttığına dikkati çeken Buyru, sözlerini şöyle sürdürdü:
Örneğin beşiz bir gebelik mutlaka erken doğumla sonuçlanır ve bebeklerin
yaşama şansı son derece azalır. Halbuki gebeliğin 11. haftasında yapılacak bir
işlemle bebeklerin bir kısmının kalbine potasyum verilip öldürülecek olursa kalan
bir veya iki bebeğin erken doğum riskleri azalır ve yaşama şansları artar. Tabii
bu kolay karar verilecek ve uygulanabilecek bir durum değildir. İşlem sonrası
yüzde 10 oranında tüm fetusların kaybedilme riski de vardır. Bu gibi durumlarda
gebeliğin devam edip etmeyeceğine aileler karar verebilir.
-Amniyosentez uygulaması-
Prof. Dr. Faruk Buyru, bebekteki kromozom anomalilerini de amniyosentez
yaparak tespit edilebildiğini kaydederek, Amniyosentezin bu konuda deneyimli
uzmanlarca yapılması önemlidir dedi.
Amniyosentezin, daha çok bebekte bir kromozom anomalisi olup olmadığını
araştırmak için yapıldığına dikkati çekerek, kan uyuşmazlığı vakalarında, bebeğin
suyunun çok olduğu durumlarda veya başka tetkikler amacıyla da yapılabileceğini
bildirdi.
Genetik amaçlı amniyosentezin en çok 15. ve 20. gebelik haftasında
yapıldığını anlatarak, İleri anne yaşı, ikili veya üçlü testte riskin yüksek
bulunması ve ultrasonografide şüpheli bulgular amniyosentez gerektiren başlıca
durumlardır. Çok nadiren amniyosenteze bağlı anne ölümleri bildirilmektedir. Bu
da iğnenin karından rahme giderken bağırsaklardan geçmesi ve mikroorganizmaların
rahme taşınmasına bağlıdır ifadesini kullandı.
-Olay-
İddiaya göre, bir fabrikada dış ticaret uzmanlığı yapan ve ikiz bebeklere
hamile kalan bir çocuk annesi Hatice Demet Buzpınara (36), ÇÜde özel statüde
görev yapan doktoru Prof. Dr. C.Enin önerisiyle doğum öncesi bebeklerde herhangi
bir engellilik durumu olup olmadığının belirlenebilmesi amacıyla
amniyosentez testi yapıldı.
Testte ikizlerden birinin down sendromlu olduğunun belirlenmesi üzerine,
Prof. Dr. C.E. tarafından, Buzpınara down sendromu olan bebeğin kalbine iğne
yapılarak gelişiminin durdurulabileceği veya bu şekilde dünyaya getirebileceği
bildirildi.
Eren Buzpınar (38) ile 9 yıl önce evlenen ve 8 yaşında bir oğulları olan
genç kadın, down sendromlu bebeğin kalbinin durdurulmasına karar verince, 13
Şubatta Balcalı Hastanesinde tıbbi müdahalede bulunularak operasyonla down
sendromlu bebeğin kalbi iğne yapılarak durduruldu.
Taburcu edildikten 2 gün sonra evinde ateşi yükselerek fenalaşınca kocası
Eren Buzpınar tarafından ÇÜ Balcalı Hastanesine tekrar götürülen Hatice Demet
Buzpınara tahlil yapıldı. Tedavi gördüğü hastanenin kadın doğum servisinde 18
Şubatta ameliyata alınan genç kadının kalbi durdurulan bebeği, bebeğin ikizi ve
rahmi alındı. Ameliyatın ardından yoğun bakıma kaldırılan Buzpınar, yaşamını
yitirdi.
Genç kadının cenazesi Adana Adli Tıp Kurumundaki otopsinin ardından 19
Şubatta toprağa verilmişti.
Konuya ilişkin Adana Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlatırken, ÇÜ Tıp
Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimliği de idari soruşturma başlatmıştı.
Muhabir: Tahir Turan Eroğlu
Yayıncı: Murat Paksoy