KIRŞEHİR (A.A) - TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Ahilik kültürünü
evimize, işimize, sokağımıza, ülkemize yansıtabilseydik bu kadar çok kanun
çıkarmamız gerekmezdi. Meclis kanun fabrikası döndü. Kanunla topluma şekil
vermeye çalışıyoruz. Yeteri kadar da veremiyoruz dedi.
Kırşehir Ahi Evran-ı Veli Meydanında düzenlenen Ahilik Haftası kutlamaları
resmi törenine katılan TBMM Başkanı Çiçek, burada yaptığı konuşmada, Ahilik
Haftasının 25 yıldır kutlandığını, bu kutlamaların özünde kardeşliği tesis
etmenin yattığını söyledi.
Ahiliğin, Anadoluya akın eden Türk milletinin sosyal teşkilatlarından
birisi olduğunu bildiren Çiçek, Ahi Evran-ı Velinin toplumsal bir lider olduğunu
ifade etti.
Çiçek, Ahi Evran, Mevlana, Hacı Bayram Veli, Yunus Emre, Nasreddin Hoca
gibi değerlerimiz bu topraklarda öncülük etmişlerdir. Onlar cahilliğin düşmanı
olarak bilgiyi görmüşler, tembelliğin ilacı olarak çalışmayı tavsiye etmişlerdir.
Miskinliği, asalaklığı, başkasının sırtından geçinmeyi, haksız bir kazancı hiçbir
zaman hoş görmemişler ve çalışıp üreten insanı saygıdeğer kabul etmişlerdir.
Onlar, bilgiyle aydınlanmış, sevgiyle yanmış, hizmet ile var olmuşlardır. Böylece
Anadolu, bu gönül erlerinin maddi ve manevi kılavuzluğunda bir sevgi ve barış
yurdu, esenlik ve refah merkezi haline gelmiştir diye konuştu.
Ülke olarak, toplum olarak tarihte zafer kazanılan günlerin kutlandığını
belirten Çiçek, şunları kaydetti:
Ahilik Haftası gibi önemli haftaları kutluyoruz, anıyoruz. Bir
eksikliğimizin olduğunu hepimizin görmesi gerekir. Mesele bu günleri, haftaları
kutlamak, anmak değil. Andıklarımızı iyi anlamamız lazım. Eğer anlayamıyorsak,
anlatamıyoruz demektir, anlatamayacağız demektir. Demek ki bu haftaları anma
haftaları değil, anlama ve hayatımıza uygulama haftası olarak
değerlendirebilirsek gerçekten bu kutlamaların maksadı hasıl olmuş olur. Ahilik,
toplumsal sorumluluktur, doğruluktur, dürüstlüktür, hizmettir. Eğer Ahilik buysa,
bu toplumumuza baktığımızda ne kadar çok şeyin eksik olduğunu hepimizin görmesi
lazım. Eğer o sorumluluğu hatırlatamazsak, hatırlayamazsak bu konuşmaları yapar
gideriz, herkes de eski hayatına döner. Gerçekten biz bu Ahi kültürünü
anlayabilseydik, yeteri kadar doğru ve dürüst olabilseydik, bu kadar karşılıksız
çek olur muydu- İcra dosyaları ağzına kadar dolar mıydı-
-Meclis kanun fabrikası döndü
Çiçek, Kırşehire bir adliye yaptıklarını ve yapıldığında bu kocaman
adliye burada ne olacak denildiğini belirterek, şöyle devam etti:
Şimdi o adliye dolup taşıyor. Bu kadar dava dosyası olur muydu- Bu kadar
çok hakime, savcıya ihtiyaç olur muydu- Eğer Ahilik toplumsal sorumluluk ise
kendimizin dışında başkalarına, milletimize, insanımıza, insanlığımıza yeteri
kadar sorumluluk duyabilseydik bu kadar yaptığımız işleri çürük yapabilir miydik-
Deprem dediğimiz olay ne kadar eksikliğimizin olduğunu suratımıza vuruyor. Demir
eksik, çimento eksik, malzeme çürük, ondan sonra devlet ne yapsın. Eğer bu işleri
içimize sindirebilseydik, bu kadar teftiş ordusuna ihtiyaç var mıydı- Bu kadar
müfettişe ihtiyaç var mıydı- Bu kadar denetime ihtiyaç var mıydı- Denetim
yapıyoruz, sonuç yine aynı çıkıyor.
Ahilik toplumsal sorumluluk ise bu sorumluluğumuzun gereğini yapmamız lazım.
Hangi görevdeysek onun gereğini yapmamız lazım. Öyle olsaydı devlet dairelerinde
bugün git yarın gel olur muydu- Gerçekten Ahilik kültürünü evimize, işimize,
sokağımıza, ülkemize yansıtabilseydik bu kadar çok kanun çıkarmamız gerekmezdi.
Meclis kanun fabrikası döndü. Bu değerlerdeki eksikliğimiz, umursamazlığımız,
sadece kendimizi düşünmemiz, topluma, tarihe, insana, insanlığa karşı yeteri
kadar sorumluluk duymadığımız içindir ki bu kültürün bıraktığı boşluğu, eksikliği
biz kanun çıkararak doldurmaya, kanunla topluma şekil vermeye çalışıyoruz. Yeteri
kadar da veremiyoruz.
-Günümüz dünyasında yeteri kadar insana saygı yok
Meclis Başkanı Çiçek, bu haftaları gerçekten iyi anlama haftası
değerlendirip, kutlayabilirse bu milletin önünün bugünkünden çok daha fazla açık
olacağını ifade ederek, Bu kültürü içimize sindirebilseydik bu kadar kardeş
kanı bu ülkede dökülür müydü- Bu kadar alçaklık bu ülkede yaşanır mıydı- 1,5
yaşındaki çocuk birilerinin hesabına, yaşlı, amca, dede, kadınlar, gençler, bu
ülkenin askeri, polisi, birilerinin hesabına bu kadar tuzak kurulur, bu kadar
haince pusular kurulabilir miydi- Birçok eksiklerimiz var. Eğer ki bu
konuşmaların ardından 1 dakikalık vicdan muhasebesini hepimiz yapabilirsek bu
kutlamalar amacına ulaşmış olur diye konuştu.
Hz. Muhammede hakaret içeren filme de değinen TBMM Başkanı Çiçek, şöyle
konuştu:
Bizim bu coğrafyada kurduğumuz muhteşem medeniyetin temelinde insan var,
insana saygı var. Çünkü bu işlerin hepsinin özü insan. Alemin özü, kainatın özü
insandır. Ama maalesef günümüz dünyasında yeteri kadar insana saygı yok. İnsani
değerlere insanın kutsal bildiği, inandığı değerlere saygı yok. Sorumsuz
insanların, art niyetlilerin ortaya koyduğu bir kısım fikirler, ürünler, bizim
peygamberimize hareket eden bir film İslam dünyasını ayağa kaldırdı. Eğer insana
saygı olsaydı, inançlara da saygı olurdu. Onun için bizde 10-15 senedir en çok
konuştuğumuz konu hak ve özgürlüktür. Hak ve özgürlükleri daha ileri noktaya
götürecek düzenlemeleri yapıyoruz ve yapacağız. Ama özgürlük hiçbir zaman
sorumsuzluk değildir, insanın kutsalına saygısızlık değildir, bir toplumun bir
insanın inandığı değerleri aşağılamak değildir. Bu özgürlük insanlığa huzur,
barış getirmez. Bu tür bir özgürlük anlayışı başka özgürlüklerin kullanılmasını
da zorlaştırır. Bu mesajım tüm dünyayadır.
Çiçek, haftanın hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ederek sözlerini
tamamladı.
Muhabir: Yücel Velioğlu
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu