BURSA (A.A) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş,
Van bağımsız milletvekili Aysel Tuğluk ile BDPli 9 milletvekilinin
dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yönelik hazırlanan fezlekeyle ilgili olarak,
Bunu çözmenin yolu, halkımızın birliğini, dirliğini sağlamaktan geçiyor. Bunun
çözüm yolu ne dağda ne Genelkurmay karargahındadır, çözümün merkezi, TBMMdir.
TBMMdeki herkes, bunun çözümüyle ilgili katkı sunmak zorunda ve terör örgütüyle
arasına mesafe koymak zorundadır dedi.
Kurtulmuş, partisinin Bursa İl Başkanlığında gazetecilerin gündeme ilişkin
sorularını cevaplandırdı. BDPli milletvekillerinin dokunulmazlıklarının
kaldırılmasına yönelik fezlekeyle ilgili fikrinin sorulması üzerine Kurtulmuş,
Kürt meselesinin yaklaşık 30 senedir devam eden, Türkiyenin başına gerçekten
önemli sıkıntılar açan, uluslararası hale gelmiş bir sorun olduğunu ve işin
içerisinde birçok devletin, istihbarat örgütlerinin lojistik desteğinin olduğunu
söyledi.
Dokunulmazlıkla ilgili konunun meclis gündemine geldiğini anımsatan
Kurtulmuş, Bunu çözmenin yolu, halkımızın birliğini, dirliğini sağlamaktan
geçiyor. Bunun çözüm yolu ne dağda ne Genelkurmay karargahındadır, çözümün
merkezi, TBMMdir. TBMMdeki herkes, bunun çözümüyle ilgili katkı sunmak zorunda
ve terör örgütüyle arasına mesafe koymak zorundadır. Meclisin gündeminde olan bu
konu inşallah hayırlı olur diye konuştu.
Kurtulmuş, bir soru üzerine, meclis gündeminde şu anda genel bir
dokunulmazlık tartışması olmadığını, ancak böyle bir tartışmanın gündeme
gelebileceğini ifade ederek, Geniş kapsamlı bir dokunulmazlık tartışması
gündeme gelebilir. Gelir ve belki bu tartışmaların da Türkiyeye faydası olur
görüşünü dile getirdi.
-Okul kıyafetlerine getirilen serbestlik-
Okul kıyafetlerine getirilen serbestlik ile ilgili de değerlendirmelerde de
bulunan Kurtulmuş, bunun, uzun yıllardır Türkiyede konuşulan bir konu olduğunu
hatırlattı. Kurtulmuş, şunları kaydetti:
Belli yaşlarda çocukların en çok sıkıldığı şeylerden biri, tek tip
üniformalar ve kısıtlamalardı. Ne güzel, Türkiye, birtakım kısıtlamalardan
kurtuldu. Dünyada, Kuzey Kore ve belki birkaç ülke dışında hiçbir ülkede eğitimde
tek tip kıyafet zorunluluğu yoktur. Bunun kalkmış olması, doğrudur. Okul
kıyafetlerine getirilen serbestliğin bir eşitsizlik ortaya çıkaracağını
zannetmiyorum. Yoksul aileler zaten önlük alma bakımından ilave bir mali yük
altına giriyordu. Ben burada bir farklılık ortaya çıkacağını zannetmiyorum.
-Müsaade edin de Kuran dersinde çocuklar başını örtsün kardeşim-
Kurtulmuş, seçmeli Kuran-ı Kerim derslerinde başörtüsü örtme
serbestliğinin bazı kesimlerce Başörtüsü serbestliği getiriliyor şeklinde
algılandığının ifade edilmesi üzerine, şöyle dedi:
Bunu diyenlere şunu söylerim: Tersinden okursanız da başörtüsü yasağı
getiriliyor. Yani niye biz 15-20 yaşındaki çocuklarımızın başörtüsü örtmesinden
korkuyoruz- Böyle bir korku olabilir mi- Neden okulların her tarafında serbest
değil- Neden isteyen başörtüsünü örtmüyor- Tersinden bakarsanız Kuran dersinde
başörtüye müsaade ediliyor. Müsaade edin de Kuran dersinde çocuklar başını
örtsün kardeşim. Bu ülkede insanlar her yaz çocuklarını Kuran kursuna
gönderirler ve gönderirken de çocuklarının başını örterler, Kurana saygının
sonucu olarak. Şimdi, nereden çıkıyor da Kuran dersinde başörtüsü serbestliği
getirildi diye birtakım ifadeler gündeme geliyor- Bunlar yasakçı zihniyetler.
Prensip olarak söylüyorum; Türkiye, hangi yasağı kaldırırsa bu ülkenin önünü
açar. Muhalefetin de bu noktaya gelmesi lazım. Ben bunu önemli bir adım olarak
görüyorum.
-BMnin artık hiçbir işe yaramadığı, oluk oluk akan kanlardan bellidir-
Basın toplantısındaki Önümüzdeki dönemde Türkiye artık BMnin
sorgulanmasının öncülüğünü yapacaktır sözlerini hatırlatarak Bu konuda yol
haritası nasıl çizilecek- sorusunu yönelten gazeteciye Kurtulmuş, somut bir yol
haritasının olmadığını, ama bir fikir olarak ortaya çıktığını söyledi. Kurtulmuş,
şöyle konuştu:
Bugün, Türkiyenin geldiği, uluslararası camiada elde etmiş olduğu yer,
sahip olduğu vatan sevgisi ve gücü, böyle bir sözü söyleme cesaretini veriyor.
Ama daha vahim olan BMnin artık hiçbir işe yaramadığı, oluk oluk akan kanlardan
bellidir. Sadece Gazze saldırıları değil. 1991 yılı Ruandada BMnin gözü önünde
Hutularla Tutsiler birbirlerine girdi ve bir yıl içinde 800 bin kişi bıçaklarla
kesilerek öldürüldü. Maalesef BM Güvenlik Konseyine bu konu gittiği zaman,
oradaki grupların ağabeylerinden biri bunu engelledi. Aynı dönemlerde Bosna
Hersekte 250 bin Boşnak, koyun boğazlanır gibi boğazlandı ve dünya seyretti.
Dünyadaki hiçbir olayda, insanlık dramında, katliamda, soykırımda BMnin hiçbir
fonksiyonu kalmamıştır.
1945 İkinci Dünya Savaşından sonra kim güçlüyse, yeni sistemin sahibi kimse
onlar, dünyanın bütün iplerini eline almıştır. Ama bunun altından çok sular
geçti. 1945in, Soğuk Savaşın dünyasında değiliz. Yeni bir dünya ile karşı
karşıyayız. Dünyanın yönetimi, 5 ülkenin insafına bırakılamaz. Benim fikrim,
bundan sonra bunlar üzerine çalışılır. BMdeki veto hakkı tamamen kaldırılabilir
ya da veto hakkı dönüşümlü olarak kıtalar arasında değiştirilebilir. Buradaki
temel mesele, adalettir. Adaletin olmadığı dünya sistemi, çöker. Şu anda dünya
sisteminin tüm kurul ve kuruluşları, çöküyor. BM, IMF, Dünya Bankası çöküyor.
Bunları yeniden gözden geçirmenin vakti gelmiştir. Biz adaleti sağlamayı
biliyoruz. Adaleti sağlamanın yolu, insanlara özgürlüklerini vermektir. Türkiye,
tarihsel birikimiyle, bugünkü gücüyle vicdanların sesini dile getirerek, dünyanın
yeniden yapılanmasına çok büyük katkı sağlayacaktır.
Kurtulmuş, bir gazetecinin Cumhurbaşkanı ile başbakan arasında herhangi
bir görüş ayrılığı var mı- sorusunu ise Her ikisi de görevleri sorumlulukları
belli olan insanlardır ve uzun yıllar siyaset yapmış insanlardır. Bugün,
görevleri icabı görüşlerini dile getiriyorlar ve farklı görüşleri dile
getirmeleri kadar doğal bir şey olamaz. Çünkü farklı görev ve sorumlulukları icra
ediyorlar. Bunları çok büyütmemek gerekir diye düşünüyorum diye yanıtladı.
Muhabir: Büşra Nur Özcan / Haluk Yüksel
Yayıncı: Kamuran Akkuş