SAKARYA (A.A) - Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Grubu
Başkanı Deniz Ülke Arıboğan, "30 yıllık çatışmanın bütün yükünü omuzlamış,
yürüyoruz gibi hissediyorum zaman zaman" dedi.
Grup Başkanı Arıboğan, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü
Kemal Öztürkün moderatörlüğündeki AA Editör Masasına AA Sakarya Bölge
Müdürlüğünden video konferans yöntemiyle katıldı.
Arıboğan, burada yaptığı konuşmada, Marmara bölgesini dolaştıklarını ve
zaman zaman protestolarla karşılaştıklarını söyledi.
Protestolara İşçi Partililerin liderlik ettiğini, son bir haftada MHPli
grupların da sürece yoğun şekilde dahil olduğunu dile getiren Arıboğan, şöyle
konuştu:
"Bu protestoların mahiyeti dışarıda slogan atmanın ötesine geçiyor,
toplantıyı engellemeye çalışmak... Üzerimize bir şeyler attılar en son Pendikte.
Demokratik bir hak olmanın ötesine gidiyor artık. Şiddet dilinin daha fazla ön
plana çıktığını düşünmeye başladım. Yani bu ay biraz daha zor geçebilir."
Deniz Ülke Arıboğan, medyanın genel tavrının protestoları yansıtmak olduğunu
savunarak, haber ajanslarında "Akil İnsanlar kovuldu", "Şok protesto"
başlıklarını gördüğünü anlattı.
"15-20 kişilik protestocu ekipler PR (halkla ilişkiler) yaptı" diyen
Arıboğan, "Sonrasında da tabii hareket büyümeye başladı. Böyle bir fırsatı
herhangi bir siyasi parti tarafından kaçırılırsa çok akılsızlık olur diye
düşünüyorum. O nedenle önümüzdeki dönemlerde Milliyetçi Hareket Partisi daha
fazla devrede olacak gibi görünüyor" ifadelerini kullandı.
Arıboğan, halkla, sivil toplum kuruluşlarıyla, kanaat önderleriyle görüşmeye
devam ettiklerini anımsatarak, "Ülke nüfusunun yaklaşık yarısı Marmara
bölgesinde. Çok geniş bin alan, çok büyük bir nüfusla muhatabız. Görebildiğimiz
kadarıyla bütün partilerin tabanında aynı endişeler var. Büyük siyasi yarılmalar
ve fay hatları olduğunu düşünmüyorum" diye konuştu.
-"Halkın bütün damarlarına dokunmak istiyoruz"-
Arıboğan, silahların susmasından sonraki sürecin endişe kaynağı olduğunu
gözlemlediğini kaydederek, şöyle devam etti:
"Hepimiz barış istiyoruz, Türk-Kürt kardeştir diye başlıyorlar ama
arkasından, Bu ülke federasyona mı gidecek, başkanlık sistemi mi gelecek, Öcalan
hapisten mi çıkacak, ne tür pazarlıklar yapılıyor- diyorlar. Görebildiğim
kadarıyla raporlarımıza yansıyacak en temel konular bunlar olacak. Barış
sürecinin teknik detaylarına insanlar vakıf olmadıkları gibi o konuda da çok
fazla bir şey söyleyemiyorlar. İlk defa siyaset dışı düzlemde siyaset yazan,
tartışan, herhangi bir siyasi parti üyesi olmayan, birbirlerinden farklı
renklerde ve seslerde insanlar sahaya girerek halkla temas etti ve halkın
kendilerini ifade etmesine imkan sağladı."
Projenin önemli bir demokratik atılım şeklinde değerlendirilebileceğini
anlatan Arıboğan, halkın bilinmezliklere yaklaşımının negatif olduğunu, Akil
İnsanlar Heyetini bilmedikleri için de içlerindeki öfkeyi boşaltma alanı
gördüklerini savundu.
-"İlk defa insanları dinlemeye çalışıyorum"-
"30 yıllık çatışmanın bütün yükünü omuzlamış, yürüyoruz gibi hissediyorum
zaman zaman" diyen Arıboğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çok kolay bir süreç değil aslına bakarsanız. Çok fazla yetkimiz, bilgimiz
yok. Üstelik tepeden planlanmış bir strateji de yok. Bizi heyete seçtikten sonra
stratejik yol haritası verilmedi. Tamamen kendi el yordamımızla bulduğumuz bir
metottur halkla istişare etmek Genellikle konferans veriyorum ve insanlara bir
şeyler anlatıyorum. İlk defa insanları dinlemeye çalışıyorum. Dinlemenin daha
önemli olduğunu, halkın buna talep gösterdiğini, artık kendisine laf
anlatanlardan usandığını görmüş olduk. O açıdan bu önemli fakat bir sürü aksama
oluyor. Güvenliğin sağlanması bile yol üzerinde ancak tamamlanıyor."
Arıboğan, halkın damarlarına dokunmak istediklerini kaydederek, MHP, İşçi
Partisi, CHP ve AK Partinin konuyu tartışmasını istediklerini söyledi.
Halka açık davetlerde protestocuların örgütlü geldiklerini ve toplantıları
yapılamaz hale getirdiklerine işaret eden Arıboğan, "O zaman onları dışarı almak
zorunda kalıyoruz. Bu sefer de sadece AK Parti ve BDPlilerle toplantı yapıyoruz.
Bizim en büyük sıkıntımızı sanırım bu. Tam bir arayı bulamadık maalesef" dedi.
Muhabir: Çağrı Turgut / Kemal Kaymak
Yayıncı: A. Fatih Tekcan