ANKARA (A.A) - Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Merkez Bankası eski
Başkanı Durmuş Yılmaz, çözüm sürecinin ekonomiye katkısına ilişkin, "Üretime
gidecek her türlü ilave kaynak Türkiyeye faydalı olur, Türkiye büyür" dedi.
Durmuş Yılmaz, Gazi Üniversitesi ile Bankacılar ve Finansçılar Derneği
(BANKADER) tarafından Gazi Üniversitesinde düzenlenen Ankara Finans Zirvesine
katıldı.
Yılmaz, burada gazetecilerin, "Çözüm sürecinin ekonomiye ve büyüme katkısı
ne olur-" sorusuna "Üretime gidecek her türlü ilave kaynak Türkiyeye faydalı
olur, Türkiye büyür" yanıtını verdi.
"Küresel Ekonomi ve Türkiye" başlıklı konuşmasında, finans sektöründe
küresel ölçekte 2007de bir kriz başladığını hatırlatan Yılmaz, krizin başlarında
boyutlarının ne olduğunun idrak edilemediğini ve söz konusu krizin halen
sonuçlanmadığını anlattı.
Yılmaz, "Gelinen noktada en kötü günler geride kaldı mı-" sorusuna, yaşanan
heyecan ve aşırı endişenin yatıştığı, ancak ihtiyatlı korkunun devam ettiği
yanıtının verilebileceğini söyledi.
Krizin ardından ülkelerde toparlanma başlasa da büyüme güçlerinin zayıf
olduğunu kaydeden Yılmaz, ekonomilerin güçlü istihdam yaratmaktan uzak olduğunu
belirtti. Bu nedenlerle krizin geride kaldığını söyleyemeyeceklerini ifade eden
Yılmaz, "Riskler devam ederken düşünce sisteminde değişiklikler dolayısıyla
birtakım ilave risklerin ortaya çıkma ihtimali güçlü" dedi.
IMF raporuna göre, ABD ekonomisindeki büyümenin gelecek dönemlerde inişli
çıkışlı olacağı değerlendirmesinde bulunan Yılmaz, ABDdeki zayıf talebi
desteklemek için tüm ihtiyatlı politika önlemlerinin alınması gerektiğini
söyledi.
Japonyada ekonominin daraldığını belirten Yılmaz, bu nedenle Japonya Merkez
Bankasının enflasyonu yükseltmek ve ekonomiyi resesyondan çıkarmak gibi bir
politika ortaya koyduğunu kaydetti.
Japonya Merkez Bankasının gelecek 2 yılda büyük oranlarda para basmayı
öngördüğünü ifade eden Yılmaz, "Para tabanını genişletmeyi düşünüyor. Bu dünya
otoriteleri ve piyasalar tarafından yakından takip ediliyor. Eğer bu başarılı
olursa, gerçekten Japon Merkez Bankası Başkanına Superman denilebilir" dedi.
Çin ekonomisi hakkında da değerlendirmelerde bulunan ve ülke ekonomisinin en
başta gelen sorunlarından birinin kredi genişlemesi olduğuna dikkati çeken
Yılmaz, "Bunun nedeni, devlet bankaları tahvil ihracı yoluyla aşırı borçlandılar,
büyümeyi finanse ettiler. Konut sektöründe bir köpük yaratıldı" diye konuştu.
"Ekonomik görünüm açısından küresel bazda olumlu tek şey enflasyonun kontrol
altında olması" ifadesini kullanan Yılmaz, gelinen nokta itibariyle krizin henüz
atlatılmadığı ve kesim çözümden uzak olunduğu değerlendirmesinde bulundu.
-Türkiye ekonomisi-
Türkiye ekonomisinin 2010da yüzde 9un üzerinde, 2011de yüzde 8,8
büyüdüğünü hatırlatan Yılmaz, bu büyümelerin arkasında sermaye girişleri, düşük
faiz oranları ve kredi genişlemesinin olduğunu kaydetti.
Büyümenin dinamiklerine bakıldığında, büyümede iç talebin de önemli yeri
olduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle konuştu:
"2012 büyümesinde önemli bir düşüş ortaya çıktı ve yüzde 2,2 olarak
gerçekleşti. 2011de 2012 ile ilgili tahmin yapılırken, uluslararası kuruluşlar
Türkiyenin OVPsindeki yüzde 4lük büyümenin sağlanamayacağını söylüyordu.
2013te büyüme ne olur- sorusuna cevap, göstergeler bir toparlanmaya işaret
ediyor ama bunun ne kadar devam edeceği konusunda emin değiliz. Önümüzdeki
dönemde ekonomik aktivite canlanma ihtimali yüksek diye düşünüyorum. Hedef
tutturulabilir."
Artan işgücüne istihdam sağlamak ve gelişmiş ülkelerle Türkiye arasındaki
gelir düzeyi farkını kapamak için büyümeye ihtiyaç duyulduğuna değinen Yılmaz,
Türkiyede büyüme konusunda açık ve net mutabakat olduğunu, tercih edildiği
takdirde yüksek büyüme oranlarının sağlanabileceğini ifade etti.
Ekonomik büyümenin kendiliğinden gerçekleşmediğine, bunun için uygun ortamın
sağlanması gerektiğine dikkati çeken Yılmaz, bu ortamın fiyat ve finansal
istikrarın sağlandığı ortam olduğunu söyledi. Tecrübelerin bunlar olmadan
büyüme olmadığını gösterdiğini belirten Yılmaz, "Dikkat edilmezse uzun
aralıklarla ortaya çıkan bankacılık sorunları ve finansal krizler, önceki dönemde
elde edilen başarıları bir çırpıda yok ediyor" dedi.
Yılmaz, şöyle devam etti:
"Ekonomik politika ve uygulamaları son tahlilde bir tercihtir ve tercihler
manzumesidir. Ülkemizin şu anda içinde bulunduğu koşullarda daha yüksek bir
büyüme oranı sağlamamızı mümkün kılar mı- Bence kılar. Çünkü kredi talebi yüksek,
faizler düşük, bankalarımızın kredi taleplerini fonlama kabiliyetleri var.
Enflasyon biraz yükselsin, önemli değil; finansal istikrar da kendi başının
çaresine baksın denilir ve tercih büyüme yönünde kullanılırsa yüksek büyüme
sağlanır ancak bu tercihleri yapanlar ortaya çıkması muhtemel sonuçları da
kamuoyuna açık ve net olarak açıklamalıdır. Bu iş doğru-yanlış işi değil, tercih
işidir ve sorumluluk gerektirir. Bana göre, böyle bir tercih kısa vadede cennet,
uzun vadede cehennemdir."
Ekonomide tasarrufların önemli olduğuna ve artırılması gerektiğine dikkati
çeken Yılmaz, hükümetin bu konuda uzun vadeli tedbirler aldığını söyledi.
2001 krizinden sonra ortaya konan istikrar programının sonuçlarını
aldıklarını ifade eden Yılmaz, artık programın adının da değişmesi gerektiğini,
istikrar programından ziyade büyümeyi teşvik eden yeni bir büyüme programına
ihtiyaç duyulduğunu sözlerine ekledi.
Muhabir: Hüseyin Karatepe
Yayıncı: Fazilet Özer