ZONGULDAK (A.A) - Erdinç Aksoy - Ferdi Akıllı - Türkiyenin en
büyük iş kazası olarak gösterilen Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese
Müdürlüğünde 3 Mart 1992de meydana gelen grizu faciasında hayatını kaybeden 263
maden işçisinin çocuklarından bazıları, aynı kömür ocağında baba mesleğini devam
ettirerek ailelerini geçindiriyor.
Taş kömürü üretiminin başladığı yıl olarak kabul edilen 1848den bu güne
kadar ocaklarda yaşanan kazalarda 4 bini aşkın madencinin öldüğü havzada,
işçilerin hayatını kaybetmesine en fazla göçük ve grizu faciaları neden oluyor.
Metan gazı patlaması sonucu 1941den itibaren toplam 720 kişinin öldüğü, 453
kişi yaralandığı kurum ocaklarında, madenciler büyük faciaların yıl dönümlerinde
anılıyor.
Kozlu Müessesesi maden ocağında 1992de 263 madencinin hayatını kaybettiği
ve bazı madencilerin cesetlerinin 5 yıl sonra bulunabildiği grizu faciası,
Türkiyede en büyük can kaybı yaşanan iş kazalarında ilk sırada yer alıyor.
Kozlu grizu faciasında babalarını kaybeden bazı vatandaşlar ise facianın 21.
yılında da sevdiklerini kaybettikleri maden ocaklarında çalışarak evlerini
geçindiriyor.
-Babası öldüğü ocakta kurayla madenci oldu-
Babası Necati Kanca 41 yaşındayken Kozluda grizu faciasında hayatını
kaybettiğinde 12 yaşında olan Hayrettin Kanca (33), yıllar sonra aynı ocakta iş
başı yaptı.
TTKnın 2006da 1120 işçi alımı kapsamında 36 bin 936 madenci adayının
katıldığı zorlu mülakatlarda 4 metreyi aşan maden direği taşıyan, kazma, kürek ve
baltayı nasıl kullandıkları uygulamalı test edilen ve avuç içlerinden de işe
yatkınlıkları belirlenmeye çalışılan adaylardan olan Kanca, elemeler sonucu 15
bin 126 kişinin katıldığı kurada adının çıkmasıyla burada işe başladı.
Meslek yüksekokulu mezunu Kanca, çalıştığı maden ocağında AA muhabirine
yaptığı açıklamada, zorlu mücadeleler sonucunda kazmacı olarak babasının
öldüğü ocakta iş başı yaptığını söyledi.
Grizu faciası yaşandığında 12 yaşında olduğunu ifade eden Kanca, Olay günü
5 kardeşim ve annemle yemek yiyorduk. Siren sesleri duyduk, balkondan
baktığımızda ocak çevresinde karmaşa vardı. Ben babamın ocakta öleceğine hiç
inanmadım. Sabaha kadar umutla bekledim. Yaralıların arasından çıkıp gelecek diye
bekledim. Ancak televizyonda adı okununca gerçeği öğrendim dedi.
-Madenci olacağımı hiç düşünmezdim ama...
Babasının facia sırasında açığa çıkan gazdan boğularak hayatını kaybettiğini
belirten Kanca, şunları kaydetti:
Zonguldakın şartları belli, iş olanakları çok fazla değil. Yüksekokul
mezunu olmama karşın iş bulamadım. Madenci olacağımı hiç düşünmezdim ama hayat
şartları... Sonra kuruma başvurduk. Babamın yaşamını yitirdiği ocağa ilk
indiğimde, acaba bu raylardan geçti mi, şu eski fırçalıkları gördü mü, dokundu
mu- duygusunu yaşayarak hüzünlendim. Acaba iyi mi yaptım, kötü mü yaptım diye
çok düşündüm. Annem aynı şeyleri yaşamaktan korktu ama ekmek davasına kabullendi.
İşe girdikten sonra 4 yıl kömür kazımında çalıştım. Ufak tefek iş kazaları
atlattım. Şu an da ocak içindeki elektrik, elektronik işlerini yapıyorum. İleride
çocuğum madenci olmasını istemem. Belki babam da sağ olsaydı madene girmeme izin
vermezdi.
-Hayat şartları beni de madenci yaptı-
Grizu faciasında babasını kaybeden İrfan Gümüştaş da (41) 2000 yılında maden
ocağında üretim işçisi olarak iş başı yaptığını anlatarak, yaşadığı iş kazasının
ardından birkaç yıl önce yer üstünde görevlendirildiğini ifade etti.
Akülü lokomotiflerin tamir işleriyle uğraştığından sıklıkla ocağa girmeyi
sürdürdüğünü dile getiren Gümüştaş, şöyle devam etti:
O dönemi çok iyi hatırlıyorum, yaşım 19du. Televizyondan geçen alt
yazıyla ocakta patlama olduğunu öğrendim. Gece maden kuyusunun önüne geldim.
Cehennemi andıran bir görüntü vardı. Kuyulardan dumanlar çıkıyor, etrafta
madenden çıkarılan cesetler vardı. Cesetler madenden vagonlarla çıkarılıp
ambulansa konuluyordu. Babamın bir yerden çıkabileceği umuduyla etrafa
bakıyordum. Hastaneleri dolaştığımda ise öldüğünü öğrendim. O yıllarda dershaneye
gidiyordum, bırakmak zorunda kaldım. Büyük bir acıydı. Hayat şartları beni de
madenci yaptı. İşsiz olduğum bir dönemde kurumun işçi alacağını öğrendim. O
dönemlerde babası ocakta ölenlere öncelik tanınıyordu. Denize düşen yılana
sarılır misali madenci olduk.
Gümüştaş, dedesinin de madenci olduğunu ifade ederek, Ocağa ilk indiğimde
anlatılmaz bir duygu yaşadım. Çünkü çalıştığım yer babamın hayatını kaybettiği
galeriydi. Kömür kazarken, önümüze grizudan kalan izler çıkacak sanıyorduk, bir
cesetle bile karşılaşabiliriz korkusunu yaşardık. Ancak zamanla alıştım. 6 yıl
üretimin ana damarında çalıştım. Daha sonra iş kazası geçirecek lokomotif
servisine geçtim diye konuştu.
Yayıncı: Murat Paksoy