BALIKESİR (A.A) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Biz
Ankaranın bürokrasi dehlizlerinde günlük koşuşturmacası içinde kaybolup, giden
siyasetçilerden, idarecilerden olmadık, olmayacağız. Biz bu milletin sinesinden
doğduk ve bu milletin sinesinde yaşıyoruz dedi.
Erdoğan, Bandırma Camsı Boroksit Susuz Boraks Üretim Tesisi, Bandırma-Biga
ve Buğdaylı-Gönen yolu, Borik Asit Fabrikası Öğütme Tesisinin açılışı ile
Sunullah Camisinin restorasyonlarının tamamlanması dolayısıyla Bandırma
Cumhuriyet Meydanında düzenlenen törende yaptığı konuşmada, bugün burada hem
Bandırma hem de Türkiye için son derece önemli tesislerin resmi açılışını
gerçekleştirdiklerini bildirdi.
Camsı Boroksit Susuz Boraks Üretim Tesisi ve Borik Asit Fabrikası Öğütme
Tesisinin tamamlandığını belirten Erdoğan, Yaklaşık 24,5 milyon bedelle
tamamlanan bu iki tesis, inşallah ülkemizin en büyük değerlerinden olan borun
dünyaya ulaşmasına, ülkemizin kazanmasına, Balıkesir ve Bandırmanın istihdamına
önemli katkılar sağlayacak. Bugün yine bu açılış töreniyle Bandırma-Biga yol
ayrımı, Buğdaylı-Gönen arasındaki 23 kilometrelik bölünmüş yolu da hizmete
açıyoruz. Bandırmanın tarihi değerlerinden Sunullah Camisinin restorasyonunu
tamamladık. Bu güzel camimizi yeniden Bandırmaya, yeniden Türkiyeye
kazandırdık. Onun da resmi açılışını gerçekleştiriyoruz. Böylece toplam yatırım
bedeli yaklaşık 40 trilyon lira olan 4 kalem hizmeti Bandırmamıza kazandırmış
oluyoruz dedi.
Dün de Balıkesirde 297 milyon lira yatırımla hayata geçirdikleri 29 kalem
hizmetin açılışını yaptıklarını ifade eden Erdoğan, ardından Bigadiçte 45 milyon
lira yatırım bedeli olan hizmetlerin toplu açılışını gerçekleştirdiklerini
kaydetti.
Buraya gelmeden önce Edremitte 10 milyon lira yatırım bedeli olan eğitim
kurumlarıyla projelerin açılışlarını yaptıklarını belirten Erdoğan, Buradan da
biraz sonra Bagfaş Bandırma Gübre Fabrikalarına gidecek, hem tesisi ziyaret
edecek, hem de burada inşa edilecek yeni kimyevi gübre fabrikalarının temel atma
törenine katılacağım. Bütün bu yatırımların Bandırmaya, Bandırmalı kardeşlerimiz
hayırlı olmasını diliyorum. Bu yatırımların inşasında emeği geçen
bakanlıklarımızı, bakan arkadaşlarımız ve ekiplerini, işçilerimizi,
mühendislerimizi katkı veren herkesi yürekten tebrik ediyorum diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
Doğudan batıya, kuzeyden güneye ülkemizin 81 vilayetinin tamamında bu
şekilde vatandaşlarımızla kucaklaşmanın çabası içindeyiz. Gittiğimiz şehirlerde,
sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle, şehrin kanaat önderleriyle hep bir
araya geldik. Sorunlarını aldık ve o soruları tespit ettik. Neler
yapabileceğimizi de inşallah birlikte konuşacağız. Çünkü biz milletimizle
aracılar vasıtasıyla değil, yüz yüze, gönül gönüle iletişim içindeyiz. İnsanımıza
işte görüyorsunuz. Sadece mikrofonla konuşmaya gerek yok, Cumhuriyet Meydanı
konuşuyor. Cumhuriyet Meydanı ekranlarda bizi izleyenlere sesleniyor. İşte
Bandırma, işte Türkiye diyor. Biz gönül bağlarıyla birbirine bağlıyız. Kalpten
kalbe yol var. Bununla birbirine bağlıyız. Biz Ankaranın bürokrasi dehlizlerinde
günlük koşuşturmacası içinde kaybolup, giden siyasetçilerden, idarecilerden
olmadık, olmayacağız. Biz bu milletin sinesinden doğduk ve bu milletin sinesinde
yaşıyoruz. Bugüne kadar hiçbir zaman milletimizle aramıza engellerin girmesine
izin vermedik. Bundan sonra da asla izin vermeyeceğiz. Çünkü biz size sevdalıyız,
biz size aşığız.
-Bunlar damdan düşmediler, biz damdan düştük-
Cumhuriyet Meydanında toplananlara Kardeşlerim diye seslenen Erdoğan,
Biz dertliyiz. Biz de bu vatanın, milletin derdi var. Dertli olmayan derman
olmaz. Dertli olduğumuz için hamd olsun derman da bizde. Onun için uzun ince
yoldayız, gidiyoruz gündüz gece. Gideceğiz gündüz gece. Hiç endişeniz olmasın
şeklinde konuştu.
Erdoğan, bu anlayışla 10 yılda eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette,
enerjide, ulaşımda birçok adımlar attıklarını söyledi.
Bu kardeşiniz İstanbulun büyükşehir belediye başkanıyken, şu Bandırmaya
İstanbuldan Bandırmaya 6 saatlik yolu o zaman kaç saate indirdi- diye soran
Erdoğan, İlk defa İstanbul ile Bandırmanın bağını bu ferilerle kim kurdu- Biz
kurduk. O gündür bugündür devam ediyor. Niye- Mesele ufuk meselesi ifadesini
kullandı.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Bak şimdi biz dedik ki, Bu büyükşehirleri mülki sınırlarla daha da
büyüteceğiz. Bu anamuhalefet çıktı, Burada yanlış var, burada başka şeyler
dönüyor, karşıyız dedi. Anayasa Mahkemesine gittiler. Bundan haberiniz var mı-
Anamuhalefet, bizim bu yeni büyükşehir yasasını aldı, Anayasa Mahkemesine
götürdü. Neymiş, burada başka durumlar varmış. Bunlar bu ülkenin büyümesini
istemiyorlar. Bunlar damdan düşmediler, biz damdan düştük. Biz biliyoruz bu işi.
Ben istiyorum ki benim Balıkesirimin, Havranın bir köyünün alt yapı diye bir
sorunu kalmasın. Edremitin bir köyünün bir sorunu kalmasın. Ne demek bu, olur
mu- Çünkü büyükşehir dediğin zaman kanalizasyonuna varıncaya kadar oraya
uzanacak. İçme suyuna varıncaya kadar oraya uzanacak. İmar planlarını aynen
merkezde yaptığı gibi orada da yapacak. Kiminle- İlçe belediyesiyle. 5 binlik, 25
binlik, 50 binlik , 100 binlik planları büyükşehir yaparken, binlik planları da
ilçe belediyesi yapacak. Bunlar anlamaz. Bunların eline 5 tane koyun verin,
kaybeder gelirler.
Biz bunlardan Türkiyeyi nasıl aldık- 230 milyar dolarlık milli gelirle
aldık. Şimdi 774 milyar dolar milli gelirimiz var. Muasır medeniyetler
seviyesinin üzerine çıkmak lafla olmaz, uygulamayla olur. Bu meydan kimin eseri-
Düşünmemiz lazım. Mesele bu, AK Parti belediyeciliği bu; ufuk meselesi. Bizim
icraatlarımızın ulaştığı yerlere bunların hayali bile ulaşamaz.
-İnsanı öne aldık, devleti arka plana ittik-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çanakkale-Bandırma yolunun tamamen bölünmüş
yol haline geldiğini, bunun 133 kilometre olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
Nereden nereye... Laf üretmiyoruz, iş üretiyoruz. Bitmedi, Bandırma-Bursa,
Bandırma-Susurluk, Bandırma-Balıkesir tamamen bölünmüş yol haline geldi mi-
Kardeşlerim, yol medeniyettir. Su medeniyettir. Yolunuz varsa medenisiniz.
Yolunuz yoksa medeniyetten bahsedilmez. Bitmedi. Şimdi inşallah Bandırma-Tekirdağ
arasına bir feri... Bunun da alt yapısını yine Ulaştırma Başkanlığımız olarak biz
yapıyoruz. Bandırma-Balıkesir-İzmir demiryolunu biz yeniledik. Ne kadar- 310
kilometre. Şimdi bu sinyalli hale getiriliyor. Toplam bedeli ne biliyor musunuz-
300 milyon. Bütün bunlar kim için- Halkımız, milletimiz için.
Biz yola çıkarken her şey insan içindi. İnsanı öne aldık, devleti arka
plana ittik diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Ama biz Afyonkarahisardan yola çıkarken bir şey daha söyledik, dört
başlık. Neydi onlar, bir, tek millet dedik. Kardeşler, biz Türküyle, Kürtüyle,
Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Romanıyla, Boşnakı ile Arnavutu ile
velhasıl 76 milyonuyla biriz, beraberiz, bir bütünüz. Yaradılanı yaradandan ötürü
severiz. Ayrım bizim kitabımızda yok. Bizde ırkçılık yok, bizde kavmiyetçilik
yok, bizde kabilecilik yok. Bizde tek millet var, tek. İki, tek bayrak dedik.
İşte bayrağımız. Kardeşlerim rengi şehidimin rengidir. Rengini oradan alıyor.
Hilal, özgürlük mücadelemizin, bağımsızlığımızın simgesidir. Yıldız şehidimizdir.
Bizim şehitlerimiz birer yıldızdır. Bu bayrağa asla bir ortak kabul etmeyiz, onu
hiçbir şeyle paylaşmayız. Zira Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak
eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Biz böyle diyerek yola çıktık. Böyle de devam
ediyoruz. Bugüne kadar tüm yaptıklarımız, bunlar için ne diyoruz elde bir. Daha
yapacağımız çok şey var. Üç, tek vatan dedik. 780 bin kilometrekareyle bu vatan
toprakları üzerinde asla ameliyat yapılamaz, operasyon yapılamaz. Birileri üniter
yapımız üzerinde hesaba giriyorlar. Onlar boş laflar. 780 bin metrekare tek
vatan. Dört, tek devlet; Türkiye Cumhuriyeti devleti. Olay budur. Efendim,
vatandaşlık ne olacak- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bizim vatandaşlık
anlayışımızdır. Neyini beğenmiyorsun- Benim Türk kardeşim de Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı, Kürt kardeşim de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Lazı da, Çerkezi de,
Romanı da, Gürcüsü de hepsi de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Bundan niye
rahatsız oluyorsun- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı çatısında toplandık biz.
-Bizde hakim olan ruh doğruluktur-
Başbakan Erdoğan, 10 yılda Türkiyeyi üç kat büyüttüklerini bildirdi.
Göreve geldiklerinde iktidarda DSP, MHP, ANAPın bulunduğunu, iktidarın
kendilerine, 23,5 milyar dolar IMFye borç bıraktığını belirterek, Ödedik,
ödedik, ödedik... Şu anda ne kaldı- 400 milyon dolarcık. Şimdi mayısta onu da
ödüyoruz ve IMF ile defteri kapatıyoruz. Şu anda IMF bizden borç istiyor, ayrı.
Konuşuyoruz, belki ona 5 milyar dolar vereceğiz borç olarak. Artık Türkiye bu.
Milli bankamız hangisi- Merkez Bankası değil mi- Merkez Bankasının döviz rezervi
neydi biliyor musunuz- 27,5 milyar dolardı. MHP, DSP, ANAP iktidarından böyle
aldık. Şimdi kasada ne var biliyor musunuz- Şimdi kasada 125 milyar dolar var.
27,5 milyar dolar nire, 125 milyar dolar nire- 1e 5 katladık. İşçi, memur
kardeşim, kaynağında senden para kestiler diye konuştu.
Erdoğan, önceki iktidarın, iktidarların maaş ödeyecek parasının olmadığına
işaret ederek, şöyle konuştu:
Ne kadar borçlandılar biliyor musunuz- 13,5 katrilyon. Göreve geldik,
önüme geldi. Dediler ki İşçiye, memura devletin 13,5 katrilyon borcu var.
Devlet işçisine, memuruna borçlu olur mu- Ey medya bunları lütfen kenarınıza,
köşenize nereye yazacaksınız bunları yazın. Milletimiz bunları bilsin, duysun.
Kimler bu ülkeyi nasıl sömürdüler, nasıl hortumladılar görsünler. Biz bu 13,5
katrilyonu -sendikaları çağırdık, oturduk konuştuk- ödedik. Bunların hepsi bitti.
Kardeşlerim bitmedi. Konut Edindirme Yardımı. Yine işçiden, memurdan aldılar
Sizi konut sahibi yapacağız dediler. Yaptılar mı - Hayır. Ya onlar AK Parti
iktidarı mı- 500 bin konut yaptık, bitirdik, sahiplerine teslim ettik, ediyoruz.
Bizim iktidarımız bu. Bizde hakim olan ruh doğruluktur. Biz milletine,
vatandaşına devleti borçlu kılan değil, onları tutup elinden kaldıran
iktidarız.
-Yavrularımızın ayaklarına prangaları takmışlar, koş diyorlar-
Erdoğan, eğitimde şu ana kadar 380 bin derslik yaptıklarını, bu
çalışmalarının halen sürdüğünü, 81 ilde 170 üniversite bulunduğunu ifade etti.
Bütün illerimizde üniversite var diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
Anadolunun ücra köşesinden genç kardeşlerim, yavrularım, analarını
babalarını bırakıp göç ediyorlardı. Artık bundan kurtuldular. İsterse kendi
vilayetinde kalıyor, isterse başka illere gidiyor. Yurtlar yayıyoruz daha da
yapacağız. Akıllı tahtalar okullarımıza yerleşmeye başladı. Tablet bilgisayarlar
yavrularımıza dağıtılmaya başladı. İnşallah 3 yıl içinde bunların da dağıtımını
bitiyoruz. Bizim önümüzde kat sayı belası var mıydı- Vardı. Meslek liselerinden
yavrularımız istediği üniversiteye gidemiyordu. Aynı imtihana giriyor, kazanıyor,
önünde bir kat sayı engeli ve gidemiyor. Böyle adaletsizlik olur mu-
Yavrularımızın ayaklarına prangaları takmışlar, koş diyorlar. Nasıl koşsun ya- Ne
oldu- Kat sayıyı kaldırdık. 4,4,4 ; 444 kod numarası geldi. Artık 12 yıllık
zorunlu eğitimle yavrularımız istedikleri üniversiteye evvelallah başarılı
şekilde girecekler. Bu ayrımcılığı da ortadan kaldırmanın mutluluğu içindeyiz.
Bizim için tüm meslek liseleri, düz liseler, buralarda okuyan yavrularımızın
hepsi, başarılarıyla övündüğümüz, övüneceğimiz nesildir.
Başbakan Erdoğan, şu anda düz liselerde bile seçmeli olarak Kuran-ı Kerim
dersi olduğuna işaret ederek, İsteyen anne baba yavrusunu Kuran-ı Kerime
gönderebiliyor. Siyer-i Nebi dersi var. Yani Peygamber Efendimizin hayatı. O da
bu okullarda artık seçmeli olarak öğretilebiliyor. 460 bin öğrenci Kuran-ı
Kerime müracaat etti. 300 bine yakın öğrenci Siyer-i Nebi dersine müracaat etti.
Bırakın ya, bırakın isteyen istediği gibi tahsilini yapsın, öğrensin. Niye
engelliyoruz- İşte artık toplum kendine geliyor. Relaks, rahat, huzur ve
evvelallah bu milleti tutana aşk olsun diyorum diye konuştu.
(Bitti)
Muhabir: Zafer Akpınar / Fikriye Susam Uyar / Mehmet Bayer
Yayıncı: Kamuran Akkuş