ÇANAKKALE (A.A) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bizim
lügatımızda ayrımcılık yok. Meslek liseli yavrumuz da üniversiteye girerken aynı
hakka sahip olacak, düz liseli de aynı hakka sahip olacak dedi.
Çanda halka hitap eden Erdoğan, bu milletin istediği zaman tarihte olduğu
gibi her şeyi halledeceğine inandığını, buna her zaman inandıklarını ve 14
Ağustos 2001den bugüne kadar da büyük mesafeler aldıklarını söyledi.
Halkın da desteğiyle her girdikleri seçimde daha yukarılara çıktıklarını
anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
Unutmayın sevgili kardeşlerim Çanakkaledeki ruh neyse inanıyorum ki
Türkiyenin Türk milletinin şu anda yakaladığı ruh yine aynı ruhtur ve yola
çıktımızda nasıl bir Türkiye devraldığımızı hatırlayın. O gün Türkiyenin milli
geliri 230 milyar dolardı, ama bugün 2012 sonunu söylüyorum; 774 milyar dolar.
Hatırlayın o günü, enflasyondan artık bizar olmuştuk. Enflasyon canavarı deyip
duruyorduk, hatırlayın ve yüzde 30un üzerinde enflasyon vardı. Ama, şimdi
enflasyon yüzde 7ye indi. Bu aradaki fark kimin cebinde kaldı- Vatandaşımın
cebinde kaldı. Çünkü bu cebimizi ne yapıyordu- Eritiyordu, kar topunun güneş
ışığı karşısında veya sıcak karşısında erimesi gibi. Bununla da kalmadık
hatırlayın; devletin borçlanma faizi yüzde 63tü. Kimin cebinden çıkıyordu bu
para- Vatandaşımın, halkımın cebinden çıkıyordu. Peki şimdi devletin borçlanma
faizi nereye düştü- Yüzde 6,5, buralara düştü. Aradaki farkı düşünebiliyor
musunuz- Sevgili kardeşlerim aradaki fark yüzde 57. Bu fark kimin cebinde- Benim
çiftçimin, memurumun, köylümün, işçimin, Ayşenin, Fatmanın, Mehmetin,
Ahmetin, Mustafanın cebinde kaldı. Artık rakamlar bunu söylüyor. Göreve geldik,
Türkiyenin kamu net borç stoku, milli gelire baktığımız zaman yüzde 73tü. Ama
şimdi yüzde 39. Bu ne demek- O zaman 100 liranın 73 lirası borçtu, ama şimdi 39
lirası borç. Böyle bir gücü kazandık. Daha enteresanı biz göreve geldiğimizde
toplanan verginin yüzde 85i faize gidiyordu, yüzde 85. Şimdi yüzde 16sı faize
gidiyor. Şu aradaki farkı görüyor musunuz-
-Türkiye küllerinden doğuyor-
Göreve geldikleri dönemde, yolsuzlukların diz boyu olduğunu, bankaların
battığını anlatan Erdoğan, Ziraat Bankasının çiftçiye, hayvancılıkla uğraşana
yüzde 59 faiz ile kredi verdiğini, şimdi ise bu kredinin faiz oranının yüzde 5-7
arasında seyrettiğini belirtti. Esnafın da o dönemde Halk Bankasından yüzde 46
ile kredi alabildiğini kaydeden Erdoğan, şimdi esnaf kredisinin faiz oranının ise
yüzde 5-7 arasında olduğunu bildirdi. Erdoğan, şöyle dedi:
Niye- Çünkü biz sizin için varız. Artık yolsuzluk hortumu yok, bunları
kestik, artık hep beraber milletçe ayağa kalkıyoruz. İşte bakın göreve
geldiğimizde kişi başına milli gelir 3 bin 400 dolarken, şimdi hamdolsun 10 bin
700 dolara çıktı. Bunlar bir şeyi gösteriyor; Türkiye evet küllerinden doğuyor,
yeniden doğuyor. Batının halini görüyorsunuz, Avrupanın halini görüyorsunuz,
hepsi battı batıyor, böyle gidiyor. Ama Türkiye şu anda yatırımlarına devam
ediyor. Cumhuriyet tarihinde 79 senede 6 bin 100 kilometre duble yol yapıldı
Türkiyede. Biz 10 senede 17 bin 100 kilometre duble yol yaptık.
Erdoğan, göreve geldiklerinde Türkiyede 26 vilayetin havaalanının
bulunduğunu, şu anda havaalanına sahip vilayet sayısını 50ye çıkardıklarını,
artık vatandaşların otobüslerle seyahat eder gibi uçaklarla yolculuk yaptığını
belirtti.
-Tilki yetişemediği üzüme koruk dermiş-
Hükümetleri döneminde, sınıfların 30 öğrencili olabilmesi için 400 bine
yakın derslik yaptıklarını anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Bakın şimdi tablet bilgisayar sistemine geçiyoruz. İnşallah bütün
yavrularımıza şöyle 3 yıl içerisinde tablet bilgisayarı vereceğiz. Akıllı
tahtalarla bütün sınıflarımız, dersliklerimizi inşallah dayayıp döşeyeceğiz. Ana
muhalefet partisi diyor ki; efendim bu tablet bilgisayarlarda arıza var. Tilki
yetişemediği üzüme koruk dermiş, koruk. Yahu bunların hayatında akıllı tahta yok
ki bunlar hala çağdışı yaşıyorlar. Bunlar gerçek manada mürteci. Kara tahta
döneminde kaldılar. Biz artık bu işi daha ilerilere taşıyoruz. İnşallah daha da
iyi olacak. Yine bu dönemde üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı. 81 vilayetin
tamamında üniversite var. Niye göçleri durduralım istedik- Artık benim
Çanakkaleli yavrum, gencim Çanakkaleden kalkıp da Türkiyenin değişik bir
vilayetinde değil, Çanakkaledeki 18 Mart üniversitesinde okusun. Bunu istedik,
onun için buraları daha güçlü hale getirdik. İnşallah daha da iyi olacak, daha da
güçlü olacak. Bakınız bu dönemde bir reform yaptık; 4, 4, 4 yani benim deyimimle
444 kod. Burada ne var- 12 yıllık zorunlu eğitim var. Meslek liseleri veya düz,
hepsi aynı hakka sahip. Katsayı matsayı yok hepsi kalktı. Çünkü bizim lügatımızda
ayrımcılık yok. Meslek liseli yavrumuz da üniversiteye girerken aynı hakka sahip
olacak, düz liseli de aynı hakka sahip olacak. Kardeşim üniversite imtihanında
aynı soruyu onlar da cevaplamıyor mu- Bitti. Kim başarılı olursa o istediği yere
girsin. Niye rahatsız oluyorsunuz. Bunlar rahatsız oldular. Geldiler meslek
liseli yavrularımızın ayaklarına pranga vurdular. Dert başkaydı. Dert neydi- İmam
Hatip mezunları üniversitelere giremesin. Asıl dert buydu. Onun da yanında diğer
meslek lisesi mezunları yandı. Şimdi artık bütün bu ayrımcılık ortadan kalktı.
Şimdi biz diyoruz ki yarışın; kim başarılı olursa o istediği üniversiteye girsin.
Bu ülkenin çocuklarına kimse ayrımcılık yapmasın.
Erdoğan, eğitim için adeta seferber olduklarını, bir taraftan okullar
açarken, diğer yandan yurtlar yaptıklarını ve yurt dışı erasmus programlarını
uyguladıklarını bildirdi.
Her yıl 5 ila 10 bin arası genci, lisans, lisansüstü, master ve doktora gibi
eğitim öğretim için yurt dışına göndermek istediklerini vurgulayan Erdoğan,
Bunu başbakanlığımın özellikle ikinci 5 senesinde uygulamaya başladık.
Hamdolsun biliyorsunuz 10 yılımızı başbakanlıkta doldurduk, şimdi 10 yıldan
sonraki sürenin içerisine girdik. 10 yılımızda size layık olabildiysek ne mutlu
bizlere dedi.
-Devlet işçisine memuruna borçlu olur mu--
Erdoğan, eğitimde bu adımları atarken, sağlıkta da ciddi çalışmalar
yaptıklarına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
Bugün hastanemizin olmadığı il kalmadı, ilçelerimize yayılıyoruz.
İlçelerimizde hastanelerimizi çoğaltıyoruz. Üniversitelerimizde tıp
fakültelerimizi bu konuda daha güçlü hale getiriyoruz. Yeterli mi- Değil, daha da
artacak ve ambulans helikopterlerimiz, 17 noktada Türkiyede hizmet veriyor. 4
tane jet ambulansla Türkiye genelinde hizmet veriyoruz. Yurt dışına hastamızı
götürmemiz gerekiyorsa yurt dışına, yurt dışından hastamızı getirmemiz
gerekiyorsa yurt dışından hastamızı getiriyoruz. Neden- Halk içinde muteber bir
nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Biz böyle
bir ecdadın torunuyuz. Dolasıyla vatandaşımızın bir sağlıklı nefes alabilmesi
için devleti feda edebilecek bir anlayıştan geliyoruz.
Bunlarla da biz asla tatmin olmadık. Bakın çok enteresan, göreve geldik
harçlar vardı. Üniversitelerden harçları en sonunda kaldırdık, kalktı. Şimdi
bunların hepsi güçlenen Türkiyenin nesidir- Alametidir. Sağlıkta ne çileler
çektik değil mi hatırlayın. O SSK hastanelerinde, emekli sandığı hastanelerinin
kapılarında kuyruklarda az mı çile çektiniz, söyleyin kardeşlerim. Ben buradan
memur kardeşlerime sesleniyorum; sizlerden zorunlu tasarruf adı altında para
kesmediler mi- Ne kadar biliyor musunuz- Eski parayla söylüyorum; 13,5 katrilyon.
Bu parayı kim ödedi- Biz ödedik biz. Göreve geldik, baktım önüme bunu getirdiler;
13,5 katrilyon devletin memuruna işçisine borcu var. Arkadaşlarıma dedim ki; ya
devlet işçisine memuruna borçlu olur mu ya- Arkadaşlara, çağırın sendikaları
dedim, sendikalarla oturun işveren işçi bu borcu ödeyeceğiz. Taksitlendirdik,
memura işçiye 13,5 katrilyonu ödedik. Artık böyle bir borç yok, hala
konuşuyorlar. Niye konuşuyorsunuz yahu- Bunları siz yaptınız, siz
borçlandırdınız. Vatandaşa maaş verecek paranız yoktu zorunlu tasarruf adı
altında bu paraları kestiniz. Ondan sonra yeni bir hileye daha başvurdular.
Dediler ki; memura, işçiye konut vereceğiz. Adı neydi KEY. Hatırlayın, geldi
mi konutlar- Siz vazgeçtiniz, dediniz ki; bırakın konutu para da gelmez hepsi
gitti. Biz dedik ki; makbuzlarınızı getirin bu paralarınız da biz ödeyeceğiz
ve şu ana kadar gelen makbuz ne biliyor musunuz- 3,5 katrilyon. Onu da biz
ödedik. Çünkü devletin memuruna işçisine borcu olamaz. O da bitti. Toplu konut,
dedik ki vatandaşımıza 10 yıl 15 yıl 20 yıl vadeyle toplu konut... Şu ana kadar
yaklaşık 450 bin konut yaptık ve teslim ettik.
-Et ve Balık Kurumu, Et ve Süt Kurumuna dönüşüyor-
Laf değiş iş ürettiklerini ve üretmeye devam edeceklerini vurgulayan
Erdoğan, hayvancılıkta da verdikleri kredilerin aynen devam ettiğini, edeceğini
bildirdi. Erdoğan, şimdi inşallah hayvancılıkla ilgili yeni bir adım atıyoruz.
Et ve Balık Kurumunun adı değişiyor. Et ve Balık Kurumu, Et ve Süt Kurumu haline
dönüşüyor. Bunu niye yapıyoruz-. Vatandaşımızın elindeki hayvan kilo kaybına
uğramasın, sütte de sütü elinde kalmasın. Bunun için yeni bir çalışmanın içine
giriyoruz. Bunun adımını atıyoruz. Bu konuyu geçen hafta Bakanlar Kurulu
toplantısında da görüştük ve kararımızı aldık. Adımımızı da şimdi atıyoruz
dedi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından eşi Emine Erdoğan ile çocuklara
oyuncak dağıttı, Kale Seramik Fabrikasını gezdi.
(Bitti)
Muhabir: Harun Reşit Kaymaz / Vedat Yücebaş / Haluk Yüksel
Yayıncı: Doğan Sarıtaş