KÜTAHYA (A.A) - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğanın, Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güvenin konuşması hakkındaki
değerlendirmelerine ilişkin, Sayın Başbakanımızın, bu cümleye yönelik
eleştirileri doğrudur, haklıdır dedi.
Arınç, partisinin Kütahya İl Başkanlığını ziyaretinde yaptığı konuşmada,
Bakanlar Kurulu toplantısının ardından Güvenin konuşmasıyla ilgili kendisine
soru sorulduğunu hatırlattı.
Çok açık bir şekilde bunun Hükümet meselesi olmadığını, Bakanlar Kurulunda
da görüşülmediğini söylediğini dile getiren Arınç, şöyle devam etti:
Arkadaşlara, Madem sordunuz, şahsi fikrimi söyleyeyim dedim. O yıllarda
o bölgede yaşanan olayları, Mecliste kurulan komisyonun raporlarına dayanarak
konuştum ve Bu tür emniyet müdürleri, bu bölgede daha faydalı hizmet yapabilir
dedim. O konuşmanın içinde tek başına bir cümle aldığınızda bu yanlış, sorunlu
bir cümledir. Nedir o; Dağda ölen teröriste de ağlamak gerekir. Ağlamazsanız
şöyledir. Eskiden yaptığı bir konuşmayı anlatıyor. Evet, keşke o cümle
olmasaydı. Çünkü yanlış anlaşılmaya müsait bir cümle. Başına, sonuna bakmazsanız,
o konuşmanın bütününü dikkate almazsanız, sadece bu çıplak cümleyle bakarsanız o
cümle bugün Türkiyede terörle mücadele eden herkesi de terörden zarar görmüş
herkesi de terörün ateşine maruz kalmış milyonlarca insanı da elbette rahatsız
edebilir, üzebilir. Sayın Başbakanımızın, bu cümleye yönelik eleştirileri
doğrudur, haklıdır.
Şahsi düşüncemi ifade ederken konuşmanın tümünü dikkate alarak bunu yaptım
ama Sayın Başbakanımız, Başbakan sıfatıyla konuşurken bu cümlenin yanlış
anlaşılabileceğini, doğru olmadığını, Türkiyenin bunu böyle anlaması gerektiğini
çok güzel ifade etti. Şahsi fikirlerimi söylerken çok özgürüm. Yanlış yaptığımı
düşünürsem, Yanlış yaptım derim. Ancak o çileleri çeken bir insan olarak,
başından sonuna o yarım saatlik konuşmanın tümünü dikkate aldığımızda bu Emniyet
Müdürü, Siirtte başarılı olmuş, halkla bütünleşmiştir. Siirtte hadise olmadı
mı- Oldu. 4 kızımızı bir arabanın içinde vurdular. Ancak tümüne baktığımızda
başarılı. Zaten başarılı olmasa, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü görevine
getirilmezdi. 1991-1995 yıllarında Diyarbakırda da bu görevi yaptığında başarılı
olduğuna göre, bu arkadaşımızın sözlerini tümüyle bir mesaj olarak algılamak
lazım. Ancak o sorunlu cümle, keşke o konuşmanın içinde olmasaydı veya onu izah
etmek suretiyle bu yanlış anlamaların önüne geçilseydi. Dolayısıyla
Başbakanımız, bir Başbakan sorumluluğuyla terörle mücadelede zafiyet oluşmaması
bakımından bu söz üzerinde durmuştur. Ona da teşekkür ediyorum.
-Tarihimizde bir ilk olduğunu düşünüyorum-
Arınç, Suriye ile ilişkiler ve terörle mücadele konusunda başta Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Necdet Özel olmak üzere kuvvet komutanları ve ordu
komutanlarının bölgede dolaşarak, bizzat harekata nezaret ettiklerini, planları
harita ve arazi üzerinde yürüttüklerini anlattı.
Bunun önemli olduğunu dile getiren Arınç, Bir komutanın halk arasına girip
onların moralini yüksek tutmasını, bir taziye evinde Kuran-ı Kerimi dinleyip
beraber dua etmesini, vatandaşlara, Biz sizlerle birlikteyiz, hiç korkmayın,
emin olun, hiç kimse evinde rahatsız olmasın. Biz varız ve gereken müdahaleyi en
şiddetli biçimde yapacağız, siz müsterih olun demesinin tarihimizde bir ilk
olduğunu düşünüyorum. Komutanlarımıza, askerlerimize, güvenlik güçlerimize
Allahtan kolaylıklar, başarılar diliyorum diye konuştu.
Arınç, terörle mücadelenin elbette en iyi netice alıcı bir şekilde
sonuçlanacağını söyledi.
Terörle mücadelenin sadece silahlı güç, sadece asker, polis ve diğer bütün
organlarla yapılırsa başarılı olmayabileceğine dikkati çeken Arınç, şunları
kaydetti:
Terör bir sonuçtur, bir hastalık gibidir. Diyelim ki, bir yaz yerinde,
sayfiye yerindesiniz ama sizi sinekler rahatsız ediyor. O kadar rahatsız ediyor
ki, çat pat öldürmeye kalkıyorsunuz. Adeta yemek yemenize bile engel oluyorlar.
Aklı evvelin biri çıksa da Kahrolsun sinekler diye bağırsa, bu sinek bunları
duyar mı- Duymaz. Anlar mı- Anlamaz. Kahrolsun dedi diye korkar kaçar mı-
Kaçmaz. Yani faydasız bir işten bahsediyorum. Kahrolsun diye bağırdınız da bir
netice alamadınız. O zaman iş, çat pat öldürmekten ibaret. 3ü gitse 5i geliyor
bunların. Peki düşündünüz, ne yapalım- O zaman eğer bir bataklıksa o bataklığı
kurutmaktan başka çareniz yok. Yani o bataklık orada durduğu, o sinekler ürediği
müddetçe siz rahatsız olacaksınız. Terör de böyle bir bataklık. Bu bataklığı
tarif ederken 20 tane sebep sayabilirsiniz. Niye bu adamlar dağa çıktı, niye
eline silah aldı, niye bu silahla kendi vatanına düşman oldu ve askerimizi,
polisimizi kurşunlamaya başladı- Nedir bunun ideali- Kendisi de ölüyor. Ölümü
göze alarak bunu yaptığına göre bunun sebepleri ne- Ekonomik geri kalmışlık mı,
kimliğini ifade edememek mi, yarın duygusu mu- Bu kadar sebebin her biriyle
mücadele etmeniz lazım.
-Zamanla köyler boşaltıldı, yaylalara çıkmak yasaklandı-
Arınç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini iyi bildiğini söyleyerek,
Diyarbakır, Şırnak, Van, Hakkari gibi illerin eşraf insanları bulunduğunu
vurguladı.
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu insanını, misafirperver, ilim, iman ve
ahlakla temayüz etmiş, birbirlerine hep saygı gösteren insanlar diye niteleyen
Arınç, şöyle konuştu:
Zamanla köyler boşaltıldı, yaylalara çıkmak yasaklandı. Hayvancılıktan
kazanamaz, ağalar evlerine misafir alamaz oldu. Bunun neticesinde terör onlara
gitti dedi ki, Siz fakirleştiniz, sizi devlet bu hale getirdi. Siz Kürtsünüz,
Kürt olduğunuzu söylemeye bile izin vermiyorlar. Cezaevleri doldu. Kürtçe bile
konuşamıyorsunuz. Bak 70 yaşında Halime nine Türkçe bilmiyor, hastalığını
anlatamıyor. Türkçe konuş diye ısrar ettiği için doktor bakmıyor. Bu devlete
isyan etmekten başka çare mi kaldı- O köylerden, o mezralardan boşalan insanlar
eskiden bey gibi yaşarken Diyarbakırın içine göçtüler. Bir odada 20 kişi yatmaya
başladı. Fakirleştiler, Ulu Caminin kapısında dilenir hale geldiler. Bunları
gözlerimizle gördük. Baskılar, ret ve inkar politikaları, insanların
fakirleşmesi, arkasından da bölücü terörün bunu fırsat bilerek halkı tahrik
etmesi, terör ateşini büyüttü. Buna yakın 10 tane sebep sayarken, siz bu
sebepleri göz ardı edemezsiniz. Gidecek hastane yoktu Doğu Anadoluda. Biz 10
senedir en büyük yatırımları o bölgeye yaptık. Halk fakirleşmişti, biz oraya
barajlar, göletler yaptık. Havaalanları yapıyoruz. Yaptırmamak için örgüt
direniyor, iş makinelerini yakıyor, işçileri, mühendisleri kaçırıyor, biz yine de
yapmaya çalışıyoruz. Çünkü örgütün amacı, halkın bunlardan yararlanması değil.
Yararlanmasınlar, yine fakir kalsınlar da bana asker olsunlar, benim için
hayatlarını ortaya koysunlar diye uğraşıyorlar.
-Gel benimle bu örgüte, bu teröre karşı el ele ver-
Arınç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 1990lı yıllarda faili meçhul
cinayetler yaşandığını hatırlattı.
Kimilerinin kapılarının önünde vurulduğunu, bunları yapanların ellerini
sallayarak kaçtığını ve kimliklerinin hiç ortaya çıkmadığını dile getiren Arınç,
sözlerini şöyle tamamladı:
Siyasi suikastler oldu. Arabasının içinde kurşunlanan insanlar oldu. İl
başkanları, ilçe başkanları öldürüldü. Güven duygusu kalmadı. JİTEM diye birisi,
cinayet işlemeye başladı. JİTEMin ne olduğunu yıllar sonra kayıtlardan öğrendik.
Hizbullah diye bir örgüt kuruldu. Güya PKK ile mücadele etmesi amacıyla devletin
derin kısmıyla ilişkili bir teşkilat. Onlar da sadece insan öldürmekte bir makine
haline geldiler. Herkes saat 16.00dan sonra sokağa çıkamaz hale geldi. Kapısı
çalınacak, alınıp götürülecek kim var- diye herkes korkuyla bekler hale geldi.
Ne mutlu ki, bugün AK Partiyiz. Hamdolsun ki, 10 seneden beri bu faili meçhul
cinayetlerin hesabını soruyoruz, bu siyasi suikastleri yapanları ortaya
çıkarıyoruz. Bizim dönemimizde 60a yakın faili meçhul cinayet aydınlatıldı.
Mafya tipi örgütlenmelerin belini kırdık. Türkiyede artık hiç kimse suç işleyen
bir örgüt olarak ayakta duramıyor. Biz o dönemin karanlıklarını aydınlığa
çıkarıyoruz. O yüzden bölge halkıyla ilişkilerimizi kurarken, biz artık o
değiliz. O dönem, karanlık bir dönemdi ve geride kaldı. Ben seninle kucaklaşmak
istiyorum. Bundan sonra faili meçhul cinayetler, suikastler olmayacak. Sen de gel
benimle bu örgüte, bu teröre karşı el ele ver. Bunu söyleyenlere teşekkür etmek
lazım.
Arınça, konuşmasının ardından AK Parti Kütahya İl Başkanı Kamil Saraçoğlu
tarafından çini tabak hediye edildi.
(Bitti)
Muhabir: Hadi Şengül - Sedat Gök
Yayıncı: Mürsel Çetin