DÜZCE (A.A) - Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Yeni anayasayı
korku, ön yargı ve ön kabullerin üzerine değil, doğrudan doğruya insan hakları,
hukuk devleti ve demokrasinin gereklerine uygun bir şekilde inşa etmemiz lazım
dedi.
Bozdağ, partisinin genel merkezince bir otelde düzenlenen Demokratikleşme,
Hukuk Devleti ve Anayasa konulu teşkilat içi eğitim programında yaptığı
konuşmada, laiklik ilkesinin dini alana müdahale olmadığını, dini alanın
özgürleştirilmesi ve bunu yaşamak isteyenlerin teminatı olduğunu anlattı.
Laikliğin birilerinin inancına birilerinin müdahale etmemesi için var
olduğuna dikkati çeken Bozdağ, Yoksa onların hayatına müdahale eden laiklik,
gerçek anlamda laiklik değildir. Bu, müdahaleci bir laikliktir ve doğru olan bir
şey değildir şeklinde konuştu.
Bozdağ, laikliğin gerçek anlamda hayata geçirilmesi gerektiğini
vurgulayarak, şunları dile getirdi:
Türkiyede bu laikçi yaklaşım, laiklik yerine ifade edilmeye çalışıldı ama
tutmadı. Biz diyoruz ki, gerçek anlamda laikliği hayata geçirmek lazım. Gerçek
anlamda laiklik devletin dine, dinin devlete müdahale etmemesi ve bütün dini
özgürlüklerin devlet teminatı altına alınması, laikliğin de bunun sigortası
olmasıdır. Yoksa müdahaleciliğe, haksızlığa ve keyfiliklere gerekçe oluşturursa o
birilerinin kafasındaki anlayışın ifadesidir.
Biz yeni anayasa sürecinde bunları konuşup tartışıyoruz. Yeni anayasayı
korku, ön yargı ve ön kabullerin üzerine değil, doğrudan doğruya insan hakları,
hukuk devleti ve demokrasinin gereklerine uygun bir şekilde inşa etmemiz lazım.
-1982 Anayasası korkak bir yasa-
1982 Anayasasının korkak bir anayasa olduğunu ileri süren Bozdağ,
Niye korkak- Çünkü bu anayasa herkesten korkuyor. Evvela meclisten korkuyor.
Yürütmeye fren olsun diye o kadar ayrı mekanizmalar koymuş. Daha da kötüsü
bizzat milletten korkuyor. Doğru mu bunlar- Ben söylemiyorum. Anayasayı okuduğum
zaman sonuçlar bunu gösteriyor. 82 Anayasası, çok sır bir anayasa. O yüzden
demokrasi ve hukuk devletiyle bağdaşmıyor ifadelerini kullandı.
Anayasaya göre başbakanların arzu ettikleri kişilerle çalışma hürriyetinin
tam anlamıyla bulunmadığına işaret eden Bozdağ, kendi bakanlarını seçme hürriyeti
tanımayan bir anayasanın olduğu yerde demokratik devletin güçlü şekilde hayata
geçirilemeyeceğini savundu.
Devletin ne kadar ataması varsa cumhurbaşkanının onayından geçmesi
gerekiyor diyen Bozdağ, şunları kaydetti:
O zaman hükümetin ne anlamı kalıyor- İşte biz 10. Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer döneminde bu sıkıntıyı büyük oranda yaşadık. Nedir bu- Hukuk devleti
mi bu- Demokratik devlet mi bu- Milletin iradesinin hakim olduğu devlet mi- İşte
onun için diyoruz ki, Türkiye, yeni anayasayla yoluna devam edebilmeli.
Devlet, mutlaka insan haklarına riayet etmeli. Bu olmazsa orada hukuk
devletini ve demokratik bir devleti güçlü bir şekilde inşa etme imkanı yoktur.
Bizim anayasamız diyor ki, Ben insan haklarını gözeten bir anayasa değilim.
Neyim- Sadece saygılıyım diyor. Öyle bir anayasa yapılmalı ki hak ve hürriyetler
teminat altına alınmalıdır.
Bozdağ, programın ardından karayoluyla Ankaraya hareket etti.
(Bitti)
Muhabir: Onur Orhan / Ömer Ürer
Yayıncı: Kemal Kaymak