TRABZON (A.A) - Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Türk milleti
kavramı Anayasada daha önce de ifade ettiğimiz gibi yerini aldı ve bundan sonra
da alacaktır" dedi.
Bozdağ, ziyaret ve toplantılara katılmak üzere geldiği Trabzon
Havalimanında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin Anayasadan Türk tanımının çıkacağı yönündeki iddialarla
ilgili sorusu üzerine, anayasa çalışmalarının Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu
tarafından yürütüldüğünü belirterek, "Çözüm süreci de gündeme geldikten sonra da
Türkiyede bazı aydınlar, özellikle MHP, CHP ve bazı çevreler iftira kampanyası
başlattı. Anayasada şunlar olacak, bunlar olacak, şunlar çıkacak, bunlar
çıkarılacak, Anayasadan Türk kelimesi çıkarılacak şeklinde iftiralar yaptılar.
Biz her defasında söyledik, bunların mesleği maalesef toplumu sürekli yanlış
yönlendirmek ve yanlış şeylerle toplumun önüne çıkmak" diye konuştu.
Bozdağ, 12 Eylül 2010 halk oylamasının, 12 Eylül askeri darbesini yapanların
yargılanmasının önündeki engeli kaldıran bir düzenleme olduğunu ifade ederek,
şunları söyledi:
"Biz şunu söylüyorduk; bu düzenlemenin halk tarafından kabulünden sonra
yargı önüne çıkacaklar ama muhalefet partileri meydan meydan gezdiler, bunlar
yalan söylüyorlar, sizi aldatıyorlar, 12 Eylül askeri darbesini yapanlar
yargılanmayacaklar, yargılanamazlar dedi. Şimdi halk oylaması geçti, 12 Eylül
askeri darbesini yapanlar yargılanıyor mu- Şu anda dava açıldı mı- Açıldı. Millet
adına yargıya hesaplarını veriyorlar mı- Veriyorlar ve yargılama devam ediyor.
Peki kim yalan söylemiş oldu- Meydan, meydan gezip bu milleti kim aldatmış oldu-
Bu lafları söyleyen siyasi partiler. Şimdi aynı şeyleri söylüyorlar; Anayasadan
Türk kelimesi çıkacak. Biz böyle bir şey yok diyoruz ama onlar sanki böyle bir
şey varmış gibi yeminli bir şekilde ısrarla devam ediyor."
Dün siyasi partilerin, Anayasanın başlangıç ve genel kısmına ilişkin
önerilerini uzlaşma komisyonuna verdiklerini kaydeden Bozdağ, şöyle devam etti:
"AK Partili uzlaşma komisyonu üyeleri de AK Parti grubunun önerilerini verdi
ve orada çok açık, net bir şekilde AK Partinin bu konudaki önerisi ortaya
konulmuş oldu. Türk milleti kavramı Anayasada daha önce de ifade ettiğimiz gibi
yerini aldı ve bundan sonra da alacaktır. Burada kimsenin bir şeyi olmasın,
olmaması lazım ama maalesef bu iftira kampanyaları nedeniyle iftiracılar
durmuyor, konuşmaya devam ediyor. Onun için ben Trabzondan milletimize
sesleniyorum. Siz birilerinin söylediklerinden ziyade bizim ortaya koyduklarımıza
bakın. Yani muhalefet partileri maalesef siyaseti çok çirkin yapıyorlar,
iftiraları siyasetin dili haline getirdiler. O nedenle söylenenden ziyade
yapılana bakmakta fayda vardır. Bizim yaptığımız da ortadadır."
-Yeni anayasada vatandaşlık tanımı-
Bozdağ, yeni anayasada vatandaşlık tanımının nasıl olacağı yönündeki soruya
şu yanıtı verdi:
"Vatandaşlık tanımı bir etnik tanımdı adeta. Türkiyede vatandaşlık
tanımının, vatandaşlık gereklerine uygun şekilde, vatandaşlığı ifade edecek
şekilde, doğru bir şekilde yapılmasını istiyoruz. Şu anda Anayasanın 66. maddesi
Türk vatandaşlığı başlığını taşıyor ama maddenin içerisinde etnik bir tanım
yapılıyor. Halbuki biz vatandaşlık tanımı yapılsın istiyoruz, etnik bir tanım
değil. Bizim arkadaşlarımızın verdiği öneri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır.
Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşıdır. Bu çatı altında her yapı kendisini ifade etme imkanı buluyor. Biz
vatandaşlığın hukuki tanımını yapıyoruz, yoksa etnik bir tanım yapmıyoruz.
Vatandaşlığın tanımını yapmak, Türklüğü anayasadan çıkarmak anlamına gelmez."
-Akil İnsanlar Heyetine yönelik eleştiriler-
Bozdağ, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçelinin Akil İnsanlar Heyetine yönelik
eleştirileri hakkındaki soru üzerine, siyasetin dilinin çok çirkinleştirildiğini
ifade ederek, "Toplumun değer yargılarıyla bağdaşmayacak usul ve üsluplar
siyasetin diline hakim oldu. Bizim milletimizin ahlak değerleriyle örtüşmeyecek
yaklaşımlar siyasetin diline hakim oldu" dedi.
Akil İnsanları Türkiye kamuoyunun tanıdığını ve tanıyacağını belirten
Bozdağ, şöyle dedi:
"Karadeniz Bölgesinde Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez Trabzonluların çok
yakından tanıdığı birisi ve onunla beraber bu bölgede çalışacak arkadaşlarımız
gibi Türkiyenin diğer bölgelerinde çalışacak arkadaşların hepsini de Türkiye
kamuoyu yakından tanıyor, biliyor. Kendilerini ispat etmiş kişiler.
Yazdıklarıyla, çizdikleriyle, emekleriyle, çalışmalarıyla ortaya koyduklarıyla
Sayın Bahçelinin övgüsüne ihtiyaç olmayacak şekilde, Bahçeli de dahil
Türkiyenin bütün kesimlerine, bilgi ve diğer pozitif nitelikleriyle kendilerini
kabul ettirmiş insanlar. Saygıyı herkes kadar hak eden insanlar. Maalesef
siyasetin çirkin diliyle onları da itham ediyor; ağza alınmayacak laflar
söylüyorlar. Bence söyledikleri çirkin laflar, muhataplarını değil, söyleyenleri
lekeler. Sayın Bahçeli söylediği laflarla karşısındakileri küçülttüğünü, onların
değerlerinden değer azalttığını düşünüyorsa yanlış yapıyor. Esasında bu sözler
Akil İnsanların değerini, kıymetini, niteliklerini azaltmaz ama Bahçelinin kendi
kıymetini azaltan, kendi siyasetinin değerini azaltan sonuçlar ortaya çıkar."
-"Öyle görünüyor ki Sayın Bahçeli fikirlerine güvenmiyor"-
"Onun için kim küfrediyorsa esasında kendine küfrediyordur. Kim saygı
sınırlarını aşan cümleler kullanıyorsa esasında en büyük saygısızlığı kendisine
ve temsil ettiği değerlere yapıyordur" diyen Bozdağ, sözlerini şöyle tamamladı:
"O yüzden Sayın Bahçeli ve benzeri yaklaşımları yapanlar, kesinlikle bu
sözleriyle kendilerini küçülten yaklaşımlar ortaya koyuyorlar. Fikri olan,
düşüncesi olan, projesi olan küfre sapmaz, hakarete sapmaz, saygısızlığa sapmaz.
Fikrini, projesini, düşüncesini söyler. Kim küfür yapar- Fikir sahibi olmayanlar.
Kim hakaret yapar- Kendi düşüncesini güçlü görmeyenler, acziyet içinde olanlar.
Öyle görünüyor ki Sayın Bahçeli fikirlerine güvenmiyor, bu acziyet içerisinde
hakaret ve küfür yolunu tercih ediyor. Kendisine, fikirlerine güvenmesini ve
fikirlerini Türkiye kamuoyuyla paylaşmasını tavsiye ederim. Küfürlerini zaten
millet biliyor, buna ihtiyacı yok. O sadece Bahçeliyi küçülten yaklaşımlar
olarak ortada duruyor. Umarız fikirleri vardır, varsa bu fikirleri Türkiye
kamuoyuyla paylaşırsa herkes öğrenmiş olur."
Muhabir: Tuğba Yardımcı Mısır / Asena Akçay
Yayıncı: Murat Kaban