DİYARBAKIR (A.A) - Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel
Başkanı Selahattin Demirtaş, Biz Kürt sorununda muhataplardan biriyiz. Katkı
sunmamız isteniyorsa hazırız. Halkımızdan aldığımız yetki ve görevle bunu yapmaya
hazırız dedi.
Partisinin 26 Ocakta gerçekleştirilecek il kongresi öncesinde düzenlenen
dayanışma yemeğinde il ve ilçe teşkilat üyeleriyle bir araya gelen Demirtaş,
burada yaptığı konuşmada, bu süreci tarihi açıdan bıçak sırtı olarak
gördüğünü ifade ederek, partilerinde mücadele eden hiç kimsenin özgürlük, barış
ve kardeşlik dışında bir beklentisinin olmadığını söyledi.
Demirtaş, İmralıda yapılan görüşmelere ilişkin şunları kaydetti:
Sayın Öcalan ile hükümet yetkilileri görüşme yapıyor. Devlet heyeti
lafının da bir tarafa bırakılması lazım. Devlet herhalde başka bir devlet değil.
Bu görüşmeyi yapanlar yabancı bir devlet adına bu görüşmeyi yapmıyor. AKPnin
hükümet olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin heyetidir. Hükümetin emri ile
yapılıyor. Dün sayın Başbakan konuşmasında, biz adaya gönderdik dedi. Sen o
zaman siyaseten arkasında dur. Bu bir siyasi heyet, siyasi irade ise bunu da
açıkça ifade etmekte sakınca olmaması lazım. Bizim talebimizdi bu. Gelinen nokta
bir lütuf değil, milyonların talebi ve beklentisinin makul çerçevede karşılanmış
olmasıdır. Biz bunu o nedenle küçümsemiyoruz, küçümsemeyeceğiz. Kamuoyunun gözü
önünde, şeffaf bir şekilde, İmralıda Öcalan ile görüşüyoruz demek gelinen
aşamada önemlidir. Bu dakikadan sonra bu önemli gelişmenin heba olmaması için
doğru adım atarak, yürümek gerekiyor. Barışın kıymetini bilen bir halk ve onun
temsilcileri olarak bugünden sonra da sabırlı davranacağız. Israrla bazı hükümet
sözcüleri tahrik etmeye çalışıyor, BDPli arkadaşlarımızdan tahrik bekliyorlar.
Eğer barış için de cesaretiniz yoksa, bu işi tahrik ederek bir yerden koparmak
niyetiniz varsa bundan daha kolayı yoktur. Zor olan sabırlı olarak, barış
adımlarını kalıcı bir şekilde karşılıklı güven oluşturacak şekilde atabilmektir.
Halkımız operasyonlara, infazlara, cenazelere rağmen en büyük bedeli ödeyen
kadınlarımız, annelerimiz, barış diye haykırabiliyor. Bunun sürmesi lazım.
-Kürt sorununda muhataplardan biriyiz-
Demirtaş, her partinin oyu ve düşüncesinin önemli ve değerli olduğunu,
partilerinin de şahsiyeti ve tüzel kişiliğinin hiçbir partiden daha aşağı
olmadığını belirtti.
Zorluklarla var edilmiş bir partiyi kurumsal olarak ciddiye almayan bir
anlayışı ciddiye almayacaklarını savunan Demirtaş, şunları bildirdi:
Aslolan kurumlardır. Biz bugün varız, yarın yokuz. Biz oluruz, olmayız ama
bu sürecin içinde kurumlar olmak zorundadır. BDP ve DTK kurum ve kurumsal
şahsiyet olarak bu sürecin içinde olmak durumundadır. Biz yüz yıllık bir sorunu
çözeceksek, bu konuda ciddiyet varsa muhataplıkta ve kurumlarımıza yaklaşımda
ciddiyet görmek istiyoruz. Bu sorun Ali, Veli, Ayşe üzerinden çözülemez, kurumlar
üzerinden çözülür. Son derece ucuz, çirkin, sanki bizde isim kargaşası,
tartışması varmış, BDP ve DTK içinde bir ayrılık, gayrılık varmış gibi hükümet
cephesinde propaganda pompalanıyor, medya da bunu bir şekilde destekler tavır
içine giriyor. Kürt sorununda muhataplardan biriyiz. Katkı sunmamız isteniyorsa
hazırız. Halkımızdan aldığımız güçle, destekle aldığımız yetki ve görevle bunu
yapmaya hazırız. Ama hayır biz BDP ve DTKnın desteği olmadan çözeriz deniyorsa
bunu da engellemeyiz. Madem bizden daha fazla Kürtleri temsil ediyorsunuz,
içinizdeki Kürt milletvekillerini seçip İmralıya gönderin, çözün. Bir deneyin
bakalım. Ne buna iradeniz ne buna cesaretiniz ne de bunu temsil etme
kabiliyetiniz var gerçeğini kabul ediyorsanız, o halde bizim kurumlarımıza saygı
duyun. Ben Kürtlerden daha fazla oy alıyorum diyorsanız Kürtlerin talepleri
belli. Anadilde eğitim istiyorlar, Kürtler, önderliğim dediğini özgürleştirmek
istiyor. Sayın Öcalanı serbest bırakın o zaman. Kürtler özerklik istiyor, bizden
daha fazla temsil ediyorsanız Kürtlere özerklik verin.
-Müzakereler-
Demirtaş, kurulan müzakere masasının etrafında oturması gereken herkese bir
sandalye bırakılıp tartışmaların başlatılması gerektiğini ifade ederek, şöyle
devam etti:
Masada ben hem devleti hem de Kürtleri temsil ediyorum diyor. Bu nasıl
bir masadır- Böyle masa ve müzakere olur mu- Bunun düzelmesi lazım. Bir tarafta
sen varsan, bir tarafta yüz yıldır inkar edilen Kürtler olacak. Yüzde elli
Kürtlerden oy alıyorsun, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Hükümetini temsil
ediyorsun saygı duyuyoruz ama aynı zamanda, Kürtleri de temsil ediyorum demek
müzakerelerin ruhuna aykırıdır. Müzakere başlamış değil. Masada görüşmeler henüz
başlamadı, başlasın istiyoruz. Bin bir zorlukla, akan kan dursun, artık silahlar
sussun, artık konuşarak sorunu çözelim diye kuruldu bu masa, hakkını verelim
istiyoruz. 1921 Anayasasında bu hakkın teslim edilmesi gerekiyordu. Yüz yıl
sonra kurulmuş bir masa nedeniyle Kürtlere lütuf verir gibi bir yaklaşımı kabul
edemeyiz.
Demirtaş, barışın kanun, nizam, anayasa işi olmadığını, ahlak ve vicdan işi
olduğunu ifade ederek, kanunların nasıl yazılacağının teferruat olduğunu
belirtti.
Sürecin iyi şekilde ilerlemesi için ellerinden geleni yaptıklarını savunan
Demirtaş, Bu tren eğer raya oturmazsa yürümez. Şu anda trenin lokomotifi
rayların dışında bekliyor. Tren gürültü çıkarıyor ama gitmiyor. Raya oturtmamız
gerekiyor. Raya oturtursak o tren gider artık. Bu defa bozulsun istemiyoruz. Bu
defa gerçekten sorunlarımızı konuşarak çözelim niyetindeyiz dedi.
Muhabir: Sema Kaplan - Veysel Narlayan
Yayıncı: Tarkan Demir