BİLECİK (A.A) - Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Azmi Özcan, Birlikte yaşama, insana saygı, anlayış ve nezaket içinde bütün
farklılıkların bir arada bulunabilmesiyle tanınmalıyız dedi.
Prof. Dr. Özcan, Bilecik Ticaret ve Sanayi Odasında Belediye tarafından
düzenlenen Marka Değerleriyle Bilecik konulu panelde, marka değeri
oluşturabilmek için ismin verdiği güven ve kalitenin gerekli olduğunu bildirdi.
Güven ve kalite oluşturulmasının ardından piyasaya çıkılıp rakiplerle
rekabet edilebileceğini belirten Prof. Dr. Özcan, şöyle konuştu:
Bileciki ayıran bir şey olmalı, o da Bilecikin değerleridir. Bilecikin
değerlerini dünyaya taşımalı ve bu değerlerle tanınmalıyız. Bilecik, insanının
ürettiğiyle tanınmalıdır. Birlikte yaşama, insana saygı, anlayış ve nezaket
içinde bütün farklılıkların bir arada bulunabilmesiyle tanınmalıyız. Ne için
yaşadığımızın farkına varma değeri. Biz bu değerleri, yüzyıllar önce dünyaya
takdim etmiş bir bölgeyiz. Kentsel dönüşümden önce zihinsel değişim yapmalıyız.
Nitelikli, eğitimli insana ihtiyacımız var. Sanata, edebiyata, şiire yatkın
insanlar yetiştirmeliyiz. Bilecik, elbette tarım ve sanayi ürünleriyle marka
değeri oluşturabilmelidir ancak insanların eğitimli ve nitelikli bireyler olarak
yetiştirilmesi, bilime, sanata ve teknolojiye yatırım yapabilecek seviyelere
gelmeliyiz. Dünyanın neresini dolaşırsanız dolaşın, size saygı gösterirlerse Türk
olduğunuz içindir. Bilin ki, bu büyük ölçüde Bilecikten dolayıdır. Siz, bunun
güç aidiyetini alamıyorsunuz, karşılığını istemiyorsunuz. Ne istemeliyiz- Türkiye
Cumhuriyeti sınırları içinde ilk ve orta derece eğitim gören öğrenciler
hayatlarında bir defa bu topraklara gelecek ve burada 3-5 saat buranın kültürünü,
tarihini, dokusunu anlatacağız. Bu da yılda 3 milyon ziyaretçi demektir. Yani
mesele, Bilecike turist getirme meselesi değil, Bilecikin meselesi kimlik
meselesidir.
-Bilecik, en az 40 yıl sonra marka olacaktır-
Türk-Mısır İş Konseyi Başkanı ve Bilecik Kadın Girişimciler İl Kurulu
Başkanı Zuhal Mansfield de marka olma yolunda akademisyenler, lokaller,
yöneticiler ve sanayicilerin bir araya gelmesi gerektiğini anlattı.
Türkiyenin, Fransa ile İtalyanın yüzölçümünden daha büyük topraklara sahip
olduğunu dile getiren Mansfield, şunları kaydetti.
İtalya ve Fransa dediğimiz zaman hemen aklımıza markalar geliyor ama Çin
dediğimiz zaman hiçbir marka akla gelmiyor. Made in China dediğimiz zaman ülke
bir marka olarak karşımıza çıkıyor. Gelecek ekonomisi sanayi üzerinde değil, bir
buğday tanesi üzerinde yazılacak. Buradan yola çıkılarak da Türkiyenin,
özellikle Bilecikin tarım konusunda öne çıkması gerektiğine inanıyorum. Burada
anlaşmalı tarım yapılabilir. Çünkü, Bilecikte dokunulmamış, bozulmamış çok güzel
topraklar var. Yabancı ülkelere çeşitli geziler yapabiliriz. Hangi ülkeye hangi
tarım ürününü ihraç edebileceğimizi tespit edebiliriz. İnsanlığın
şekillendireceği son yüzyıldayız. Bunun da ilk 50 yılındayız. Ondan sonra yine
teknoloji ve makine çağına gireceğiz. Dolayısıyla sanayinin yanında unutulmaması
gereken tarıma çok önem vermeliyiz. Markalaşmak bugün, yarın olacak bir şey
değil. Bilecik, en az 40 yıl sonra marka olacaktır.
Panele, Bilecik Vali Yardımcısı Hasan Kayhan, MHP Bilecik Milletvekili
Bahattin Şeker, Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Yaşar, Belediye Başkanı Selim Yağcı,
İl Genel Meclisi Başkanı Hasan Hüseyin Çelik, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri
Halis Nalbant, Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Bayram Kaya, Ticaret ve
Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Hakkı Aynur, Bilecik Sanayi ve İşadamları Derneği
(BİSİAD) Başkanı Yusuf Subaşı, Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA)
Bilecik Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Adem Bölükbaşı, ilçe kaymakamları, ilçe
belediye başkanları, daire amirleriyle siyasi parti ve sivil toplum
kuruluşlarının temsilcileri katıldı.
Muhabir: Mesut Tankulu - Muhsin Arslan
Yayıncı: Sedat Gök