DİYARBAKIR (A.A) - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergün, Vatanı Botana sıkıştırmak doğru bir yaklaşım değil, vatan Botandan
ibaret değil. Vatan, Botandan çok daha büyük bir şey, Edirneden Hakkariye
kadar bir şey dedi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Ergün, beraberinde Vali Mustafa Toprak,
AK Parti milletvekilleri Cuma İçten, Süleyman Hamzaoğluları, Oya Eronat, Galip
Ensarioğlu ve Mine Lök Beyaz ile Kaplan City Salonunda düzenlenen ve sivil
toplum kuruluşu temsilcileri, kanat önderleri ile iş adamlarının katıldığı
Diyarbakır Buluşmasında yaptığı konuşmada, ülkeyi güzel yapan şeyin doğal
güzelliklerin değil, üzerinde yaşayan insanlar olduğunu söyledi.
Bu toprakları değerli yapan şeylerin üzüntü, sevinç ve birlikte elde edilen
başarılar ya da yenilgiler olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
Bu topraklarda biz varız, sizler varsınız. Bu topraklara bizim, sizin alın
terimiz var, gözyaşımız, kanımız var. Onun için bu toprakla da değerli. Onun için
bu topraklar güzel. Vatanı Botana sıkıştırmak doğru bir yaklaşım değil, vatan
Botandan ibaret değil. Vatan, Botandan çok daha büyük bir şey, Edirneden
Hakkariye kadar bir şey. Hepsi herkesin vatanı. Herkesin özgürlüğünü doya doya
bu topraklarda yaşayabilecek bir iklime sahip olabilmesi lazım. Onun için bu
toprak ve bayrak değerli. Bu bayrak rengini beraber akıttığımız kandan alıyor.
Kimin kanının rengi kırmızı- Türklerin kanı mı- Kürtlerin mi- imparatorluk
toprakları içerisindeki Arapların mı- Macaristana gidip Galiçya şehitliğini
ziyaret ettim. Baktım Diyarbakırdan şehitler var, Edirneden Erzurumdan
şehitler var, Müslümanlar ve Hristiyanlar var. Ermeni vatandaşlarımız kanını
dökmüş bu vatan için. Onun kanını rengi de var onda.
-Tarihimiz ve kültürümüz çok zengin
Bakan Ergün, Türkiyeye ve millete hizmet etmek herhangi bir ülkeye herhangi
bir millete hizmet etmekten çok farklı olduğunu, bir imparatorluk gibi idare
edilmesi gerektiğini söyledi.
Toprağımız çok geniş değil ama tarihimiz ve kültürümüz çok zengin diyen
Ergün, şöyle konuştu:
Onun için Suriyede bir problem olduğu zaman bizim canımız yanar. Irakta,
Kafkasyada, Balkanlarda bir problem olduğu zaman bizim canımız yanar. Biz
oralarla canlı bağlantıları olan bir ülkeyiz. Oralarda olana bitene bigane
kalamayız. Canımız yanmadan duramayız. Biz ayrıca değerimizi ırkımızdan
almıyoruz. Bunlar bizim seçtiğimiz şeyler değil. Dilimizi bir seçmiyoruz. Bunlar
Cenab-ı Allahın bize bahşettiği şeyler. Herkeste bunlara saygı duymalı. Buna
saygı duymak aslında Cenab-ı Allaha saygı duymaktır. Bu insanı ne değerli kılar,
ne değersiz. İnsanı bu dünyada değerli kılan yapıp ettiklerimizdir. Türk, Kürt
veya Çerkez olduğumuz için değil, sevgiyi, saygıyı adaleti seçtiğimiz için
değerli oluyoruz.
Bizim milletimiz için Fatih Sultan Mehmet neyse, Selahaddin-i Eyyubi de
odur. Kudüsü alan Selahaddin-i Eyyubi ile İstanbulu alan Fatih Sultan Mehmet
aynıdır. Çünkü biz onlarız, onlarda biz. Böyle bakmak lazım. Bu kadar büyük
ortaklıklar, bu kadar ortak sevinçler, gözyaşı olduktan sonra başka bir şey
düşünmemiz mümkün değil. Fuzuli ne kadar bizimse Ahmed-i Hani de o kadar
bizimdir. İkisinin birbirinden farkı yok. Biz bunları yeniden inşa etmek
zorundayız. Bu ortak noktalar üzerinden hareket etmek lazım. Bütün bu ortak
noktaları görmeyenleri, tahrip etmeyenleri uyarıp cevap vermeliyiz. Bu ortak
noktalar olmadığında Türklerde ayakta kalamaz, Kürtlerde.
-Türkiye bu uğraşlarla bölünemez
Türkiyenin demokraside ve hukukta önemli reformlara imza attığını ve atmaya
da devam edeceğini vurgulayan Ergün, sözlerini şöyle devam ettirdi:
Bu ülkeye kazandırdıklarımızdan geri adım atmayı kimse bizden beklemesin.
Kazandıklarımızdan bir adım geri adım atmak yok. Daha ileri adımlar atılması
lazım. Türkiyenin demokraside kazandıklarından bir adım geri gitmeden daha ileri
adımlarla hak ve özgürlükleri inşa etmesi gerekiyor. Türkiye olarak o kadar iç
içe geçmiş, o kadar kaynaşmışız ki haksızlıklar bile bizi bölemez. Bölünürüz
diye kaygılananlara şunu söylemek isterim. Bütün üniversiteleri bir araya
getirsek, TÜBİTAKa görev versem, millet bölünmek istiyor, birlikte yaşamak
istemiyor, bölünelim. Varsa bir çaresi bulun. desek böyle bir formül yok. Bunun
formülü bulunamaz. Formülü olmayan bir şey için endişe etmeye gerek yoktur.
Türkiyeyi terörle, şiddetle bölmek isteyenler de formülü olmayan bir şey için
uğraşıyor. Türkiye bu uğraşlarla bölünemez. Söylemek istediğim, Türkiye
haksızlıklarla bile bölünemeyecek kadar iç içe geçmiş bir ülkedir. Ama
haksızlıklar devam ederse, bölünemeyiz ama yönetilemez bir ülke haline geliriz.
Hani bazen ölmek istersin de ölmezsin ya öyle oluruz. Onun için Türkiye
haksızlıkların hiç olmadığı bir ülke olana kadar çalışmaya devam edeceğiz.
Türkiyeyi hiç kimseye hiç bir yerde zerre kadar haksızlık yapılmayan bir ülke
haline getirmeliyiz. Kararlılığımız budur.
(Bitti)
Muhabir: Yusuf Atlıhan-Ümit Özdal-Özgür Ayaydın
Yayıncı: Selçuk Aval