Bir proje ile başladı, 10 yıldır

Bir proje ile başladı, 10 yıldır kendini engellilere adadı -10 yıl önce engelli gerçeğiyle yüz yüze gelen ve bu alanda yoğunlaşmaya karar veren, Dr. Mustafa Öztürk, yakınlarının, Bu alan, psikolojini bozar uyarılarına aldırış etme


BURSA (A.A) - Büşra Nur Özcan - Yaklaşık 10 yıl önce, bir proje hazırlaması istenince engelli gerçeğiyle yüz yüze gelen ve bu alanda yoğunlaşmaya karar veren, Dr. Mustafa Öztürk, Bu alan senin psikolojini bozar uyarılarına da aldırış etmeyerek, kendisini engellilerin sorunlarına adadı. Karşılaştığı tablolar nedeniyle 6 ay psikolojik tedavi görmesine rağmen yılmayan Dr. Öztürk, çeşitli illeri dolaşarak engellilerle arkadaş oldu, bu alanda kitaplar çıkarıp radyo ve televizyon programları yaptı. 2011de, Canda Özür Olmaz Derneğini kuran Öztürk, şimdi Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinde, bu alanda eğitimli personel yetiştiriyor.
     Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 10 yıl önce, kendisinden engelliler için proje hazırlamasının istendiğini, bunun için çalışmalara başladığını ve ardından bazı projeleri hayata geçirdiğini söyledi.
     İstanbuldaki özürlüler merkezlerinin projesini hazırladığını belirten Öztürk, şöyle devam etti:
     Projeyi 3 ayda hazırlamam gerekiyordu. Önce, engelli derneklerini araştırmaya başladım. Trabzon, Diyarbakır gibi birçok ile gittim. Diyarbakırda bir engelliyi minibüsten patates çuvalı gibi attıklarına şahit oldum. Gidip onunla konuştum. Mendil satıyordu. İki bacağı yoktu, ellerine takunyalar geçirmişti. İlk tanıdığım engelli oydu. Sonra onun vasıtasıyla birçok engelliyle tanıştım. 2002de Canda Özür Olmaz adlı kitabımı çıkardım ve 10 yıldır gönüllü olarak bu konuyla çalışıyorum.
    
     -Gördüğünüz manzaralar çok trajik-
    
     Bu sürede aile üyelerinin, Bu alan senin psikolojini bozar diyerek kendisini uyardığını anlatan Öztürk, Denilen gerçekleşti ve 6 ay psikolojik tedavi gördüm, sinirlerim tahrip oldu. Çocuklarla iletişimim bozuldu. Gergin oluşum yüzüme, aileme yansıyordu. Bu iş, her şeyinizi etkiliyor çünkü, gördüğünüz manzaralar çok trajik dedi.
     Çalışmaları sırasında, Çok aç ve sefil insanlar gördüğünü dile getiren ve Bu tablo karşısında kim durabilir- Bir şey yapabilir miyim- diye düşünmeye başladım. Yapabileceğim en iyi şeyin, toplumda engelli bilinci oluşturabilmek olduğunu fark ettim diyen Öztürk, şöyle devam etti:
     Derken radyo ile tanıştım. Bir programa konuk olarak davet edilmiştim. Burada radyo programı yapmayı teklif ettiler ve böylece başladım. 8 yıldır radyo programı yapıyorum. 2 yıl da televizyon programı yaptım. Derneği ise geçen yıl kurduk.
     Mustafa Öztürk, engelliler konusunda yapılan işlerin yeterince planlı olmadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
     Bizim kaç tane, hangi gruptan engellimiz olduğunu, hangi gruba ne gerektiğini, yaşlarının kaç olduğunu bilmemiz gerekiyor. Fakat, elimizde veri yok. Planlamamızı iyi yapmamız lazım. Neye ihtiyacımız olduğunu görebilmemiz için de elimizde veriler olmalı. Dünyanın her yerinde bu böyle. Fakat engellilerle ilgili sistem böyle yürümüyor. Sorun burada. Veri olmadığından bir çalışma da yapmıyoruz.
    
     -Türkiyede iş kazalarında sakat kalma oranı yüzde 12-
    
     Engellilerle ilgili 3 konunun büyük önem taşıdığını anlatan Öztürk, bunlardan birincisinin toplumda engellilik bilinci oluşturmak olduğunu söyledi.
     İkinci konuyu ise toplumda bilinç oluştururken engelliyi eğitmek olarak gördüklerini belirten Öztürk, Üçüncü olarak da engelliğin önlenebilmesi için devletin önlem almasıdır. Doğum öncesi-sonrası, iş kazaları, trafik kazaları, sığ suya atlamalardan dolayı oluşan kazalar... Bunlar, Türkiyeyi Avrupada şampiyon etmiş. Avrupada iş kazalarından dolayı sakat kalma oranı yüzde 0.8, Türkiyede ise bu oran yüzde 12 civarında. İlk yardım sırasında engelli olanların sayısı da 300 bin civarında. Dolayısıyla bunlara önem vermeli, kalıcı projeler üretmeliyiz ifadesini kullandı.
    
     -Bu acıyı ancak yaşayan bilir-
    
     Antalyada yaşadığı bir olayın kendisini çok etkilediğini kaydeden ifade eden Öztürk, Engelli bir çocuk, yanımda annesinin göğüs kemiğini kırdı. Annesine zarar verdi. Bu acıyı ancak yaşayan bilir diye konuştu.
     Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
     Şimdiye kadar tunç kazanlarda engelli yakan Avrupalılar, bize engelliyi nasıl eğiteceğimizi öğretti. Bu çok acı bir şey. Oysa bizim peygamberimiz, engelliyi camiye, toplumun içine çekebilmek için politikalar geliştirmiştir. Zihinsel engelliye Sen Allah Resulü için kıymetlisin demiştir. Biz Avrupalılar gibi sivil toplum örgütlerini, engellilerin kendisini gelişim ve eğitim sürecine dahil etmezsek sorunu çözemeyiz.
     Türkiyede ilk defa bu yıl, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulunda Engelli Bakımı ve Rehabilitasyonu bölümünün açıldığını ve halen bu bölümün başkanlığını yaptığını anımsatan Öztürk, Bu bölüm sayesinde, engellilere profesyonelce bakmasını bilen öğrenciler yetişecek. 1,5 yıldır bunun arka planında çalışılıyordu. Hangi derslerin verileceği ve içeriği hakkında önerilerde bulundum ve 8 meslek dersi hazırlandı. YÖK, bize 100 kişilik kontenjan verdi ve tamamı doldu. Bu bölümde okuyanlar, sosyal hizmet uzmanından farklı. Bu bölümden olayı algılayan, anlayan, engellilerle iletişim kurmayı bilen insanlar yetişecek dedi.
    
     -Engelli ailelerinin yüzde 74ü depresif
    
     Öztürk, dernek olarak engelli ailelerine eğitim verdiklerini dile getirerek, bu ailelerin yüzde 74ünün depresif olduğunu aktardı.
     Engellilerin ailelerine yönelik bu zamana kadar hiçbir yerde eğitim verilmediğine dikkati çeken Öztürk, bunun için, Milli Eğitim Bakanlığı ile eğitim programı hazırladıklarını ve konuya ilişkin çalışmaların sürdüğünü bildirdi.
     Toplumun Engellilere Adaptasyonu konulu eğitim programı da hazırladıklarını vurgulayan Öztürk, Bu eğitimi, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğündeki polislere ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi personeline vereceğiz. Engellilerle nasıl iletişim kuracaklarını öğrenecekler bilgisini verdi.
     Öztürk, engellileri topluma kazandırma adına ne varsa yapacaklarını belirterek, Okuyabilen engelliyi okutacağız. Okuyamayanları da meslek edindirme kursları ile meslek sahibi yapacağız. Daha sonra engelliler hakkındaki ön yargıyı ortadan kaldırmak için toplumla yoğun bir eğitim propagandası yapacağız. Böylece eğitilmiş engelliler artık devletin baskısı olmadan toplumda kabul görecek diye konuştu.
    
     Yayıncı: Kamuran Akkuş
<< Önceki Haber Bir proje ile başladı, 10 yıldır Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER