DİYARBAKIR (A.A) - Sema Kaplan/Ayhan Mergen - Doğu ve
Güneydoğuda yaklaşık 30 yıldan bu yana süren çatışmalı ortam sadece annelere
değil, babalara da gözyaşı döktürdü.
Yaşanan çatışmalı ortamda evlatlarını yitiren ve ocaklarına ateş düşen
babalar, başka anne ve babaların aynı acıyı yaşamaması için başlatılan diyalog
sürecine destek veriyor.
Acılı babalar, evladını kaybeden anneler kadar kendilerinin de gözyaşı
döktüklerini ifade ederek, acıların dinmesi ve yeni acıların yaşanmaması için
atılan adımların barış ile sonuçlanmasını bekliyor.
-Babalar da ağlar-
Diyarbakırda 3 Ocak 2008 günü askeri servis aracının geçişi sırasında
meydana gelen patlamada oğlu Rıdvan Süeri kaybeden Şemsettin Süer, acısını
yazdığı şiirlerle dindirmeye çalıştığını belirterek, benzer olaylar yaşandığında
acılarının tazelendiğini söyledi.
Ateş düştüğü yeri yakıyor diyen baba Süer, başka ailelerin de benzer
acılar yaşamaması için atılacak adımların heba edilmemesi gerektiğini belirtti.
Süer, yaradılış itibarıyla annelerin daha hassas ve kırılgan olduğunu ancak
erkeklerin de aynı acıyı farklı şekilde yaşadığını vurgulayarak, şöyle dedi:
Bir de babalar ağlamaz derler. Babalar da ağlar, hem de nasıl ağlar.
Erkekler anneler kadar duygularını açığa vuramazlar ve daha dik durmaya
çalışırlar ama gözyaşlarını içlerine akıtırlar. İçimizde volkanlar kopuyor. Hepsi
bizim acımız. Neyi paylaşamıyoruz- Oğlumu kaybettiğim Diyarbakıra küsecek
değilim. Bu ilde güzel anılarımız da oldu. Yüreğimin bir yarısı Diyarbakırda
kaldı. Bir baba olarak içimdeki acıyı oğluma yazdığım şiirlerle dindirmeye
çalışıyorum. Artık toplumun tüm kesimleri bu olaylarda zarar gördü ve çok
ocaklara ateş düştüğünden herkes için bıçak kemiğe dayandı. Olaylar Türk Kürt
ayrımı yapmıyor. Artık anne ve babaların ağlamaması için atılan adımları çok
önemli buluyor, bu emeklerin heba edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Yeter ki bu
kan dursun, ocaklara ateş düşmesin, bu süreci desteklemeye hazırız.
Baba Süer, oğluna duyduğu özlemi 8 sayfalık Diyarbakırda Matem adlı
şiirin, Ey oğul! Nasıl da karşılayabildin o körpecik bedeninle etrafa dağılan
parçacıkları.
Nereden bilirdim yavrum metrelerce önümde can verdiğini. Hiç mi hiç
konduramadım Rıdvanım o kör olası patlamanın seni bizden ayıracağını dizeleri
ile dile getirmişti.
-Bu süreci destekliyorum-
20 Eylül 2011 tarihinde Siirtte bir otomobile yönelik saldırıda bir kızını
kaybeden, bir kızı da sakat kalan Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Hüsam
Olgaç, İmralı ile yapılan görüşmelerin ülkenin yararına olduğunu söyledi.
Olgaç, yaşadıkları tarifsiz acıyı başka anne ve babaların yaşamasını
istemediklerini ifade ederek, bu sürecin başlamasının ülkede dostluk ve
kardeşliğin tesisinde büyük katkısı olacağını belirtti.
İçtenlikle bu işi yapanları destekliyorum diyen Olgaç, Olayda kızım
Nurcan Olgaçı kaybettim, kızım Gülcan Olgaç da ağır yaralandı. Her ne kadar
bizler bu konuda zarar görmüşsek de başka aileler, başka ana babalar zarar
görmesin. Bu görüşmeler ülkemizin yararınadır. Bu süreci destekliyorum dedi.
Olgaç, olayda kaybettiği kızı Nurcan Olgaçın yüzme dalında yardımcı
antrenörlük belgesi aldığını anımsatarak, yapılan tüm açıklamalara rağmen kızının
şehit sayılmamasının kendilerini üzdüğünü belirtti.
-Bu ateşin sönmesini istiyorum-
Batmanda 26 Eylül 2011 tarihindeki saldırıda kızı 8 aylık hamile Mizgin
Doru (31) ile torunu Sultan Doruyu (4) kaybeden Enver Doru, Türkiyede benzer
acıların yaşanmaması için gereken ne ise yapılmasını istediğini söyledi.
Doru, ülkede barışın tesis edilmesini istediğini ifade ederek, Artık bu
ateşin sönmesini istiyorum. Temennim ve Allahtan dileğim o ki; Türkiye güllük
gülistanlık olsun. Bu acı bizi yaktı, başkalarını yakmasın. Ateş düştüğü yeri
yakıyor. Bu yürek acısını biz yaşadık, içimiz yandı, Allah kimseye göstermesin.
Ne olursa olsun bu sorun düzelsin. Ülkemizin barış ve demokrasinin hakim olduğu
bir ülke haline gelmesini isteriz. Artık anneler de babalar da ağlamasın diye
konuştu.
-İki tarafın da kaygısını yaşıyorum-
Bir oğlunun dağda olduğunu, diğerinin de askere gitmeye hazırlandığını
belirten Diyarbakır merkez Sur ilçesi Belediye Başkanı Demirbaş, iki tarafın da
yüreğindeki acıyı derinden hissettiğini söyledi.
Kim bizim kadar barış isteyebilir ki; bu kadar acıyı yaşayan ve bu
coğrafyada mutlu günlerin hasreti ile yaşayan insanlar olarak bizim kadar barış
isteyen olacağını düşünmüyorum diyen Demirbaş, acıların ortaklaştırarak
bitirilmesi gerektiğine inandığını belirtti.
Demirbaş, herkesin bu acıları anlaması gerektiğini ifade ederek şöyle dedi:
İki tarafın da kaygısını yaşıyorum. Bir oğlum dağda, diğeri askere gitmeye
hazırlanıyor. İki evladımız aynı anda farklı durumda karşı karşıya gelirlerse
nasıl bir acı olur herkes düşünsün. Yüreğinizde aynı anda iki ayrı acıyı yaşatma
hakkını kimse kendinde görmemeli. Bu nedenle bu acıyı bitirme şansı sunulmalıdır.
Ortaya çıkan bu umudu kimsenin karartmaya hakkı yok. Akıl, sağduyu, vicdan ve
mantık sahibi herkesi bu umudu karartmamak için çabaya davet ediyorum. Bazı
akşamlar evimizin üstünden uçaklar geçiyor ve annemizin sabaha kadar uykusuz
kaldığını biliyorum ama aynı acıyı Yozgatta bir asker annesinin de yaşadığını
biliyorum. Birbirini hiç görmeyen iki annenin aynı acıyı aynı anda yaşadığını
düşünebiliyorum ben. İlk defa bu kadar toplumsal bir destek var ve süreci hemen
hemen her kesim destekliyor. Bu ortaya çıkan temkinli umudu gelin hep birlikte
onurlu bir barışa dönüştürelim.
Yayıncı: İrfan Cemiloğlu