RİZE (A.A) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kişinin etnik
kimliğiyle inancıyla mezhebiyle Türkiye Cumhuriyetinin uğraşmaması gerektiğini
söyledi.
Kılıçdaroğlu, Karadenizin Özelliklerini Koruma Derneği (KÖK) tarafından
Rize İsmail Kahraman Kültür Merkezinde düzenlenen 4. Uluslararası Karadeniz
Kalkınma Kurultayı DOKAP ve Bölgesel Kalkınma Planları Sempozyumunda yaptığı
konuşmada, Doğu Karadenizin iki stratejik ürününün çay ve fındık olduğunu,
Avrupanın tek çay üreticisi ülkesinin Türkiye olduğunu belirtti.
Türkiyenin neredeyse ulusal içeceğinin çay olduğunu ifade eden
Kılıçdaroğlu, Sabah kahvaltısında başlar, akşam yatıncaya kadar çay içeriz. Bir
bölgemizde zaten Rize çayları hiç yoktur. Kaçak çay vardır. Bir hükümetin görevi
nedir- Ülkeye kaçak çay getirmek midir- Kaçak çayı teşvik etmek midir- Rizeli
kardeşlerimin düşünmesi lazım. Neden benim altın gibi ürettiğim çayı ben bugüne
kadar bir Avrupa markasına dönüştüremedim- Hindistandan çay gider Avrupaya
marka oluyor, burnumuzun dibinde dünyanın en kaliteli çaylarını üreten biz bir
marka dahi yaratamadık dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın Ben özel sektörün işine karışmam
dediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
Dünyada hiçbir başbakan bunu söyleyemez. Ekonomi varsa, hükümet varsa
hükumetin görevi özel sektörün de üreticinin de kazanacağı dengeyi yakalamaktır.
Üreticiyi, sanayiciyi ezdiremez. Markalaştırılır, teşvik verilir. Çayın
türlerini, kalitesini artırırsınız. Avrupanın en kaliteli çayı Rizede
üretiliyor diye dünyaya reklamını yaparsınız. Suriye için o kadar konuşacağımıza
çay için o biraz konuşsaydık emin olun çayı bütün dünyaya tanıtırdık. Çayın
üreticisinin arzusu oldu. Eğer yerli üretim ile ithal çay harmanlanıyorsa
harmanlanan çayın içindeki oran nedir ve hangi ülkeden geldi- tebliğe yazılsın
istediler. Hazırlandı tam Resmi Gazeteye gidecek, o bölüm çıkarıldı.
-Kaçak çay Rize üreticisinin alın terinin çalınması demektir-
Parlamentoda 3 dönemdir bulunduğunu ve Rize milletvekillerinin çayın
sorunları için konuştuğunu duymadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam
etti:
Rize sorunu olmayan bir kent aslında. Rizede her şey güllük gülistanlık.
Çay üreticisi, herkes memnun, öyle görünüyor Ankarada. Peki ya kaçak çay. Bu
kaçak çaylar bizim sınırlarımızdan girmiyor mu- Rusyadan gelen uçağı içinde
mühimmat var diye durduruyorsun. Hiç itiraz etmiyoruz. 30 bin ton, 40 bin ton çay
gelirken kaçak olarak, bunu niye görmüyorsun. Her gelen kaçak çay Rize
üreticisinin alın terinin çalınması demektir. Ben buna tahammül edemiyorum. Yazık
günah değil mi bu insanlara. Onların nasıl çalıştığını biliyorum. Karadeniz
kadınlarının dizlerinden nasıl hasta olduğunu biliyorum. Romatizma sorunlarını
biliyorum. Sen getireceksin kaçak çayı bu ülkeye teşvik edeceksin. Niye kaçak
çayı engellemiyorsun. Kaçak çayı getiren firmayı teşhir edeceksin, o çayı da 74
milyon insanın önünde cayır cayır yakacaksın.
Hükümetin kaçak çayın nereden geldiğini bilemeyebileceğini önü süren
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
Ben söyleyeyim. Esendere Sınır Kapısından geliyor sayın Başbakan o kaçak
çaylar. Diyeceksiniz ki siz nereden biliyorsunuz- Hükümete verilmiş en az 10 tane
rapor var. Bu sınır kapısından kaçak çay, kaçak muz geliyor. İrandan geliyor,
başka ülkelerden geliyor. Hepsini biliyoruz ama görmüyorlar, 3 maymunları oynayan
bir hükümet var. Görmüyorum, duymuyorum, konuşmuyorum. Karadenizlilerin yiğit,
Karadeniz kadını tuttuğunu koparır. Ama sitemim var. Bütün bu gerçeklere rağmen
hala ben iktidar partisine oy vereceğim. Oy veren adamın şikayete hakkı yoktur.
Sineye çekip oturacak. Ben kendim ettim kendim buldum diyecek.
-Biz ülkemizde huzur istiyoruz-
Ne olursa olsun bir evde, bir ülkede huzur olmazsa barışın olamayacağını
söyleyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Barışın olmadığı yerde çok paranız olsa da işe yaramaz. Düşünün bir karı
koca durumları çok iyi, hanları hamları var, atları yatları, her şeyleri var.
Evlerinde huzur yoksa o malın, mülkün hiçbir önemi yoktur. Biz ülkemizde huzur
istiyoruz, kavga istemiyoruz ülkemizde. Bölücülük istemiyoruz. Kişinin etnik
kimliğiyle inancıyla mezhebiyle Türkiye Cumhuriyeti uğraşmamalı. Kişinin kimliği
onun şerefidir. Kişinin inancı onun şerefidir. İnanç ve kimlik bir insan
hakkıdır. İnsan hakkı üzerinden siyaset olmaz. İnsan hakkını vermek lazım,
genişletmek lazım. O nedenle huzurun adresidir Cumhuriyet Halk Partisi. Bundan
emin olmamız gerekiyor. Hiç bir yurttaşımı ötekileştirme gibi bir anlayışım yok.
İnancı, kimliği, kıyafeti ne olursa olsun, rengi ne olursa olsun o bir insan mı
insan. Allahın yaratığı insan mı, onun benim başımın üstünde yeri var. Hiçbir
ayrım yapamam. Ama isterim ki yanlışların peşinden gitmeyelim.
Türkiyede eksik olan siyasi ahlaktır. Halka doğruları söyleme gibi bir
görevimiz var bizim. Siyasete atılırken söz verdim. Ne olursa olsun, nerede
olursa olsun her koşulda halka doğruları söyleyeceğiz. Bizim bir sözümüz var.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. Size bir sözüm var. 9 köyden kovsanız da
onuncu köye gideceğim yine doğruları söyleyeceğim.
(Sürecek)
Muhabir: Muhittin Sandıkçı
Yayıncı: Murat Kaban