BALIKESİR (A.A) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, akil
insanların çalışmalarına ilişkin, "Ben barış için halkı ikna ediyorum diye yola
çıktılarsa bu, halkın aklıyla dalga geçmektir" dedi.
Balıkesirin Edremit ilçesinin Altınoluk Belediye Başkanı Hasan Özpolatın
organizasyonunda Ankara gezisine katılan Edremit Körfezinden 10 gazeteci,
TBMMde Kılıçdaroğlunu ziyaret etti.
Kılıçdaroğlu, ziyarette, medyanın iktidarı eleştirmesi durumunda ağır bir
faturayla karşılaştığını ancak muhalefete yönelik eleştirilerde herhangi bir
sorun yaşamadıklarını ileri sürdü.
"Medyaya yönelik baskının AK Parti Milletvekili Kürşat Tüzmenin,
Gaziantepte yerel bir gazeteyi eline alıp kürsüde yırtmasıyla başladığını" iddia
eden Kılıçdaroğlu, "O süreçte ben medya çok büyük bir tepki gösterecektir
dedim. Bir gazeteyi beğenmeyebilirsiniz ama gazeteyi kürsüde yırtmak çok ağır bir
davranış. Onu yapmıştı ve parça parça bu noktaya geldi" diye konuştu.
-"Akil insanlar" sorusu-
Kılıçdaroğlu, basın mensuplarının "akil insanlar"la ilgili sorusu üzerine,
şöyle konuştu:
"Akil adam dendiği zaman bizim toplumda, içinde bulunduğu grubun, yaşadığı
ortamın kanaat önderi akla gelir. Bu bazen köyün en yaşlısıdır, bazen bir
mahallede uzun yıllar devlete hizmet etmiş. çalışmış, emekli bir bürokrattır.
Bazen mahallenin bakkalıdır, bazen de bir muhtardır. Bazen bu bir
milletvekilidir. Yani insanlar kendi çevrelerinde karşılaştıkları bir sorunu
çözmek için ona gider, danışır. Onu hakem olarak seçer ve onun verdiği karara
herkes uyar. Akil adam dediğimiz bu."
Akil insanların bizzat Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından seçilen ve
sahaya gönderilen kişiler olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Şimdi buradaki sorum
şu, bunlar sahaya çıktılar. Güzel ama şimdi neyi anlatacaklar- Ben barış için
halkı ikna ediyorum diye yola çıktılarsa bu, halkın aklıyla dalga geçmektir"
şeklinde konuştu.
-"Halk zaten barıştan yana"-
"Halkı barışa ikna edebilir misiniz-" diye soran Kılıçdaroğlu, halkın zaten
barıştan yana olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Efendim barış olsun diyorlar, karşı çıkan mı var- Huzur olsun, karşı
çıkan mı var- Hayır. Barış tamam, huzur tamam. Neyin karşılığında- Neyin
karşılığında barış, neyin karşılığında huzur- Bu soru, sayın Başbakana hiç
sorulmadı. Akil insan olarak sahaya gönderilen insanlar da bunun yanıtını
bilmiyor. Vatandaş diyor ki, tamam arkadaş biz de barış istiyoruz. Kim ister
ülkesinde savaş ya da çatışma, terör olsun. Hiç kimse istemez. Bırakın kendi
ülkesini komşusunda dahi istemez. Suriyede çatışma, savaş var o boyuta ulaştı.
İstiyor muyuz- Hayır. İstiyoruz ki kendi komşularımızda da barış olsun."
Barışın da kendi içinde koşulları bulunduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu,
barışla ilgili söz konusu koşulları bilmek istediklerini belirtti.
Kimsenin bu koşulları bilmediğini öne süren Kılıçdaroğlu, "Akil insanlar da
bilmiyor. Yani akil olarak tanımlanan, gönderilen insanlar da bilmiyor. Onların
yaptığı çalışmaları örgütlerimiz aracılığıyla topluyoruz. Ne yapıyorlar, ne
konuşuyorlar biz de merak ediyoruz" dedi.
Bir gazetecinin "Akil insanlar bu işi gönüllülük esasıyla mı ücret karşılığı
mı yapıyor" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Ne karşılığında yapıldığını bilmiyorum ama
bazı masraflarının devletin bütçesinden karşılandığını hepimiz biliyoruz.
Dolayısıyla bu konumdaki kişiler, bizim düşündüğümüz anlamda akil insan değildir"
yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu, Zonguldakta yaptığı bir konuşmayı anımsatarak, "Akil insan
aklını, siyasi otoriteye kiraya veren insan değildir. Akil insan bir başkasının
düşüncesini bir yerlerde tekrarlayan insan da değildir. Akil insan inandığı
şeyleri tekrarlayan insandır" diye konuştu.
Akil insanların bir vatandaşın kendilerine yöneltileceği, "Tamam kardeşim
biz de barış, huzur istiyoruz ama neyin karşılığında olacak bu-" şeklindeki
sorusuna nasıl yanıt vereceklerini merak ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bu soru
sorulduğunda ne olacak- Nasıl bir yanıt verecekler- Bunun karşılığında bir yanıt
olması lazım" dedi.
-Fazıl Saya verilen ceza-
CHPye yönelik sürekli "konuşmuyorlar" suçlamasının yapıldığını kaydeden
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bu konuda en fazla konuşan, en fazla öneri getiren parti biziz. Ben iki
veya üç hafta önceki grup toplantısında 16 madde açıkladım, özel yetkili
mahkemelerin kaldırılmasından tutun, yüzde 10 seçim barajına kadar. Hiçbir
gazeteci sayın Başbakana şu soruyu sormadı, Ana muhalefet partisinin genel
başkanı, demokratikleşme ve özgürlükler konusunda 16 maddelik bir açıklama yaptı.
Siz ne düşünüyorsunuz- Madem demokrasi ve özgürlük istiyoruz, 16 madde için ne
diyorsunuz- Üstelik açıkladığım 16 maddeyle ilgili yasa teklifini de vermiş
partiyiz. Yani bunu sadece söylem olarak değil aynı zamanda yasa teklifi haline
getirip milletvekillerimiz imzalamış ve Meclis Başkanına vermişiz."
Kılıçdaroğlu, 12 Eylül rejiminin getirdiği yasaların arkasına saklanıldığını
ileri sürerek, "O yasalardan güç alıyorsunuz. O yasalar, darbe döneminin
yasaları. Demokrasilerde darbelerin arkasına saklanmak var mıdır-" dedi.
Demokrasi ve özgürlük istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Üniversite öğrencisi poşu taktı diye hapse mi atılır- Hangi çağda
yaşıyoruz- Bugün, bakın işte bir sanatçımıza 10 ay hapis... O sanatçı bizi bütün
dünyaya tanıtıyor. Kimlik olarak gittiği zaman, Türk vatandaşı olarak dünyanın
sayılı bir piyanisti bu. Gurur duyacağımız yere alıp hapse atacağız. Tam
anlamıyla bir toplum dünyaya nasıl rezil olur- İşte bu kararla rezil olur. Onun
içindir onu yargılayan yargıcı tarih yargılayacaktır. O hapis cezası veren
yargıcı, tarih affetmeyecektir. Beğenmeyebilirsiniz ama o bir sanatçıdır."
Açıklamaların ardından Kılıçdaroğlu ve gazeteciler bir süre sohbet etti.
Muhabir: Emrah Elmas / Zafer Akpınar
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu