TUNCELİ (A.A) - Teröristlerce kaçırıldıktan sonra serbest
bırakılan ve Tunceliye gelen CHP Milletvekili Hüseyin Aygün, Doğrudan Bahoz
Erdalla görüşülüyordu. Bahoz Erdal bizzat güvenliğin sağlanması ve en kısa
zamanda serbest bırakılmamı kendilerine talimat verdi. Fakat Ankarada oluşan
tepkilerin, Meclis Başkanının, Başbakanın, Genel Başkanımızın, İHDnin, bütün
Alevi örgütlerinin yürüyüş yapan bütün insanların ve başta Dersim halkının
tepkilerinin bu süreyi kısalttığına inanıyorum dedi.
Aygün, düzenlediği basın toplantısında, Gördüğüm şu; dağdaki 18-25 yaş
arası oluşan 6-7 kişilik grup, benimle muhatap olan genç arkadaşlar, tümü
evlerine geri dönmek istiyor. Bu anlamsız savaşın bitmesini istiyor. Kürt
sorununun çözümü için parlamentoda bugün yapılamayan, 4 partinin bir araya gelip
medeni bir şekilde çözüm aramasının tek yol olduğunu söylüyorlar. Ellerinde silah
olan insanlar yönünden barış isteğinin dile getirilmesi bence çok değerli
ifadelerini kullandı.
-Bana yönelik herhangi bir tehdit yok-
Milletvekili Aygün, şöyle devam etti:
Unutmayın ki bunlar her an ölüm riskiyle karşı karşıya olan insanlar. İki
gündür Torunoba bölgesi yoğun olarak bombalanıyordu, biz izliyorduk bombardımanı.
Bu ülkenin çocukları, bu bombalar patlasaydı onlar veya biz ölseydik eminim barış
umutları daha fazla ertelenmiş olurdu. Bu bakımdan askeri çözümü asla, başından
beri onaylamadığımızı, barışçıl ve siyasi çözümü istediğimizi bizzat sayın Genel
Başkanımızın akil insanlar komitesi önerisiyle göstermiş olduk, önümüzdeki
haftalarda da Cumhuriyet Halk Partisi Kürt sorununa dair daha ayrıntılı bir
program açıklayacak, Genel Başkanı izlemenizi öneririm. Bana yönelik herhangi bir
tehdit yok. Son derece saygılı ve anlayışlı bir muamele var. Ama Haziran 2011de
ortaya çıkan tablonun kendilerini de memnun etmediğini hissettim. Fakat
demokrasilerin de seçmen odaklı rejimler olduğunu, seçmen iradesine herkesin
saygı duyacağını, dağdaki eli silahlı kadroların da buna saygı duymak zorunda
olduğunu söyledim. Kendileri de saygısızlık ifade eden herhangi bir şey
söylemediler ama akan kanın durması için özellikle CHPden ve özelde de benden
Dersim milletvekili olarak daha çok emek ve çaba beklediklerini ifade ettiler.
Kaçırıldığı anı anlatması istenen Aygün, o anları şöyle anlattı:
Yolumuzu kesen grup beni tanıyordu. Bana karşı herhangi bir zor
kullanılmadı. Kendimi tanıtmam üzerine, bunun yanlış olduğunu bildirmem üzerine
silah bile doğrultmayacaklarını, beni bir halk evladı, dost bir arkadaş olarak
selamladıklarını söylediler. Ama açıkçası ben direnme yolunu arkadan gelen
arabaların herhangi bir çatışmada zarar görmemesi, yanımda bulunan iki arkadaşın
can güvenliğinin tehlikeye girmemesi, beni almaya gelenlerin can kaybı yaşamaması
için direnmekten vazgeçtim, normalde direnebilirdim, gitmeyebilirdim, silah
kullanacaklarını sanmıyorum ama arkadan gelen araçlar çoğalınca olası bir
çatışmada herkesin can güvenliği tehlikeye girer diye endişelendim ve gönüllü
gitmeyi kabul ettim. Çünkü hiçbir insanın ölümü benim iki gün dağda kalmamdan
daha hafif değil. Ölüm çok korkunç bir şey.
-Eylem talimatı nereden-
Aygün, 6-7 saat yürüdüklerini, bir derede kaldıklarını belirterek, Benim
de aşığı olduğum dağlarında iki gün kaldım, Dersim dağlarını özlemişim ama hiç
kimse dağa çıkmasın. Hiçkimse ölmesin, temennim bu dedi.
Kaçırma eyleminin Kandilin talimatıyla mi yoksa bölgedeki bir grubun
inisiyatifiyle mi- gerçekleştirildiğinin sorulması üzerine Aygün, Yo yo
Kandil. Doğrudan Bahoz Erdalla görüşülüyordu. Bahoz Erdal bizzat güvenliğin
sağlanması ve en kısa zamanda serbest bırakılmamı kendilerine talimat verdi.
Fakat Ankarada oluşan tepkilerin Meclis Başkanının, Başbakanın, Genel
Başkanımızın, İHDnin, bütün Alevi örgütlerinin yürüyüş yapan bütün insanların ve
başta Dersim halkının tepkilerinin bu süreyi kısalttığına inanıyorum. Acelece
bugün serbest bırakıldığımı düşünüyorum. Çünkü normalde Dersim üst düzey
sorumlularıyla görüştürüp bazı isteklerde bulunacaklardı, oluşan yoğun tepkiler
üzerine 48 saat içinde serbest bırakıldım diye konuştu.
Kendisini kaçıranların 6-7 kişilik bir genç grup olduğunu ifade eden Aygün,
Çok saygılı çocuklardı, keşke bu toplumun içinde olsalar ve üniversite
okusalar, normal hayatlarına devam etseler dedi.
Bir gazetecinin Bilinçli olarak mi sizin aracınız durduruldu, özellikle mi
sizi aldılar, yoksa tesadüf müydü- Sizi orada bekliyorlar mıydı- sorusu üzerine
Aygün, Yo yo yo. Bana dönük özel bir şeyleri yok. Bunu siyasi bir propaganda
olarak yaptıklarını söylediler. Yani Ankaraya barış ve ateşkes mesajı vermek
için yaptıklarını söylediler ifadelerini kullandı.
Basın mensuplarına da teşekkür eden Aygün, Burada bulunan basın mensupları
da iki gün boyunca son derece olumlu roller oynadılar. Hepinize çok teşekkür
ediyorum. Biraz evvel bir duş almak için, karşınıza kötü çıkmamak için sizden
süre istedim dedi.
Aygün, bir soru üzerine, Beni dost bir milletvekili olarak gördüklerini
söylediler. Hatta bağımsız siyaset yapmam halinde daha çok memnun olacaklarını
söylediler. Ben de silahların gölgesinde hiçbir karar verilemeyeceğini, kendi
kararlarımı özgürce vereceğimi söyledim diye konuştu.
Bir gazetecinin Efendim Bahoz Erdalla görüştüğünüz söyleniyor ifadeleri
üzerine Aygün, Ben söylemedim, hayır öyle bir şey söylemedim dedi.
Kaçırılmanızdan örgütün üst düzey yöneticilerinin rahatsız olduğunu, bunun
alt tabanda bireysel bir eylem olduğu yönünde açıklamalar oldu. Bunun bir
yansıması oldu mu- sorusu üzerine Aygün, şöyle konuştu:
Şöyle oldu, sabah uyandığımızda Bahoz Erdal bulunduğumuz bölgeyi aradı,
olayın doğru olup olmadığını sordu. Beni götüren arkadaşlar doğruladılar. Bunun
üzerine güvenlik en üst seviyeye çıkarılsın ve kılına zarar gelmesin diye
talimat aldıklarını ilettiler. Yerel bir birimin hareketi de olabilir,
bilemiyorum, bunları konuşamadık, bunları sormadım.
Bırakılma sürecini anlatması istenen Aygün, Yoğun tepkiler üzerine eylemin
amacına ulaştığını bildirip beni uğurladılar. Bulunduğum dereden çıktık, yola
geldik. Sarıldılar, öptüler, burada bulunan kardeşlerini sakın unutma abi
dediler. Senden destek istiyoruz dediler. Ben de onlara destek vereceğime,
barışın sağlanması için mücadele edeceğime söz verdim diye konuştu.
Bırakıldıktan sonra bir süre yürüdüğünü anlatan milletvekili Aygün, Ben
Dersim dağlarının her yerini biliyorum. 40 yıl Dersimde yaşadım, avukatlık
yaptım. Dersimin 38in kitaplarını yazdım. İlk kitabımı ana dilim Zazacada
yazdım. Dersimin bir evladıyım, dolayısıyla karış karış her yeri biliyorum
dedi.
Bazı vatandaşların Sizi seviyoruz Hüseyin bey sözlerine Aygün, Çok sağ
olun diye karşılık verdi.
-Eşi: Çok mutluyuz-
Aygünün eşi Emine Aygün ise Çok mutluyuz. Ben güvenle, sapa sağlam
geleceğine inanıyordum. Çünkü eşim hem ülke barışı için hem memleketi için iyi
şeyler yaptı. Sadece milletvekilliği döneminde değil avukatlık döneminde de iyi
şeyler yaptı dedi.
Bir basın mensubunun Bu kadar olacağını düşünüyor muydunuz- sorusu
üzerine Emine Aygün, Tabii ki değil ama sonra olan kamuoyunda, Türkiyede ve
yurt dışında olan tepkilerden dolayı, Dersimden olan tepkilerden dolayı
olacağına inanıyordum diye konuştu.
Tuncelilerin sergilediği duruşa ilişkin görüşleri sorulan Aygün, Hepsine
çok teşekkür ediyorum, çok sağ olsunlar. Her zaman destek geldi. Onları çok
seviyoruz. Çok teşekkürler dedi.
Aygünün kızı İdil Aygün ise Bir daha hiçbir şey olmasın ve hiç kimse
mutsuz olmasın ifadelerini kullandı.
(Bitti)
Muhabir: Haydar Toprakçı
Yayıncı: Ahmet Ekici