TRABZON (A.A) - Tuğba Yardımcı Mısır - Ömür boyu devam eden
besin alerjisi olarak tanımlanan çölyak hastalığını taşıyanların yüzde 95ine
henüz tanı konulmadığı bildirildi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastahanesi Çocuk
Gastroenteroloji Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat
Çakır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çölyak hastalığının buğday, arpa ve
çavdarda bulunan glütene karşı vücudun bir immün yanıtı olduğunu söyledi.
Çölyak hastalığının, insanoğlunda en fazla gözlenen bağışıklık kökenli ve
ömür boyu devam eden besin alerjisi olduğunu belirten Doç. Dr. Çakır, Çölyak
hastalığının sıklığını belirlemek amacıyla ülkemizde çok kapsamlı araştırmalar
yapıldı. Hastalığın bazı bölgelerde 250 kişide 1, bazı bölgelerde ise 100de
kişide 1 olduğu görüldü dedi.
Çölyak hastalarının yüzde 95ine henüz tanı konmadığını, bu kişilerin
kendini sağlıklı bilerek yaşadığını ifade eden Çakır, Bunun ne zararı var-
Çölyaklı hastalara erken tanı konmazsa ve tedavi edilmezse ileride birçok
bağışıklıkla alakalı hastalığa zemin hazırlanır. Tanı ve sonrasında takibi
olmazsa diyabetten troide, bağırsak kanserine kadar gidebilecek bir hastalık
diye konuştu.
Kişilerin kilo kaybı, kronik ishal ve karında şişkinlik şikayetiyle
hastaneye müracaat ettiklerini, bu hastalarda endoskopik ve bazı biyokimyasal
araştırmalar yapıldığını vurgulayan Çakır, şöyle devam etti:
Hastanın tanısı kesinleştirildikten sonra yaşam şeklini değiştiriyoruz.
Zaten hastalığın tedavisi de bu. Herhangi bir ilaç tedavisi yok, ama çok katı bir
diyeti var. Hastalarıma 1 ton una glütenli 1 gram un katmış olsanız o diyeti
yapmış olmazsınız diyorum. Evde normal bir ekmek kesilen bıçakla kendi ekmeğinizi
kestiğinizde de o diyeti yapmış sayılmazsınız. Bu kadar katı bir diyet. Buğday,
arpa ve çavdar kesinlikle olmayacak. Sebze ve meyve tüketimi serbest. Hastaların
glütensiz ürünlere ulaşmaları çok büyük problem.
Doç. Dr. Murat Çakır, Karadeniz Bölgesindeki hastalara hizmet verecek bir
dernek kurmayı planladıklarını anlatarak, şunları söyledi:
Dernek kurulduğunda hastaların glütensiz ürünlere ulaşması daha kolay
olacak. Ekmeğinden tutun da makarnasına, simidine, çikolatasına kadar bu hastalar
için üretilmiş glütensiz ürünler var. Bir kısım hastamız kendi ekmeklerini
yapıyor, bir kısım da il dışından İstanbuldan, Ankaradan ekmek getirtiyor.
Diyetine uyulduğu vakit tedaviye cevap veren bu hastalık, aksi halde çok olumsuz
sonuçlar doğurabiliyor.
-Küçük yaştaki hastaların diyete uymaları daha kolay-
Trabzonda 20 yaş altı nüfusun yaklaşık 250-300 bin, bilinen hasta sayısının
ise 40-50 civarında olduğunu ifade eden Çakır, Bölgeye hizmet veren bir merkez
olduğumuz için toplam çölyaklı hasta sayısı yaklaşık 100. Nüfusa göre 3 bin
olması gereken hastaların yüzde 90ı, yani 2 bin 700-2 bin 800 kişi hastalığını
bilmeden yaşıyor. Kendini sağlıklı hissediyor. Hastalarda sorunlar gelişmeden
tanı koyulabilse çok daha iyi, hayat standartları artabilir ve tedavi olabilir
dedi.
Doç. Dr. Çakır, küçük yaşta tanı konulan hastaların diyete uymalarının daha
kolay olduğuna dikkati çekerek, Çünkü küçük yaştaki çocukların ağız tatları tam
gelişmemiş oluyor. Böylece diyete kolay alışabiliyorlar. Büyük yaşlarda,
özellikle de ergenlik döneminde diyeti bozmalar oluyor. Arkadaş grubu içinde ya
da lokantada diyet bozuluyor. Düşünün biri size ömür boyu restoranda yemek
yiyemeyeceksin diyor. Bu çok zor bir durum. Diyeti bozmada hem çevresel
faktörler hem de diyete ulaşma problemi etkili oluyor diye konuştu.
Marketlerin glütensiz ürünleri raf ömürleri kısa olduğu için satmak
istemediklerini iddia eden Çakır, belediyelerin glütensiz ekmek çıkartarak bu
hastaların diyetine katkı sağlayabileceğini, böylece bu hastalara daha iyi yaşam
imkanı verilebileceğini kaydetti.
Yayıncı: Murat Kaban