BİTLİS (A.A) - Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu
üyeleri, Bitlisin Tatvan ilçesine bağlı Düzcealan köyünü ziyaret etti.
Bitlis ve ilçelerinde iki gün sürecek temaslarına Tatvan ilçesine bağlı
Düzcealan köyünden başlayan Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu
Başkanı Can Paker ile heyet üyeleri Ayhan Ogan, Abdurrahman Dilipak, Abdurrahman
Kurt, Mahmut Arslan, Zübeyde Teker ve Mehmet Uçum, taziye evinde köylülerle bir
araya geldi.
Heyet Başkanı Paker, burada yaptığı konuşmada, köylülerin sorunlarını
dinlemeye ve onların süreçle ilgili fikirlerini sormaya geldiklerini belirterek,
"Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Sizin fikirlerinizi,
yaşadıklarınızı öğrenmeye, ne olmasını istediğinizi sormaya ve bunları not alarak
hükümete duyurmaya geldik" dedi.
Daha sonra söz alan köylülerden Sevdin Gökçe, 1993 yılından bu yana yörede
ciddi acılar yaşandığını vurgulayarak, geçen süreçte çok sayıda köylünün
kaybolduğunu ve bu kişilerin nerede olduğu konusunda bilgi sahibi olmadıklarını
öne sürdü.
Gökçe, yaylada kaybolan hayvanlarının akıbetini sormak için karakola
gittiğinde 20 gün boyunca işkenceden geçirildiğini iddia ederek, "Daha sonra Muş
cezaevine gönderildim. Burada 3 yıl hapis kaldım. Sonra hayvanlar için dava
açtım. Bu dava 20 yıldır devam etmesine rağmen halen sonuçlanmadı. Tüm bu
yaşadıklarıma rağmen barış ve kardeşlik istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Köylülerden Hayrettin Çaçan ise bölgede yaşanan olaylar nedeniyle köylerinin
1993 yılında boşaltıldığına değinerek, köyün boşaltıldığı gün büyük acı
yaşadıklarını, köydeki evlerin yakıldığını ileri sürdü.
Dönemin tugay komutanının yıllar sonra bir dergiye verdiği röportajda,
bölgedeki köyleri yaktığını kabullendiğini savunan Çaçan, "Hatta bunu köylerdeki
PKKlıları yakalamak için yaptığını itiraf etti. Sonra ateşe verilen köylerde 1-2
kişiyi öldürdüklerini söyledi. Ancak köyümüzün üzerindeki ambargo halen devam
ediyor. Köyümüzde yaşayan Kazım Çaçan, evinden kolları kırılarak çıkarıldı.
Çaçan, çocuklarının gözü önünde öldürüldü. O dönem basında Bir terörist
öldürüldü diye yazıldı. Kavar bölgesinde 6 köy var. Bu köylerin tamamında aynı
şeyler yaşandı. Kalıcı barışın sağlanması için bu köy okyanusta bir damla, aynı
zamanda bir aynadır" dedi.
Kazım Çaçanın eşi Gülşen Çaçan da 1993 yılının aralık ayında köylerinin
saldırıya uğradığını ve ardından evine giren maskeli kişilerin eşini ve
kendilerini bayıltıncaya kadar dövdüğünü öne sürerek, şunları söyledi:
"Hiçbir suçumuz yoktu. Tanklarla, toplarla köyümüze girdiler. Tam bir vahşet
yaşadık. Kocamı katlettiler. Niye öldürüldü- Bunu sormak istiyorum. Gözümüzün
önünde evimizi yaktılar. O zaman 3 aylık hamileydim. Şimdi 6 çocuğumla ortada
kaldık. Onların psikolojileri bozuk. Bana babalarını sorup duruyorlar. Bunları
niye yaşadık, amaç neydi- Köyümüzde hiçbir sorun yoktu."
Yassıca köyü muhtarı Abdulgani Ataman da o yıllarda imamlık yapan kardeşinin
gözaltına alındığını ve 36 yıl hapis cezası verildiğini belirtti.
Ataman, köyde görevli öğretmenin PKKlılar tarafından öldürüldüğünü fakat
suçu kardeşinin üzerine attıklarını savundu.
Köylerinin 1993 yılında askerler tarafından yakıldığını öne süren
köylülerden Cahit Çaçan ise askerlerin, kendilerine iki gün süre verdiğini ve iki
gün içinde köyü boşaltmamaları halinde köydeki her canlıyı öldüreceklerini, tüm
köyü yakacaklarını belirttiklerini idia etti.
Çaçan, 15 yıl boyunca köylerine giremediklerini bildirerek, "Köye Dönüş
projesiyle bazı köylüler döndü. Barış huzur isteniyorsa,bunun bir karşılığı
olmalı. Sorunun çözümü için adımlar atılmalı" diye konuştu.
Heyet Başkanı Paker, sorunlarını tek tek dinlediği köylülere, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine başvurmaları önerisinde bulundu.
Köylüler, taziye evindeki görüşmenin ardından heyet üyelerinden Mahmut
Arslan ve Ayhan Ogana, 1993te yakılan evleri gösterdi.
Muhabir: Berin Arslan Çetin
Yayıncı: Levent Harman