BİTLİS (A.A) - Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu
Başkanı Can Paker, "Türkiyede yaşayanların yüzde 81,3ü barış istiyor. Karşı
çıkanlar yüzde 19dur" dedi.
Heyet Başkanı Paker ile üyeler Ayhan Ogan, Abdurrahman Dilipak, Mahmut
Arslan, Zübeyde Teker, Abdurrahman Kurt ve Mehmet Uçum, Bitlisin Tatvan
ilçesinde sivil toplum örgütü temsilcileri ve kanaat önderleriyle bir araya
geldi.
Moderatörlüğünü Mahmut Arslanın yaptığı toplantıda, tek tek söz hakkı
verilen katılımcılar, süreçle ilgili taleplerini dile getirdi.
Toplantıda söz alan Ferit Epözdemir, İHD Tatvan Şube Başkanı olan ağabeyi
Şevket Epözdemirin, 1993te faili meçhul bir cinayet sonucu hayatını
kaybettiğini belirterek, aradan 20 yıl geçmesine rağmen olayın halen
aydınlatılmadığını ve devletin bölgedeki faili meçhullerle, geçmişle yüzleşmesi
gerektiğini ifade etti.
Eğitim-Bir-Sen Bitlis Temsilcisi Rasim Taşcan da kanın durmasına kayıtsız,
şartsız destek verdiklerini bildirerek, tarafların birbirine karşı daha saygılı
olması gerektiğine işaret etti.
Taşcan, köy isimlerinin iade edilmesini ve anadilde eğitimin önündeki
engellerin kaldırılmasını isteyerek, yeni bir anayasa talebini de
tekrarladıklarını kaydetti.
Bitlis Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Davut Tezcan ise çözüm sürecini
desteklediklerine değinerek, sürecin karşısında olanları kınadıklarını bildirdi.
-Heyet Başkanı Paker-
Katılımcıları tek tek dinledikten sonra konuşan Heyet Başkanı Paker,
toplantıda aldıkları notları Ankaraya ileteceklerini söyledi.
Bölgenin çektiği acıları bildiğine dikkati çeken Paker, şöyle konuştu:
"Sizin bir dostunuz olarak, duygusallıktan uzaklaşıp siyasal gerçekçiliği
görmenizi istiyorum. Akil İnsanlar süreci, Türkiyede yeni bir dönemi açmak
istiyor. Devlet, önemli bir iş yaparken halkın görüşlerini, fikirlerini almak
istiyor. Bu başladı ve ok yaydan çıktı. Türkiyede bundan sonra demokratik
katılım hızla ilerleyecek. Bu süreç, bize bunu kazandırdı. Silahların artık
durdurulduğu, savaş yerine siyaset konuşulduğu zaman Türkiyede demokratikleşme
başlar. Bugüne kadar demokratik hakların verilmemesinin en önemli nedeni
güvenlikti. Güvenlik sorunu ortadan kalktıktan sonra hep beraber demokratik bir
sürecin mücadelesini vereceğiz. Barış sürecinin sonu demokratikleşmenin
başlangıcı olacak. Yıllardır süre gelen bu insanlık mücadelesi bu kadar kısa bir
sürede bitmez. Hepimize çok iş düşüyor. Anayasanın değişmesi de buna bağlı."
Yeni anayasanın eskisinden daha iyi olacağını, bundan sonra da anayasanın
değişmesi için mücadele edeceklerini anlatan Paker, yeni anayasanın bireyleri
koruyacağını kaydetti.
Paker, Türkiyede etnik veya dini hakların çatısını insanların oluşturduğunu
ifade ederek, "Bunlarla ilgili konuşmaya başlarsak tüm halkların haklarını
konuşmak zorunda kalırız. Bu sürece insan hakları olarak yaklaşırsak daha güçlü
oluruz. Yoksa etnik veya dini binbir tane sebep buluruz" ifadelerini kullandı.
Geçmişle yüzleşmek konusunda umutlu olduklarının altını çizen Paker, şöyle
dedi:
"Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana askerlerin ve bürokratların siyasete
karar verdiği devlet, artık seçilmişlerin karar verdiği bir devlet haline
geliyor. Geçmişle yüzleşme başlamıştır. Eski devletin kalıntılarını göreceğiz
fakat temelde devlet değişmiştir. Müzakerelere karşı çok kıymetli bir firma
tarafından son bir kamuoyu araştırması yapıldı. Buna dikkatinizi çekmek
istiyorum. Türkiyede yaşayanların yüzde 81,3ü barış istiyor. Karşı çıkanlar
yüzde 19dur."
Hiçbir siyasi görüşün takipçisi olmadığını ve süreci başlatan siyasi
iktidarın Türkiyenin her yerinden oy almak istediğini söyleyen Paker, sözlerini
şöyle tamamladı:
"Dolayısıyla atacağı adımlar da siyasetçilerin adımıdır. İdealistlerin adımı
değildir. Siyasiler Türkiyenin her yerinden oy çıkarmak istiyorlar. Bu
namusludur, ahlaklıdır demiyorum. Sadece siyasi bir gerçeği söylüyorum. Ayrıca
Abdullah Öcalanın 21 Mart bildirgesini defalarca, tekrar tekrar okuyun. Çünkü
barış sürecine giden yol, orada söylenenlerden ne eksik ne de fazla. O bildirgeyi
okuyalım ve süreç içinde tekrar edelim. Süreçle ilgili beklentilerimizi o
bildirgenin içine sığdırmaya çalışalım. Çünkü ortada bir siyasi gerçeklik var."
Toplantı, heyet üyelerinin de görüşlerini belirtmesinin ardından son buldu.
Muhabir: Berin Arslan Çetin - Şener Toktaş
Yayıncı: Levent Harman