MUŞ (A.A) - Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu
Başkanı Can Paker, "Silah seslerinden ve operasyonlardan arındıktan sonra, insan
hakları süreci başlayacak" dedi.
Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Paker ve grup
üyeleri Sibel Eraslan, Ayhan Ogan, Abdurrahman Dilipak, Zübeyde Teker, Mahmut
Arslan, Abdurrahman Kurt ve Mehmet Uçum, Muştaki Hayal Düğün Salonunda, sivil
toplum kuruluşları (STK), oda temsilcileri ve kanaat önderleriyle bir araya
geldi.
Moderatörlüğünü Abdurrahman Kurtun yaptığı toplantıda konuşan Paker,
süreçle ilgili talepleri dinlediklerini ve bunların tamamını Ankaraya
ileteceklerini söyledi.
Paker, şöyle konuştu:
"Niye bu süreç daha önce başlamadı- Türkiye kuruluşundan itibaren asker ve
bürokratlarca yönetildi. İnsanlar merkezi otoriter şekilde yönetildiler. Pek çok
ızdırabın nedeni bu yönetimdir. Hala eski devletin kalıntıları var. Ülkede iki
devlet yaşıyor. Eski devlet gücünü hızla kaybediyor. Onun için süreç başladı. Bu
dönüşümü yazan Öcalan ve Erdoğandır. Artık fikirler ve siyasetler konuşsun
noktasına geldik. Silah değil siyaset öne çıkıyor. Şu şu olursa barış olsun
denmemeli. Demokratik mücadele yeni başladı. Silah seslerinden ve operasyonlardan
arındıktan sonra insan hakları süreci başlayacak."
Kürt meselesinin insan hakkı meselesi olduğunu belirten Paker, bu konuda
herkese sorumluluk düştüğünü ifade etti.
Paker, "Bu barışı hep beraber nasıl yapacağız. Koşul koymak süreci götürmez.
Türkiyenin yüzde 81i süreci destekliyor. Gerçekten çok güçlüyüz" diye konuştu.
-"Bu barış örnek olsun"-
Grup üyesi Abdurrahman Dilipak ise yeni bir Türkiye kurulması için herkesin
el ele vermesi gerektiğini söyledi.
Akil İnsanlara birçok yerde hakaret edildiğini belirten Dilipak, şunları
dile getirdi:
"Başbakan 22 suikast atlattı. Bize geri zekalı 63 adam diye hakaret edip,
tehdit ediyorlar. Biz sizinle pazarlığa gelmedik. Birlikte yeni bir Türkiye
kuralım istiyoruz. Dünya barışı için bir barış yapalım. Bu barış örnek olsun.
İktidar bir irade ortaya koydu. Bu iradeyi hüsrana uğratmayalım. Bu sürecin 3
radikal şövalyesi var. Birincisi dindarlar, ikincisi Kürtler ve üçüncüsü
liberaller. Sizden yardım talep ediyorum. Benden istediğiniz ne varsa size onu
vereceğim."
Kürtlerin barış istediğini söyleyen grup üyesi Mehmet Uçum da kalıcı
çatışmasızlık ortamının oluşmasının önemine değindi.
Uçum, "Kürtler barış istiyor. Şiddeti kullanana değil, kullandırtana
bakacaksın. Sosyolojik ve siyasal gerçeklikler üzerine şiddeti anlamlandıracağız.
Barış iki aşamalı gerçekleşecek. Birincisi kalıcı çatışmasızlık ortamı
yaratılacak ve ikinci olarak devlet ve hukuk işler hale gelecek. Devlet toplumu
baskılamaya, farklılıkları dışlamaya yaramış. Bu çerçevede temel enstrüman
anayasadır" değerlendirmesinde bulundu.
-"Bu mektubu hiç kimse tartamaz"-
"Barış bu kadar ağır mı" diyen grup üyesi Sibel Eraslan da gittikleri her
yerde yeni merhalelere adım attığını belirtti.
Eraslan, şunları anlattı:
"Biz barış için kapıları çalmak üzere yola çıkmış bir grubuz. Bu yolculuk
bizi birbirimize tanıttı. Pek çok beklentimiz var. Bana Vartiniste (Altınova) bu
mektup verildi. Bu mektubu başbakanımıza götürmem istendi. Bunu bana Aysel Öğüt
verdi. Öğütün annesi, babası ve 7 kardeşi yakılarak öldürüldü. Bu mektubu hiç
kimse tartamaz. Bize çok büyük bir yük verdi. Sıradan bir mektup gibi görünen bu
zarf, boynumdaki bir borçtur. O gün o beldede yaşayanlar kıyametin koptuğunu
düşünmüşler. Türkiyede böyle bir cehennemin içinden geçildiğini duymadık.
Birbirimizin sesine sağır bırakıldık. Biz insan olmanın ayak izlerini takip
ediyoruz. Bütün bu bilgiler ulaştırmamız gereken yerlere ulaştırılacak."
Barış isteğini kimsenin engelleyemeyeceğini bildiren grup üyesi Mahmut
Arslan da barışın barış diliyle inşa edileceğini, tüm tarafların bunda ısrar
etmesi gerektiğini bildirdi.
Muhabir: Berin Arslan Çetin
Yayıncı: Tarkan Demir