DİYARBAKIR (A.A) - Akil İnsanlar Güneydoğu Anadolu Bölgesi
Heyeti, eşi ve 2 oğlu cezaevinde, kızı dağda olan 70 yaşındaki Emine Özkan ile
eşi dağda ölen Kamile Pekerle bir araya geldi.
Yılmaz Ensaroğlu başkanlığındaki Akil İnsanlar Güneydoğu Anadolu Bölgesi
Heyeti, Sur ilçesinde eşi ve 2 oğlu cezaevinde, kızı dağda olan 70 yaşındaki
Emine Özkan ile eşi dağda ölen Kamile Pekerle görüştü.
Özkan, Lice ilçesine bağlı Yolçatı köyünün 1993 yılında yakıldığını, bu
nedenle göç ettikleri Mersin ve Adanada bir süre yaşadıklarını ancak geçim
sıkıntısı nedeniyle tekrar Diyarbakıra döndüklerini söyledi.
-Köylerine dönmek istiyorlar-
75 yaşındaki eşi Emin Özkanın müebbet hapis cezasına çarptırıldığını
anlatan Özkan, çocukları Nevzat ve Ahmetin cezaevinde, kızının dağda olduğunu
belirtti.
Yoksul oldukları için başka yerde barınamadıklarını, köylerine ve
topraklarına geri dönmek istediklerini dile getiren Özkan, "Çok acılar çektik.
Bütün çektiğimiz acılara rağmen barış istiyoruz. Kan akmasın. Eşimin ve
çocuklarımın cezaevinden çıkmasını, kızımın geri dönmesini istiyorum. Artık barış
olsun. Çözüm sürecine sonuna kadar destek veriyoruz" diye konuştu.
-"Kızımı asker kurtardı"-
Eşi dağda ölen Kamile Peker de Licenin Daralan köyünde oturduklarını, 1993
yılında köylerinin yakıldığını, bu sırada 1 yaşındaki kızı Şeriban ve ondan büyük
olan kızı Gurbet Pekerin alevler arasında kaldığını kaydetti.
Pekerin, "Kızım Şeriban öldü ama Gurbeti bir asker alevlerin arasından
aldı. Bu sayede kızım kurtuldu. Kızımı kurtaran askere her gün dua ediyorum.
Kurtulan kızım 22 yaşında. Halen vücudunda yanık izleri var" demesi üzerine
heyette yer alan eski AK Parti Batman Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, köyünü
yakan değil ama kızını kurtaran askerden söz ettiğini, bunun çok önemli olduğunu
söyledi.
Eşini dağda kaybettiğini ve cenazesinin nerede olduğunu bile bilmediğini
anlatan Peker, "Eşim dağda olduğu sırada oğlumu askere gönderdim. Asker de
dağdaki de bizim çocuklarımız. Hepimiz kardeşiz. Yeter artık. Bizim ailemiz kör
oldu. Ocağımız söndü. Barış ve huzur gelsin. Yüreğimiz yandı. Bitsin artık bu
acılar. Sizden tek isteğimiz, barış, barış, barış..." dedi.
-"Acıları, dramları yaşayanlarla görüşüyoruz"-
Heyet başkanı Ensaroğlu da bölgedeki çalışmalarını sürdürürken sadece siyasi
aktörlerle, sivil toplum örgütleriyle ya da meslek kuruluşlarıyla değil, bu
konuda doğrudan etkilenen, acıları, dramları yaşayan kesimlerle görüştüklerini,
bunun önemli olduğunu belirtti.
Sorundan doğrudan etkilenmiş, sorunun mağduriyetini yaşamış kişiler ve
aileleri ziyaret ettiklerini dile getiren Ensaroğlu, şöyle konuştu:
"Bu aileler açısından da soruna bakabilmemiz, bu insanların ruh dünyasındaki
acılar, bu acılarla yüzleşmeleri, hesaplaşılması, bu acıların ya da yaraların
nasıl sarılacağı konusunda birtakım politikaların geliştirilmesi lazım. Toplumsal
barışı, huzuru kalıcı bir biçimde sağlayabilelim. Ailelerle görüşmeye devam
edeceğiz. Dilerim bu ailelerin acıları son bulur. Bundan sonra da başka aileler
benzer acılar yaşamasın."
Mehmet Emin Ekmen, 30 yıllık çatışmalı dönemin mağduru ailelerinin
bulunduğunu, çocuklarını, eşlerini yitiren, cezaevinde eşi ve çocukları
bulunanların olduğunu kaydederek, bunun için de 2 aile ile görüştüklerini
aktardı.
-Empati kurulmalı-
Heyette yer alan Kezban Hatemi de görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı
açıklamada, ailelerin köylerinin yakıldığını, annelerin anlattığı bir şeyin
kendisini çok etkilediğini belirtti.
"Annelerden biri köyü yakana değil, yanan ateşten çocuğunu alan askere dua
ettiğini söylüyor. Bu ülke, ne kadar enteresan insanların yaşadığı bir ülke. Kin
ve nefret duymuyor, buna rağmen barış istiyor. Artık bu insanları anlamanın ve
empati yapmanın zamanı geldi de geçti bile" diyen Hatemi, özellikle ülkenin
batısındakilerin dikkatini çekmek istediğini kaydetti.
Vicdanı olan, en ufak bir endişe taşıyan insanların bunları görmezlikten
gelemeyeceğini ifade eden Hatemi, şöyle devam etti:
"Hala derin acılar var. Bunları birlikte empati kurarak, aynı şeyleri
hissederek halletmek zorundayız. Komisyon olarak sadece siyasilerle değil,
birebir olayın mağdurlarıyla da yüzleşmeliyiz. Bunlarla yüzleşmeden, görüşmeden,
bir şeylerin üstünü örterek deve kuşu gibi başımızı kuma gömerek bir yere
varamayız. Görüşmede kin ve nefretin olmaması dikkatimi çekti. Bu çok önemli. Bu
çözümü ve süreçteki sorunları aktaracağız ve üstesinden geleceğiz diye ümit
ediyorum. Medyaya da çok büyük bir görev düşüyor. Lütfen burada gördüklerinizi
aktarın. Verin ki bazı ön yargılardan, at gözlüklerinden kurtulalım."
Muhabir: Nurten Aslan
Yayıncı: Behçet Güngör