VAN (A.A) - Akil İnsanlar Doğu Anadolu Bölgesi Heyeti Başkanı
Can Paker, "Hakkaride barışa destek hakimdi. Bazı istekleri var. Böyle bir
siyasi ortamda ne kadar karşılanır bilemiyorum ama Türkiyenin diğer yerlerine
nazaran daha fazla bir barış talebinin olduğunu gördüm" dedi.
Hakkari ile Yüksekova ilçesinde iki gün süresince öğrenci, vatandaş, kanaat
önderleri ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile görüşen heyet, temaslarının
ardından kentten ayrıldı.
AA muhabirine açıklamada bulunan Heyet Başkanı Can Paker, Hakkariye
girdikleri andan itibaren büyük bir barış havasıyla karşılandıklarına dikkati
çekerek, insanların yaşadıkları sıkıntılı sürecin son bulmasını istediğini
söyledi.
Hakkari halkında yaşadıkları acıların verdiği birtakım sıkıntıların
bulunduğuna işaret eden Paker, şöyle devam etti:
"Çoğunluk, kızgınlıklarına rağmen onları bastırıp barış sürecine girmek
istiyor. Hakkaride barışa destek hakimdi. Bazı istekleri var. Böyle bir siyasi
ortamda ne kadar karşılanır bilemiyorum ama Türkiyenin diğer yerlerine nazaran
daha fazla bir barış talebinin olduğunu gördüm."
Hakkaride dile getirilen "anadil" talebinin belli bir formülle karşılanma
ihtimali olan bir durum olduğunu anlatan Paker, şöyle konuştu:
"Abdullah Öcalanın çıkmasının tabi ki şu siyasi ortamda imkanı yok. Böyle
bir şey düşünülemez. Hakkari halkının bunu bir barış koşulu haline getirmemesi
lazım. Barışın koşulunun bu olmaması lazım. Öcalanın da nevruz mesajında
görüyorsunuz. Böyle bir koşul yok. Koruculukla ilgili iki taraflı sorun var.
Birincisi korucular hala neden var ve neden silahları var. İkincisi de korucular
biz ne olacağız- sorunu yaşıyor. Bunları siyasilere aktaracağız. Korucular ve
anadil sorununun belli bir siyasi ortamda çözülmesi lazım."
Hakkariye giriş sırasında kendilerine yapılan karşılamanın tüm heyet
üyelerini duygulandırdığını anımsatan Paker, halay çektikleri yere Türk bayrağı
asılmasının da bölünmeyle ilgili hiçbir taleplerinin olmadığını gösterdiğini
ifade etti.
-"Hakkari ve Yüksekovada barışı gördük"-
Heyet üyelerinden Mehmet Uçum da bölgeyi barış için dolaştıklarına dikkati
çekerek, Hakkari ve Yüksekovadaki temaslarında insanlarda inanılmaz bir barış
arzusunun olduğunu gördüklerini kaydetti.
Uçum, halkın yalnızca barış talebinde bulunmadığını, Türkiyenin geleceği,
daha müreffeh, güçlü bir siyasal sistem ve ekonomi için de önerilerini dile
getirdiğini bildirerek, şöyle dedi:
"Bu da Hakkari halkının son derece duyarlı olduğunu gösteriyor. Bu yanı ile
son derece olumlu izlenimlerle ayrılıyoruz. Ancak şuna da dikkat etmek gerekiyor.
Demokratikleşme isteği sadece geçmişteki sorunlarımızın giderilmesine yönelik
olmamalı. Geleceğimizin kurulmasına, günümüzün ihtiyaçlarına ilişkin olmalı. Biz
aslında 20. yüzyılda halletmemiz gereken sorunları bu yüzyıla taşıdık. 21.
yüzyılın ihtiyaçlarına uygun adımlar atmamız da mümkün."
Kürt halkının Hakkaride "ortak bayrak, ortak devlet, ortak ülke" mesajı
verdiğini bildiren Uçum, "Elbette yine bir bayrağımız olacak. Ama bu bayrak, tek
bayrak, tek devlet, tek ülke biçiminde tanımlanmayacak. Ortak bayrak, ortak
devlet, ortak ülke olacak. Kürt halkı bu mesajı verdi" diye konuştu.
-"Süreç provokasyona açık"-
Uçum, Hakkarililerin, askeri yığınak yapılmasıyla ilgili kaygıları
bulunduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bu meseleye farklı yönden de bakmak lazım. Sayılarının bin 500-2 bin olduğu
düşünülen militanların sınır dışına çekilmesinde güvenli ortamın sağlanması için
de bu yığınaklar yapılıyor olabilir. O açıdan da bakmak lazım. Güçlü siyasi irade
var. Başbakan Erdoğan, herhangi bir siyasi sorun olmayacağını, gerekirse TSKya
talimat verebileceğini söyledi. Karakol yapımları ve arama noktalarının
çoğaltılması kaygıları var. Bundan sonraki süreçte bölgede farklı güvenlik
riskleri çıkabilir. Kaçakçılıkla alakalı sorunlar çıkabilir. Biraz da buna dönük
değerlendirme yapmak lazım. Süreç provokasyona açık. Bu süreci sabote etmek
isteyen kesimler de var. Sorun çözülünce sınırlar anlamsızlaştırılınca, insanlar
rahatlıkla gidip gelince bu rant kanallarını kesecek. Çok farklı güçler var,
statükonun devam etmesini isteyenler var. Bu kontrol noktasını o açıdan
değerlendirmek lazım. Bunların tamamını Ankaraya ileteceğiz."
-"Geleceğe dair umutları var. Bunu gördük"-
Heyet üyesi Sibel Eraslan ise Hakkaride büyük bir coşku ve
misafirperverlikle karşılaştıklarını bildirerek, çok farklı konuşmalar ve
görüşmeler yaptıklarını ifade etti.
Hakkarinin, Kürt sorununun çilesini en ağır şekilde çeken bir şehir
olduğunu ifade eden Eraslan, şunları kaydetti:
"1990lı yıllar baskılı günlerin, çeteleşme ve insan hakları ihlallerinin
sık olduğu bir dönem. Köy yakma ve boşaltmalarından, fena muamelelerden geçmiş
kentin insanları ile konuştuk. Özellikle güvenlik güçleri ile halk arasında bir
güvensizlik oluşmuş. Tam Hakkariye girişte polis noktasında polisler bize gül
dağıttılar. Bu, yeni bir döneme girdiğimizin belirtisi. Hakkari Üniversitesinin
gençleri ile yaptığımız toplantıda hepsinin geleceğe dair umutları var. Bunu
gördük."
Hakkari eğitim merkezinde devam eden çalışmaları incelediğini ve orada
150ye yakın anne ile görüşme fırsatı bulduğunu anlatan Eraslan, hepsinin ısrarla
geleceğe dair umutlarını diri tutma isteklerini gördüğünü açıkladı.
-"10 günlük süreçte sanki 100 yıl yaşlanmış gibiyim"
Bir çocuğu dağda, bir çocuğu askerde olan annelerle görüştüğünü ve onların
durumunu anlamaya çalıştığını aktaran Eraslan, gözyaşlarına hakim olamayarak
şöyle konuştu:
"Çok kederli anneler, aynı zamanda kan dursun, barış olsun diyor. Biz
şehit annelerine gittiğimizde de oğlu dağda olan annelere gittiğimiz zaman da
aynı talepleri duyuyoruz. Gözyaşının durmasını istiyorlar. İnsanların hepsi ümit
içinde. Bölgeye has bazı gerçeklikler var. Biz İstanbulda, onların baktığı
yerden bakamıyoruz. Biraz bu duvarları aşmamız gerekiyor. Türkiye, İstanbul,
İzmir ve Ankaradan ibaret değil. Madem ülkemizin istikbalinden ve geleceğinden
söz etmek istiyoruz. Hakkarinin sesine de kulak vermemiz gerekiyor. Maruz
kaldıkları o çileden dolayı birikmiş bir takım istekleri var. 10 günlük süreçte
sanki 100 yıl yaşlanmış gibiyim.
Bir köyde de halaylarla karşılandık. Çok çarpıcıydı. İnsanlar sizin
gözlerinizin içine umutla bakıyor, bir şeyler umut ediyorlar. Raporlar, mektuplar
yazmışlar ve sabah erken saatlerden itibaren yanınıza gelerek benim derdim var
diyorlar. Bu çok önemli bir şey. Hepimize de bir mesuliyet yüklüyor. İnşallah
sesleri işitiriz. Birbirimizin sesine kalbimizi açarız."
-"Neticede annelerin kalbi bir"-
Eraslan, şimdiye kadar şehit olan Mehmetçiklerin aileleri ile görüşen bir
yazar olduğunu hatırlatarak, "Bu ziyaret sayesinde ilk kez evladı dağda olan bir
anneyi görme imkanım oldu. Neticede annelerin kalbi bir. Hiç kimse evladının
hayatının kararmasını istemiyor, aydınlık bir gelecek istiyor" ifadelerini
kullandı.
Muhabir: Cemal Aşan / Levent Harman
Yayıncı: A. Fatih Tekcan