İZMİR (A.A) - Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve eski Merkez Bankası
Başkanı Durmuş Yılmaz, Mali disiplinden taviz vermezsek yapısal sorunların da
zaman içinde üstesinden geliriz. Önümüzdeki süreçte üç tane seçim var. Bu
seçimlerde çok farklı bir şey olursa, aldığımız dersleri unutursak bedel öderiz
dedi.
Yılmaz, Ege Genç İşadamları Derneği (EGİAD) ve Batı Anadolu Sanayici ve
İşadamları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) tarafından düzenlenen Türkiye ve
Dünya Ekonomisinde Güncel Değerlendirmeler: Neredeyiz, Nereye Gidebiliriz-
konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı.
Dünya ekonomisinin görünümüne yönelik yorumlarda bulunan Yılmaz, global
ölçekte istikrarın henüz tesis edilemediğini, Çinde dış ticaret dengesizliğinin
devam ettiğini, Avro Bölgesinde herkesin ağzında çözüm lafı dolaşmasına
rağmen kimsenin bulunduğu pozisyondan geri adım atmak istemediğini ifade etti.
Hindistanın enerji darboğazı yaşadığını, Brezilyanın da gerileme trendine
girdiğini anlatan Yılmaz, 2010 ve 2011de gelişmiş ülkeler gerilerken gelişmekte
olan ülkelerin büyüdüğünü, 2012de ise tüm ülkelerin geriye gittiği bir tablonun
ortaya çıktığını ifade etti.
ABD ve Avro Bölgesinde batması gereken bankaların ayakta tutulmaya
çalışılmasının sorun yarattığını, birçok bankanın halen zombi kurumlar olarak
yaşadığını kaydeden Yılmaz, Bankacılık sistemi sağlam olan 2-3 ülke var.
Bunlardan biri Türkiye, Kanada ve Avustralya. Onun dışında tüm ülkelerin banka
bilançoları çok kötü dedi.
Dünya ekonomisinde enflasyon riskinin bugün itibarıyla gözükmemesinin tek
olumlu gelişme olduğunu belirten Yılmaz, Bu da biraz fırtına öncesi sessizliğe
benziyor. Likiditenin bu kadar arttığı bir ortamda enflasyon dalgasının olmaması
son derece zayıf bir ihtimal diye konuştu.
Yılmaz, Türkiye ekonomisi için orta vadeli programda 2012 yılı için yüzde 4
büyüme öngörüldüğünü anlatarak, Gelinen nokta itibarıyla Merkez Bankasının
gevşetici politikaya bağlı olarak ekonomide yüzde 4e yakın bir büyüme
gerçekleşecektir dedi.
Türkiyenin büyümesinin istihdam dostu olduğunu, 2009 Nisan ayından bu yana
4 milyonun üzerinde istihdam yaratıldığını ancak istihdam artışındaki hızın
gelecek dönemde biraz azalabileceğini ifade eden Yılmaz, cari açığın ise bugün
itibarıyla kontrol altına alındığını, yumuşak inişin sağlandığını kaydetti.
Yılmaz, Türkiyenin faizden çektiği kadar hiçbir şeyden çekmediğini,
2002 yılında her 100 lira verginin 60 lirası faize giderken bugün bu rakamın
10-12 liraya düştüğünü, bu sayede bölünmüş yollar, köprüler ve büyük yatırımların
hayata geçirildiğini belirterek, faizin düşmesi için enflasyonun kontrol altında
tutulmasının şart olduğunu dile getirdi.
-Faiz ve enflasyon ilişkisi-
Faize düş deyince düşmüyor ifadesini kullanan Yılmaz, Enflasyon
ayağında gitmemiz gereken epey yolumuz var. Gelişmekte olan ülkelerin ortalama
enflasyonu 4,5-5, bizim 8. Neredeyse iki katı yüksek. Adam olacağız, ekonomimizi
iyi yöneteceğiz, enflasyonu yöneteceğiz, düşük faiz kendiliğinden gelecek dedi.
Türkiyenin yüzde 5lik büyüme potansiyeline sahip olduğunu, bunun üzerinde
büyümenin cari açık riskini doğurduğunu ifade eden Yılmaz, büyüme potansiyelinin
artmasının verimliliğin artmasına bağlı olduğunu kaydetti.
Yılmaz, şöyle konuştu:
Geçen 10 yılda birinci nesil reform hareketlerini tamamladık, ekonominin
bozulan dengelerini onardık ve bunun sonuçlarını aldık. Burada da anahtar kelime
mali disiplin. Bizim son 10 yılda en önemli başarımız mali disiplindir. Açıktan
para basmadık, bütçeyi kontrol altına aldık ve kesinlikle popülist davranmadık.
Bu süreçte önemli tecrübeler edindik. Önümüzdeki dönemde de bu birikimleri,
dersi, tecrübeyi aynen devam ettirmemiz gerekir. Eğer mali disiplinden taviz
vermezsek biz bu yapısal sorunun da zaman içinde üstesinden geliriz. Buradan
önümüzdeki süreçte üç tane seçim var. Bu seçimlerde çok farklı bir şey olursa
aldığımız dersleri unutursak bedel öderiz. Ama ben bu tecrübelerin toplum
hafızasına, siyasetçinin zihnine yer ettiğini düşünüyorum.
-İkinci reform hareketi-
Yılmaz, Türkiyenin bundan sonra artık ikinci reform hareketine geçmesi
gerektiğini, verimliliğin artmasını amaçlayacak bu hareketin de en önemli
unsurunun eğitimli iş gücünün artırılmasından geçeceğini sözlerine ekledi.
Eski Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, bir katılımcının ekonomik rakamlar
üzerinde oynama, makyajlama yaptığı yönünde şüphelerinin bulunduğunu söylemesi
üzerine, Rakamlarla oynarsak ne kendimize ne ülkemize iyilik yapmış oluruz.
Yunanistan oynadı ve şu an başı belaya girdi. Bu rakamlar ülkenin namusu.
Rakamlar yüzde 100 doğrudur demiyorum, olmayabilir. Metodolojik bir sorun
olabilir. Ama makyajlama, kasıt veya çarpıtma aramayalım dedi.
Son dönemde bazı bakanlarla Merkez Bankası arasında gaza basma polemiği
yaşandığını belirten bir üyenin, Merkez Bankasının bağımsız olup olmadığını
sorması üzerine Yılmaz, Düşük faiz isteyen düşük enflasyonu sağlar. Merkez
Bankasının bağımsızlığına gelince. Bağımsızlığın parlamento tarafından verilmesi
yeterli değildir. Bu bağımsızlığın hak edilmesi, kazanılması gerekir. Eğer Merkez
Bankası yönetimi kendisine verilen görevi hakkıyla yaparsa o zaman bağımsızlığı
kazanılmış, hak edilmiş olur.
Almanyada Merkez Bankası Başkanı ile Maliye Bakanı bir konuda ihtilafa
düşse sonunda bence Maliye Bakanı yerini kaybeder. Çünkü Alman Merkez Bankası
Almanyanın genlerine işleyen enflasyon korkusunu yenmiştir. Halk, Merkez
Bankasının arkasında olacaktır. Bu kazanılmış bir bağımsızlıktır. Şu anda Merkez
Bankası yönetimi yalnız elindeki verilere bakıyor, inceliyor, analiz ediyor. Bu
analiz sonucuna göre bir karar alıyor. Alınan karar yanlış olabilir. Ama bu
Merkez Bankasının yanlışı olur. Dolayısıyla bence Merkez Bankası doğru yolda
ilerlemeye devam ediyor.
Muhabir: Tolga Albay / Ali Rıza Karasu
Yayıncı: Tarkan Demir