BAYBURT (A.A) - Bayburt Halk Sağlığı Müdürü Mehmet Akif
Durulmuş, diyabette insülin tedavisi ile birlikte beslenmenin düzenlenmesi ve
düzenli egzersizin de önemli olduğunu bildirdi.
Durulmuş, 12-18 Kasım Diyabet Haftası dolayısıyla yaptığı yazılı açıklama,
diyabetin, insülin hormonunun yokluğu veya yetersiz olması durumunda kan
şekerinin hücre dışında ve kanda yükselmesi ile ortaya çıkan bir hastalık
olduğunu belirtti.
Tip 1 ve Tip 2 diyabet bulunduğunu ifade eden Durulmuş, şöyle devam etti:
Tip 2 diyabet, toplumda daha sık görülen form. Tip I diyabet ise daha çok
çocuk ve gençlerde görülen form. Gebelikte ortaya çıkan diyabet ve başka
hastalıklar sonucu gelişen diyabet Tip 2 diyabette iki temel kusur vardır.
Bunlardan birisi insülin salgılanmasında bozukluk, diğeri ise insülin direncidir.
Sonuçta insülin vücutta yeterince etki gösteremez ve kan şekeri
yükselir.Diyabetin en sık görülen tipidir. Genellikle 40 yaşından sonra ortaya
çıkar. Ortaya çıkışı yavaş ve sinsidir. Hastalık ortaya çıkmadan önce bulgu
vermeyen gizli diyabet dönemi vardır. Tip 2 diyabetin belirtileri çok su içme,
sık sık idrara çıkma, çok yeme, kilo kaybı, görme bulanıklığı, aşırı kaşıntı,
tekrarlayan enfeksiyon ve mantar enfeksiyonudur.
Durulmuş, Tip 2 diyabet açısından yakın aile bireylerinde diyabet öyküsü
olanlar, kalp-damar hastalığı bulunanlar, obez kişiler, hipertansiyon hastaları,
kan yağları yüksek olan kişiler, gebelikte diyabet geçirenler, düşük veya ölü
doğum yapanlar, iri bebek doğuranlar ve 45 yaş üstü kişilerin risk altında
olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
Bu hastalığın tedavisinde, hastanın kendini kontrol altına alması ve
tedavide tıbbi beslenme tedavisi ile birlikte ağızdan alınan haplar veya insülin
kullanılabilir. Kan şekerinin olabildiğince normale yakın seviyelerde tutulması
halinde göz, sinir ve böbrek hasarları, kalp krizi ve inme gibi sorunlarla
karşılaşma riski azalır. Günlük yaşamda gerekli aktiviteleri sürdürebilmek için
glukoz adı verilen bir tür şekere ihtiyaç vardır. Glukoz, dokulara ulaşamadığında
bir taraftan hücrelerimiz aç kalırken, diğer taraftan da kullanılamayan glukoz
kanda birikir ve kan şekeri yükselir. İnsülin, pankreas bezinden salgılanan bir
hormondur. Kandaki şekerin hücreye girebilmesi ve enerji olarak kullanılabilmesi
için insülin hormonuna ihtiyaç vardır.
Tip 1 diyabetin, insülin hormonunun yokluğu veya çok az olması ile gelişen
diyabet tipi olduğunu anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
En sık çocuk ve gençlerde olmakla birlikte her yaşta görülebilir. Tip 1
diyabetin başlıca belirtileri ağız kuruluğu, susama, çok ve sık idrar yapma,
yorgunluk ve halsizliktir. Sık ve aşırı acıkma, istem dışı kilo kaybetme,
bulantı, kusma, karın ağrısı, bulanık görme, ayaklarda hissizlik veya uyuşma,
karıncalanma da bu belirtiler arasındadır. Belirtiler o kadar hızlı ilerler ki
bazı hastalar diyabet tanısı konulmadan önce önemli bir şikayetleri olmadığını
ifade eder. Çocuklarda şeker hastalığı bir kez oluşunca yaşam boyu sürer. Tip 1
diyabette, pankreasta insülin yapılamadığı için her gün insülin kullanmaları
şarttır. İnsülin hap olarak ağızdan verilemez. Hastanın ihtiyacı olan insülin
deri altına enjeksiyonla verilebilir ve tedaviye uyum gösteren çocukların yaşamı
ve gelişimleri normal bir şekilde sürmektedir. İnsülin tedavisi ile birlikte
beslenmenin düzenlenmesi ve düzenli egzersiz de önemlidir.
Tip 1 diyabetli kişilerin her gün aynı saatlerde yemek yemesi, ayrıca
önerilen beslenme planı ve gıda seçeneklerine uyması gerekmektedir. Popüler
inanışın aksine, aslında diyabet diyeti diye bir olgu yoktur. Tam tersine
diyabetlilere meyve, sebze ve tam taneli tahıllardan zengin bir beslenme planı
sunulmaktadır. Çünkü bu tür gıdaların besleyici değerleri yüksek, buna karşılık
yağ ve enerji içerikleri ise düşüktür. Eğer Tip 1 diyabet hastasıysanız,
yediğiniz gıdalardaki karbonhidrat miktarlarını öğrenmeniz gereklidir.
Muhabir: Fatih Mehmet Özcan
Yayıncı: Tuğba Yardımcı Mısır