BURSA (A.A) - Kuveyt Stratejik Çalışmalar Merkezi Başkanı Prof.
Dr. Shamlan Yousef Al-İssa, Ekonomi olmadan herhangi bir şey yapmak mümkün
değil. Bu noktada Türkiyedeki sistemi kopyalamak istiyoruz ama bunun için çok
çalışmak lazım ama bu da kimsenin işine gelmiyor dedi.
Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü tarafından ana kampüsteki
Mete Cengiz Kültür Merkezinde Ortadoğunun Yeniden Değerlendirilmesi
temasıyla düzenlenen Dördüncü Uluslararası İlişkiler Konferansı başladı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Bursa Valisi Şahabettin Harput,
Ortadoğuda halkların mutsuz ve huzursuz olduğunu belirterek, şunları söyledi:
Osmanlı gittiğinden bu yana kan akıyor. Bölgenin sahip olduğu büyük
potansiyeller başka ülkeler tarafından nasıl paylaşılır hesabı yapılıyor ve
sürekli oyunlar oynanıyor, tuzaklar kuruluyor. Kitleler birbirine düşürülmek
suretiyle bölge ülkelerinde halkların kendi hükümetleriyle araları açılıyor.
Sömürü düzeni devam ediyor. Ama bu şekilde devam edemez. Kalıcı olmaz. Halka
dayanmayan hiçbir hareketin, hiçbir yönetimin kalıcı olması düşünülemez.
-Ben maalesef Arapça konuşamayacağım diyen Cezayirli bakan-
Batılı ülkelerinin teşvikleriyle başlayan bağımsızlık hareketleriyle
Osmanlının Ortadoğu coğrafyasından çekilmek zorunda kaldığını anlatan Harput,
şöyle devam etti:
Batının yaptığı tüm katliamlarla Fransız ve İngiliz gibi benzeri
hakimiyetler kuruldu. Bu ülkelere hiçbir şey vermediler ve hep aldılar. Dillerini
aldılar. Cezayir mesela. Ticaret Odası Başkanı ile konuşuyorum. Yanımızda Arapça
tercüman götürdük. Başkan, Ben maalesef Arapça konuşamayacağım dedi. İçim
sızladı. Bir milletin dili, kimliği, karakteri ve kişiliği bu kadar tahrip
edilebilirdi. Petrolünü almış, dilini almış, Başka pek çok şeyini almışlar.
İnsanlar kaybettiği pek çok şeyi hemen anlamıyorlar. Ama Osmanlıyı anlamışlar.
Osmanlının kendilerine barış ve huzur için geldiğini anlamışlar. Türkiye ile
muhabbet sevgi bir kat daha arttı.
-Türkiyedeki sistemi kopyalamak istiyoruz-
Açılış konuşmasının ardından ilk oturumda söz alan Kuveyt Stratejik
Çalışmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. Shamlan Yousef Al-İssa, Arap coğrafyasında,
Arap Baharı sonrası siyasi partilere daha fazla ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Prof. Dr. İssa, Kuveytte 1961de petrolün bulunmasının ardından ticaret
erbabının demokrasiye geçiş için baskı yaptığını, ülkede demokratik usullerin
deklare edildiğini, ancak halk olarak bu duruma hazır olunmadığından ötürü
sürecin yaşatılamadığını ifade etti. Demokrasinin her zaman talep edilegeldiğini
belirten Prof. Dr. İssa, şunları kaydetti:
Şimdi Kuveytte siyasi partilere yasal olarak izin verilmiyor. STK
aracılığıyla faaliyet gösteriliyor. Müslüman Kardeşler, bunlardan biri. Arap
milliyetçiliği hareketi bir başka dalga Kuveytte. Siyasi partilerin çoğu
kültürel dernekler üzerinden hükümeti destekleyici şekilde faaliyet yapıyor.
1960lardan sonra Arap milliyetçilik hareketi ve İslami hareket de Arap
dünyasında gelişim gösterdi. Daha sonra demokratik hareketler geliştirilmeye
çalışıldı. Oldukça küçük bir yapıydı. Birçok siyasi parti gündeme geldi. Tüm Arap
coğrafyasında Arap siyasi partilerin genel bir başarısızlığı var tarih boyunca.
Çünkü demokratik değillerdi. Hepsi diktatörlüğe dayalı idi. Görüşü fark etmiyor.
60 yıldan bu yana belki bir değişiklik olmadı. 1950lerde 1960larda başlayan
hareketlerde mesela hareketin lideri gittikten sonra hareket bitti. Devlete
yansıma olmadı. Devlete dönük olmadı. Demokratikleşmenin Arap devletlerinde
oturmamış olmaması bundan ötürüdür. Siyasi özgürlükleri deklare etme noktasında
çekinceler vardı. Kuveytte siyasi partiler zayıf ve gündemleri yok ve fakirler
ve vizyon geliştiremiyorlar. Anayasa değiştirilmek isteniyor, niye diyorlar. Ben
liberal olmama rağmen birçok Arap ülkesinde İslami hareketin yoğunluğu
oluşturacağı noktasında düşüncelerim var. Ekonomi burada çok önemli rol oynuyor.
Ekonomi olmadan herhangi bir şey yapmak mümkün değil. Türkiyedeki sistemi
kopyalamak istiyoruz ama bunun için çok çalışmak lazım ama bu da kimsenin işine
gelmiyor.
-Tunuslu akademisyen Mokhtar-
Tunus Beşeri ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kraiem
Mokhtar ise ülkede spontane bir isyanın gerçekleştiğini, yoksullar ve işsizlerin
haklarını aradıklarını, ancak devrim sonrası güçlü bir muhalefetin ortaya
çıkmadığını söyledi.
Prof. Dr. Mokhtar, Tunusta gerçek bir demokratik rejim inşa edildiğine dair
şüphelerin bulunduğunu belirterek, şunları dile getirdi:
Gerçekten bir demokratik rejim inşa edildiğine dair emareler yok.
Demokratik hayatla mı devam edeceğiz, yoksa iktidar kendi kitlelerini mi memnun
etmeye devam edecek- Rejim kavramsallaştırması konusunda ikilikler var.
Geçtiğimiz günlerde En Nahdanın lideri Gannuşinin, Cihatçılarla olan bir
mülakatı internete sızdı. Onlara, Daha ordu yanımızda değil. Bir süre daha
bekleyin. Sabredin diyor. İnsanlar da Bunların niyetleri nedir diye konuşmaya
başladı. Ülkede denge sahibi iki kuvvet yok. Lider, ahlaklı ve etik olabilir
ancak sivil toplum ve karşı lider yoksa demokrasi yoktur. Bu yüzden demokrasi
istiyorsak demokratik ilkeleri kuvvetlendirmek gerekir. Meclise giremeyen
partiler birleşmeye başladı. 100 partiden, 5 temel partiye gelindi ve onlar da
birleşmeyi düşünüyor. Devrim sırasında 300 bin işsiz vardı, şimdi 800 bin işsiz
var. Rakamlar çok korkutucu hale geldi.
-ABDdeki seçimler-
Panelin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Prof.Dr. El-İssa, ABD
başkanlık seçimlerinin sonuçlarını değerlendirdi. Prof. Dr. El-İssa, ABD
seçimlerini mevcut başkan Obamanın kazanmasının iyi bir sonuç olduğunu
belirterek, şöyle konuştu:
Obamanın Ortadoğuya yaklaşımı daha olumlu ve barışçıl. Ancak tabii
biliyoruz ki ABD ulusal çıkarları her zaman önde olduğu için başkanın Demokrat ve
Cumhuriyetçi olması, durumu fazla değiştirmeyecektir. ABDnin belli bir sistemi
var. Bu durum Kuveyt için de devam edecektir. Kuveytin en önemli gündem maddesi
İranın Şii politikası ve nükleer enerji politikasıdır. ABD oturmuş bir devlet.
Değişiklik yaşanacağını düşünmüyorum. Eskiden Soğuk Savaş vardı günümüzde Orta
Asyada yeni marketlerin oluştuğu ve Rusyanın yeniden ortaya çıktığı bir dönem
yaşıyoruz. Böyle bir dönemde ABDnin Ortadoğu için daha fazla çaba sarf etmesi
gerekir.
Konferans, yarınki oturumlarının ardından sona erecek.
Muhabir: Metin Aktaş
Yayıncı: Kamuran Akkuş