GAZİANTEP (A.A) - Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi
(GASAM) Başkanı ve AK Parti Gaziantep Milletvekili Ali Şahin, uluslararası
ilişkilerin son derece dinamik ve değişken olduğunu belirterek, Örneğin
sınırlarına asker yığdığınız bir ülke ile bir anda stratejik işbirliği içerisine
girerek son derece yakınlaşabildiğiniz gibi, hemen ardından savaşla burun buruna
da gelebilirsiniz dedi.
Şahin, yaptığı açıklamada, son dönemlerde Türk dış politikasını tanımlamak
adına oldukça yeni tanımlar ve terimler kullanılmaya başlandığını belirtti.
Soft Power Hard Power (yumuşak güç sert güç), tanımlarının bu yönde
kullanılan terimler olduğunu dile getiren Şahin, uluslararası ilişkilerde
ülkelerin dış politika karakterlerinin sahip oldukları ekonomik, siyasi ve askeri
güce göre sert ve yumuşak şeklinde tanımlansa da kalıcılık ve süreklilik arz
etmediğini ifade etti.
Konjonktürel olarak ya da dengelere göre kimi zaman sert kimi zaman da
yumuşak politikalar izlenmek durumunda kalındığına dikkati çeken Şahin, şunları
kaydetti:
Uluslararası ilişkiler son derece dinamik ve değişkendir. Örneğin
sınırlarına asker yığdığınız bir ülkeyle bir anda stratejik işbirliği içerisine
girerek son derece yakınlaşabildiğiniz gibi, hemen ardından savaşla burun buruna
da gelebilirsiniz. Bu anlamda Suriye ile olan ilişkilerimiz uluslararası
ilişkiler ve dış politikanın dinamizm, hız ve değişkenliğini göstermesi açısından
son derece güzel bir örnektir. Ne oldu da kardeş olduğumuz bir ülke ile bir anda
düşman hale geldik- sorusunu yöneltenlerin bu anlamda dış politika ya da
uluslararası ilişkiler felsefesinin künhüne varabildiklerini söylemek oldukça
zor.
-Kudret ve şefkat
Şahin, özellikle AK Parti iktidarıyla birlikte keskin ve pro-aktif bir
değişim yaşayan Türk dış politikasını, bu çerçevede sert ya da yumuşak yerine
Türk kültürüyle özdeş olarak kudret ve şefkat tanımını kullanmanın yerinde
olacağını vurguladı.
Türk dış politikasını masaya yatırırken sadece Cumhuriyet dönemi sınırları
içerisinde kalmanın doğru olmadığını ifade eden Şahin, dışişlerinin kullandığı
diplomasi üslubu ve teamüllerinin ağırlıklı olarak Fransız etkisi altında kalmış
olsa da, Türk diplomasisinin gen ve DNAlarında yaşayan Osmanlı yani bir
imparatorluk karakterinin etkilerinin de yadsınamaz bir gerçek olduğunu belirtti.
Bu noktadan yola çıkarak taşıdığı küresel güç potansiyelleri itibariyle
Türkiyenin kudret sahibi bir ülke, ya da post modern şekliyle hard power
şeklinde tanımlanabileceğini kaydeden Şahin, açıklamasını şöyle sürdürdü:
Türk dış politikası, yerine göre kudret elini devreye sokarken
gerektiğinde de şefkat elini kullanabilmektedir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın
Davosta İsraile One minute çıkışı Türkiyenin kudret yönünü ortaya
koymaktadır. Bu çıkış bugüne kadar özellikle İslam coğrafyasında baş edilemez,
karşı konulamaz İsrail algısını ortadan kaldırmış ve özellikle hipnozdaki Arap
halklarını uyandırmıştır. Türkiye ekonomik, siyasi ve askeri anlamda İsraile
karşı avantajlı olmasa bile kalıtsal olarak taşıdığı kudret yani hard power
potansiyeli ile güçlü ve etkili bir müdahalede bulunabilmiştir.
-Tahliye operasyonu-
Şahin, Türkiyenin gücü ve dış politikadaki kudretini ortaya koymak adına
verilebilecek diğer önemli bir örneğin Libyadaki iç savaş sürecinde
gerçekleştirilen Tahliye operasyonu olduğunu, İngiltere, Almanya, Fransa gibi
ülkelerin dahi cesaret edemediği ölçüde büyük bir tahliye operasyonunun tüm
güçlük ve risklere rağmen Türkiye tarafından gerçekleştirildiğini hatırlattı.
Tahliye operasyonunda sadece Türkiye vatandaşlarının değil Fransız, Çin,
Alman, İngiliz hatta Vietnama kadar uzanan geniş bir coğrafyadan yaklaşık 30 bin
kişinin tahliyesinin tek kişinin burnu kanamadan gerçekleştirildiğini anımsatan
Şahin, sözlerini şöyle tamamladı:
Tahliye operasyonu sonrası Vietnam Devlet Başkanı, Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlunu telefonla arayarak teşekkür etmiş ve Türkiyenin ne denli güçlü bir
ülke olduğunu bir kez daha anladık ifadesini kullanmıştır. Türkiyenin soft
power yani şefkat gücünü ve kabiliyetlerini tanımlamak adına da Somali örneğini
verebiliriz. Somalide 2011 yılında yaşanan kuraklık neticesinde ortaya çıkan
açlık ve susuzluk dramına en güçlü yardımı ve dokunuşu Türkiye ve Türk halkı
gerçekleştirmiştir. Zengin batılı devletlerin gözleri önünde yaşanan dram bizzat
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yönetilmiş, Somali halkının yaşadığı
çaresizlik belediyelerimizin, iş ve sanat camiamızın, sivil toplum örgütlerimizin
olağanüstü çabaları neticesinde büyük ölçüde dindirilmiştir.
Muhabir: Zerin Özdilek / Sevil Çelik
Yayıncı: İsmail Fidan