ZONGULDAK (A.A) - Erdinç Aksoy - Zonguldakta 17 Mayıs 2010da
30 işçinin yaşamını yitirdiği grizu patlamasıyla ilgili hazırlanan 4 bilirkişi
raporu ile İş Teftiş Kurulu inceleme raporunda kazayla ilgili sorumlular
arasındaki farklılık dikkati çekti. Bir raporda olayda önemli ölçüde
kişileştirilmesi olanaksız olan kusurlar bulunduğu vurgulanırken diğerinde ölen
mühendisler, bir başkasında işveren ve alt işveren, farklı bir raporda ise
işveren ve alt işveren temsilcileri kusurlu bulundu.
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağının
eksi 540 kodundaki patlamayla ilgili soruşturma ve dava sürecinde üniversiteler
ve iş güvenliği uzmanlarınca hazırlanan bilirkişi raporlarında olayın meydana
gelişindeki süreçte, kusurlular arasındaki farklı kanaatlere varıldı.
-İlk rapor-
Faciacının ardından ilk olarak 23-24 Haziran 2010da hazırlanan Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulunun 36 sayfalık inceleme raporunda, iş
yerinde kontrol ve degaj sondajların yeterli düzeyde yapılmadığı, alev sızdırmaz
aygıtların kapak cıvatalarıyla oynanmış olduğu, iyi sıkılmadığı ve alev
sızdırmazlık özelliklerini kaybettiği, ocak içerisinde metan gazı yüzde 1,5u
geçmesine rağmen enerjinin kesilmediği ve ocak içerisinde çalışmalara devam
edildiği ve sensörlerin gazların fiziksel özelliklerine uygun yerleştirilmediği
gibi mevzuata aykırılıklar tespit edildi.
Raporun sonuç ve kanat bölümünde ise olayda TTKnın yüzde 30, Yapı-Tek
firmasının ise yüzde 70 kusurlu olduğu, ancak kasıtlı olmadıkları kaydedildi.
-Kişiselleştirilmesi olanaksız kusurlar-
İş kazasıyla ilgili Bülent Ecevit Üniversitesinden atanan bilirkişi
heyetinin 27 Temmuz 2010da hazırladığı 34 sayfalık raporda olayda önemli ölçüde
kişiselleştirilmesi olanaksız kusurlar bulunduğu vurgulanarak, işin taşerona
verilmesiyle ilgili süreçte sistemin kusurlu bulunduğu, bunun oluşmasına katkısı
ve etkisi olan TTK Yönetim Kurulu ile ilgili bakanlıklar ve diğer kurumlara kusur
izafe edilebileceği belirtildi.
Olayda yüklenicinin ve idarenin teknik elemanlarının kısmen kusurlu
olduklarına işaret edilerek, bunun ortak bir denetim mekanizması
kuramadıklarından kaynaklandığı belirten raporda, şunlar kaydedildi:
İdarenin elemanlarından dönemin Karadon Müessese Müdürü İsmail G. ile yapı
denetim sorumlusu olarak görevlendiren Mustafa K, olay anındaki iş güvenliği ve
eğitim şube müdür vekili Murat T. ile ondan önceki süreçte şube müdürlüğü yapan
kişiler, havalandırma ve tozla mücadele baş mühendisi Vedat K.ile iş güvenliği
baş mühendisi Kaya A; yüklenici Yapı-Tek firmasının temsilcisi Halim K, proje
sorumlusu Maden Mühendisi Kadir İ. ve iş güvenliği uzmanı Ertekin S. kusurludur.
Olayda kişiselleştirilemeyen kusurlar ve yaşanan büyük talihsizliklerin
önemli ölçüde payı bulunmaktadır. Yukarıdaki isimler ortak kusurludur.
-12 dakikalık ihmal iddiası-
ODTÜden 3 kişilik bilirkişi heyetinin 25 Temmuz 2011de hazırladığı raporda
da eksiklikler sıralanarak sözleşmenin uygulayıcısı davalı Yapı-Tek yüzde 70, TTK
ise yüzde 30 kusurlu bulundu.
Raporda, maden ocağında 13.15ten patlamanın meydana geldiği 13.27ye kadar
metan gazının yüzde 4ün üzerinde seyrettiği belirtilerek Son 12 dakikada
patlama olasılığının çok yüksek olduğu bilindiği halde, nasıl bir çalışma
yapıldığını, neden tüm ekipmanların durdurulup, acil kaçış planının
uygulanmadığını anlamak mümkün değildir ifadesi kullanıldı.
-Ölen mühendisler kusurlu
Mahkemeye sunulan 6 Eylül 2012de iş güvenliği uzmanları, elektrik ve maden
mühendisinin bulunduğu bilirkişinin 45 sayfalık raporunda, tutuksuz yargılanan
TTKdan ve yüklenici firmadan 28 sanık için cezai sorumluluk açısından herhangi
bir kusur izafe edilemeyeceği belirtilerek, şunlar kaydedildi:
Olayın meydan gelmesinde TTK ve yüklenicinin hizmet kusurlarının
bulunduğu, mevcut dosya kapsamına göre hizmet kusurlarının kişiselleştirilmesi
mümkün olmayan kusurlar olduğu, patlamada ölen 2 mühendis ile ocak çavuş ve
nezaretçilerinin de kusurlarının hizmet kusurlarından ve yer altı şartlarının
jeolojik yapısının tam olarak bilinmezliği nedeniyle kaçınılmaz faktörlerden
ileri gelmiş olduğu kanaatine varılmıştır.
-Son rapor-
İş güvenliği uzmanlarından oluşan heyetin 26 sayfalık son bilirkişi
raporunda ise İşin yürütülmesinden, çalıştırdığı işçilere karşı iş sağlığı ve
güvenliği yönünden asıl olarak sorumlu olan alt işveren davalı sanık Halim Knin
birinci derecede, işveren vekili İsmail Gnin ise ikinci derece kusurlu olduğu
kanaatine varılmıştır. Diğer sanıklar ve kazada yaşamını yitirenlerin kusuru
bulunmamaktadır ifadelerine yer verildi.
-Bilirkişi sistemi sorgulanmalı-
Maden Mühendisleri Odası (MMO) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, genelde bütün iş kazalarında bilirkişi
raporlarının çokluğunun dikkat çektiğini söyledi.
Mahkemelerin teknik konularda karar vermek için bilirkişiye başvurduğunu
ifade eden Torun, şunları kaydetti:
Türkiyede bilirkişilik müessesesi yeniden elden geçirilmesi gereken bir
yapıdır. Çünkü, bilirkişi atamalarında bir uzmanlık ya da meslek odalarından
sertifika istenmedi. Bilirkişi raporları hukuki süreçleri uzatıyor. İtirazlar
oluyor, yeni bilirkişiler görevlendiriliyor. Bilirkişi raporları çok farklı
olabiliyor. Bilirkişilerin hukuki bağlayıcıları çok fazla yok, vicdanı kararlar
veriyorlar. Mahkemelerin de bilirkişilere kararlarından dolayı yaptırım şansı
yok. Herkes kendine göre bir yorum yapıyor, kendi doğrularını yansıtıyor. Bizim
de itiraz ettiğimiz bir sürü bilirkişi raporları oluyor.
Torun, bilirkişi raporlarının bazen yargının işini zorlaştırdığını
vurgulayarak, Kamu vicdanını rahatlatan, bilimsel, aynı zamanda gerçekleri
yansıtan raporların çıkması hepimizin talebidir. Biz Adalet Bakanlığına bir yazı
yazmıştık. Meslek odalarının sertifika verdiği ya da belirlediği bilirkişileri
atanmasını istedik. Ama buna da bakanlık yasalara uygun olmadığı gerekçesiyle ret
etti. Bu konuda yasal düzenleme yapılması konusunda beklentiler var ifadesini
kullandı.
Yayıncı: Ebubekir Gülüm