ISPARTA (A.A) - Murat Yolcu - Dünya gül yağı üretiminin yüzde
65ini karşılayan Ispartada gül üreticilerine 2012 yılında kilogram başına
verilen 3,16 liranın bugüne kadar verilen en yüksek fiyat olduğu bildirildi.
GÜLBİRLİK Genel Müdürü Hasan Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada
GÜLBİRLİKin üreticiden satın aldığı gül çiçeğini fabrikalarında işleyerek gül
yağı, gül konkreti ve gül suyu ürettiğini, satış gerçekleştirildiğini belirtti.
Çelik, ayrıca ayrıca kozmetik ve gıda ürünleri kullanılarak üretilen gül orijinli
kozmetik ve gıda ürünlerin en iyi şekilde pazarlandığını, bunlardan elde edilen
geliri de üretici ortaklarına en iyi şekilde yansıttıklarını söyledi.
Gül üretiminin sadece Isparta ve çevresinde yapıldığını vurgulayan Çelik,
Ispartada yaklaşık 20 bin dekarlık alanda üretilen gül çiçeğinin hasat döneminin
45 gün olduğunu kaydetti.
Gül çiçeği rekoltesinin yılda 6 bin ton ile 7 bin 500 ton arasında
değiştiğine değinen Çelik, üretilen gülün başta GÜLBİRLİK olmak üzere diğer özel
firmalar tarafından satın alınıp fabrikalarda işlendiğini, daha sonra ise gül
yağı ve diğer ürünlere dönüştürülerek ihraç edildiğini belirtti.
-Gülün kilosuna 2011de 2,25 lira, 2012de 3,16 lira verildi-
GÜLBİRLİK olarak 2012 yılında üreticiden bin 500 ton gül çiçeği aldıklarına
dikkati çeken Çelik, gül çiçeklerinin işlenmesinden 200 kilogram gül yağı ve 1
ton civarında gül konkreti ürettiklerini dile getirdi.
Geçen yıl işlenen ürünlerden 6,5 milyon lira gelir elde edildiğini ifade
eden Çelik, şöyle konuştu:
2011de gül çiçeğine kilogram başına 2,25 lira verilmişti. Bu fiyat
gülcülük tarihinde üreticiye verilen en yüksek fiyattı. Ancak 2012de 2011 yılına
göre yaklaşık yüzde 40lık artışla üreticimize kilogram başına 3,16 lira
verilmesini kararlaştırdık. Daha sonra elde ettiğimiz 6,5 milyon liralık geliri,
birlik masraflarını düştükten sonra üreticimize dağıttık. Gülcülük sektörünün
tarihine bakacak olursak, 2012de üreticiye kilogram başına ödenen fiyat, geçmiş
yıllara göre en yüksek orandan yapıldı.
Çelik, GÜLBİRLİKin bugün 20 büyük müşterisinin bulunduğunu anlatarak, gül
yağı ile kozmetik ürünleri Fransa başta olmak üzere, Amerika, Kanada, İngiltere,
Japonya, İsviçre, Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan ve Katara ihraç
ettiklerini kaydetti.
-2012 gülün ekonomik olarak zirveye çıktığı yıl oldu-
Gülün çok kırılgan, nazik ve kıymetli bir ürün olduğuna dikkati çeken Çelik,
şöyle devam etti:
Diğer tarımsal faaliyetlerle karşılaştırıldığında 2012, gülün ekonomik
olarak zirveye çıktığı yıl oldu. Ama gülün hak ettiği noktayı koruyabilmesi, biz
ve bizim gibi üretici olan ortaklarımızın elinde. Bahçelerde, gül toplarken
üreticilerin parmaklarına batan dikenden çıkan kan rengi, Avrupa piyasalarında
işlendikten sonra aynı rengi almak suretiyle kadınların dudaklarında ruj,
parmaklarında oje oluyor. Bu insanlar birbirine muhtaç. Bu yönüyle bakıldığında
gül önemli bir mana ifade ediyor.
Türkiyenin gül sektöründeki liderliğini korumasının herkesin omuz omuza
vermesi ile mümkün olacağını vurgulayan Çelik, Aynı gemide yolculuk yapıyoruz.
Gülün geleceğini riske atacak fevri davranış ve tutumlardan kaçınmak gerekiyor.
Bugünden ziyade yarını ve geleceği düşünmek gerekir. GÜLBİRLİK bugüne kadar
sektörde denge unsuru oldu, bundan sonra da bu görevini sürdürecektir diye
konuştu.
Çelik, şunları kaydetti:
GÜLBİRLİK üretici köylü ortaklarımızın el emeği ve alın teri ile kurulmuş
ve faaliyetini sürdüren bir kooperatiftir. Aynı zamanda dünyada ve Türkiyede
nadir yetişen bir ürün olan gül çiçeği, dolayısıyla gül yağı, gül konkreti ve gül
suyu gibi ürünleriyle sektörel bazda bakıldığında ülkemizi dünya ölçeğinde
liderliğe taşımıştır. Diğer taraftan kurduğu Rosense şirketinin faaliyet alanına
giren gül orijinli kozmetik, parfümeri ve gıda ürünleri ile köylerdeki üretici
ortaklarımızın alın terini, el emeğini, gönül zenginliğini, dostluğunu ve
sevgisini milletimize sunuyoruz. Bu itibarla GÜLBİRLİK veya Rosense, sadece
üretici ortaklarımızın değil, belki tüm Ispartalının, hatta tüm Türkiyenin öz
malıdır, milli ürünü ve milli bir markasıdır diye düşünüyoruz. Dolayısıyla bu
ürüne ve markaya sahip çıkmak her birimizin görevi olmalıdır.
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu