RİZE (A.A) - Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı,
"Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünde 500 milyar dolarlık ihracat hedefimiz var,
kişi başına 25 bin dolar milli gelir hedefimiz var ama kardeşliği bu rakamlarla
ölçemezsiniz, tartamazsınız. O, bu topraklarda bu milletin en büyük
zenginliğidir" dedi.
Yazıcı, Rizede bir otelde düzenlenen "Üreten Anadolu Buluşmaları"
toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiyenin en önemli sorununun terör olduğunu,
30 yılı aşkın süredir terörle mücadele edildiğini belirtti.
Terörün ve teröristlerin istismar ettiği konular olduğunu ancak Türkiyenin
bu konuda önemli mesafeler katettiğini ifade eden Yazıcı, "İnsan doğasına aykırı
hiçbir davranış ve tutumu ilelebet sürdüremezsiniz. Hak mutlaka egemen olur.
İnsanların doğal haklarını engellerseniz, sınırlandırırsanız bunu ilelebet
sürdüremezsiniz. Yanlı uygulamalar vardır vesaire, bu alanlarla ilgili önemli
şeyler yaptık. Her ne olursa olsun o davranışın öznesine ya da nesnesine silaha
sarılma hakkı vermez. Silaha sarılmak bir hak değildir" diye konuştu.
Devletin vatandaşının can güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunu vurgulayan
Yazıcı, "Bütün özgürlükler yaşama hakkının korunmasıyla var olur. Bireyin yaşama
hakkını koruyamamışsanız diğer hak ve özgürlüklerin bir anlamı olur mu- Seyahat,
inanç özgürlüğü ne işe yarar, insanın yaşama hakkını koruyacaksınız, bunu da kim
korur, Anayasaya göre güvenlik kuvvetlerimiz" dedi.
Türkiyede binlerce insanın öldüğünü ve şehit analarının ağladığını dile
getiren Yazıcı, şunları söyledi:
"Sadece analar ağlamıyor, babalar da ağlıyor. Nasıl ağlıyor, gizli ağlıyor.
Sadece analar değil, herkes ağlıyor. Bu konuda bir yöntem bulmak gerekmez mi-
İşte Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi dedik. Bu bir proje. Çünkü bizim en
büyük zenginliğimiz kardeşliğimiz. Biz, ticaretimizi rakamlarla ifade ediyoruz.
Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünde 500 milyar dolarlık ihracat hedefimiz var.
Kişi başına 25 bin dolar milli gelir hedefimiz var ama kardeşliği bu rakamlarla
ölçemezsiniz, tartamazsınız. O, bu topraklarda bu milletin en büyük
zenginliğidir. Bu kardeşlik o kadar zengin ki herkesin etnisitesini zenginlik
olarak kabul eden bir kardeşlik. Herkesin inancını, mezhebini, ifade özgürlüğünü,
düşünce kanaatini ifade edebileceği zenginlikte kardeşlik. Bunun için tek devlet,
tek vatan, tek millet diyoruz ama kırmızı çizgimiz de var. Bunu sağlayalım kan
akmasın."
-"Belki o da kardeşiliğimiz önemli diyor"-
Türkiyede ilk kez bir yöntemin uygulanmaya başladığını belirten Yazıcı,
şöyle devam etti:
"Milli Birlik ve Kardeşlik Projesinin bir alt başlığı çözüm sürecidir.
Bunun önerenin Ahmet, Hasan, Mehmet şu bu olması önemli değil, onun icra edilir
bir durum olması önemli. Böyle bir iradenin ortaya konuyor olması önemli. Kim
yaptı, ne oldu, nasıl gidiyor, nasıl bırakacak, rap rap mı gidecek, nizamimi
gidecek, bunlara takılmamalıyız. Çünkü konuşmak, tartışmak sorunları çözmede en
önemli anahtardır. Silahlı adamla oturup bir şey konuşulur mu, tehdit var bir
defa. Çıkıyor, silahı bırakacak, dönecek, belki çıkmadan silahı bırakıp
annesinin babasının yanına gidiyor Bunları sorgulamanın çok anlamlı olduğu
kanısında değilim. Ne karşılığı yapıyor, belki o da kardeşiliğimiz önemli diyor
ve onun için yapıyor. Böyle düşünelim. Çanakkalede birlikte savaşmadık mı
Kurtuluş Savaşında, Dumlupınarda, bin yıldır bu topraklarda birlikteyiz. Böyle
bakmalıyız."
Çözüm süreci döneminde kafaları karıştırmaya çalışanların olabileceğini
kaydeden Yazıcı, şunları belirtti:
"İçimizde de var, dışımızda da var. Türkiye bu terör belasından kurtulduğu
an hiç kimse tutamaz, ekonomik olarak tutamaz, bunu herkes görüyor ve böyle bir
Türkiyenin elbette ki bütün insanımıza hiçbir ayrım yapmadan mezhebi,
etnisitesi, düşüncesi itibarıyla hiçbir ayrım yapmadan. Öyleyse aramızda ve
elbette bölgemize çok büyük katkı sağlayacak. Duruşunu daha da güçlü hale
getirmiş olan bir Türkiyenin insanlığımıza çok büyük katkısı olacak. Bunu hiçbir
zaman unutmayalım. İnşallah bu duruş kardeşliğimizin pekişmesi noktasında
hedeflediğimiz yere varmamızı sağlar ve hiç kimse de buna engel olamaz."
-Kolluk kuvvetlerinin görevi-
Ülkeden nasıl çıkılacağı yönünde söylemlerin olduğunu ve hukukçu kimliği ile
ilk defa bu konuda açıklama yaptığını ifade eden Yazıcı, şöyle devam etti.
"Kolluk kuvvetlerinin önemli bir görevi, önleyici güvenlik hizmetini
sağlamak. Suç işleyenlerin suç işlemelerini önleyecek tedbirleri almak. Bir
görevi de suçluyu yakalayıp adalete teslim etmek. Peki bu silahlı unsurlar
ellerinde silah bulundurmak suretiyle hiç umulmadık bir yerde Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşının canını tehlikeye sokabilecek eylem icra edebilecek durumdaysa bunu
önlenmesi bağlamında, onların belli prosedürler içerisinde yurt dışına
çıkışlarının sağlanıyor olması, güvenlik kuvvetlerimizin önleyici görevi olarak
değerlendirilemez mi- Ben öyle düşünüyorum. İnsanların öldürülmesi fiilini icra
etmeyi önlemek için bir önleyici görev ifa edilecek. Bu tarzda bir hukuk
tartışması bile olamaz diye düşünüyorum. Yok yasa yapalım, yasa çıksın böyle
bir şey olmaz. Bugün ki yasalarla prosedürlerle bu gerçekleşir."
-"Bütün faaliyetlerimizi planlarken merkeze insanı yerleştirmişiz"-
Yazıcı, Türkiyenin dünya coğrafyasının çok önemli bir yerinde bulunduğunu
belirterek, "Kavşaktayız. Asya, Afrika ve Avrupayı üç büyük kıtayı birleştiren
bir yerdeyiz. Ekonomik olarak baktığımız zaman, uluslararası ilişkilerin
belirlenmesinde en önemli konulardan birisi enerji ve enerji kaynakları ve o
enerjinin güzergahı. Bütün uluslararası kurgular, ilişkiler enerji imkanlarına
göre şekilleniyor. Türkiye, büyük ölçüde enerjiyi üreten ve tüketen kesimin
arasında yer alıyor, önemli koridordayız. Enerjinin taşınması Türkiye üzerinden
yapılıyor" diye konuştu.
Türkiyenin her coğrafyası ile ilgili farklı zenginlikleri olduğunu ifade
eden Yazıcı, şunları kaydetti:
"Hem ekonomik hem tarihi birikim olarak, bizim tarihimize baktığımız zaman
Türk milleti üretken, cefakar, vefakar. Her zorluğu aşabilen ecdadımız Osmanlı,
Anadoluda, Sicilyada Endülüste nereye gitmişse medeniyet götürmüş, medreseler
yapmış, çeşmeler, bedestenler yapmış, vakıflar kurmuş, uçan kuşlarla, göçmen
kuşlarla ilgili vakıflar kurulmuş. Hayvanların korunmasına ilişkin vakıflar
kurulmuş. Bugün hayvan hakları, çevrenin korunması yakın zamanda insanlık
gündeminde yer alıyor. Bunlar bizim tarihimizde var. Gittiğimiz hiçbir yerde
asimilasyon şeklinde bir politika izlememişiz. İnsanların inançlarına,
ibadetlerine müdahale etmemişiz. Böyle bir anlayışımız var."
Türkiyenin büyüdüğünü ve geliştiğini, kaydeden Yazıcı, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
"Bunu rakamlar gösteriyor ama merhum Sabri Ülgenerin ifade ettiği gibi,
bütün bu değerlerin altında yatan temel güç insan. Biz de bu anlayışa sahibiz. Bu
anlayışa özen gösteriyoruz. Ekonomik sosyal bütün faaliyetlerimizi planlarken,
icra ederken merkeze insanı yerleştirmişiz. İnsan odaklı bir kamu hizmeti
sürdürme anlayışına sahibiz. Bu bağlamda insanı dikkate aldığımız zaman devlet
birey ilişkilerinin belirlenmesinde de çok önemli bir bakışımız var. Devleti var
eden millettir. Millet değişik düşünce ama müşterek tarih, kültür örf ve adetlere
sahip insanların oluşturduğu bir bütün ve bu bütün vatan dediğimiz müşterek
toprak parçası üzerinde yaşamayı sağlayacak kendi hukukunu, kumu hukukunu
belirleyecek, birey hak ve özgürlüklerini güven altına almak üzere devleti
oluşturuyor. Bu nedenle devlet kısaca bir hizmet organıdır.
Siyaset bilimcileri haklardan söz ederken, insan haklarından bahsederler ama
hiçbirimiz devlet hakkı diye bir kavram duymadık. Devletin hakkı olmaz, devletin
ödevi var, görevi var hizmet üretir."
Muhabir: Muhittin Sandıkçı
Yayıncı: Murat Kaban