BURSA (A.A) - Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Kısa
özlü, sorun üreten değil, sorun noktalarını tasfiye edici, devletin yönetim
şeması içinde yer alan kurumların yetki ve görev alanlarını net bir şekilde
belirleyen, insan hak ve özgürlüklerini güvence altına alan ama çok detaya
girmeyen, bir tüzük, yönetmelik gibi hususları içermeyen bir anayasa çıkartmayı
başarırız. Buna inanıyorum, parlamento bunu başarmak zorunda. Kimsenin bundan
kaçışı haklı gösterecek bir gerekçesi olamayacağı kanısındayım dedi.
Yazıcı, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) 35. Girişim ve
İş Dünyası Konseyinde yaptığı konuşmada, ne Türkiyenin ne de dünyanın
2000lerde kaldığını söyledi.
Tüm dünyada muazzam bir değişim olduğunu dile getiren Yazıcı, Dünyada bu
değişim hem ekonomik aktiviteler, hem de sosyal gelişmeler bakımından oluyor.
Bütçe açığı ekonomik göstergeler bakımından oldukça önemli. Türk ekonomisinde
geçen yıl bütçe açığı yüzde 1,5 dolayında oldu. AB ülkelerinin pek çoğunda yüzde
3ün üzerindedir. Merkezi Yönetim Borç Stoku alanında Maastricht kriterlerine
göre yüzde 60ı aşmaması gerekiyor. ABnin özellikle Avro ülkelerinde Gayri Safi
Milli Hasılaya oranı yüzde 80lerin üzerindedir. Türkiyede ise 2011de yüzde
39,4 oldu. 2015e doğru hedefimiz bunu yüzde 32lere getirmek diye konuştu.
Bunların altında yatan en önemli faktörün, Türk milletinin sağladığı güven
ve istikrar olduğunu anlatan Bakan Yazıcı, şöyle devam etti:
Kamu yönetimiyle alakalı demokrasi, adalet, sosyal adalet, gibi kavramlar
var. Bunların içinde güvenlik çok önemli. Sosyal güvenlik çıtasını
yükseltmezseniz, toplum içindeki katmanlar arasında büyük ekonomik farklılıklar
devam ederse, böyle bir ortam, yatırımcı bakımından güvensizlik unsuruna dönüşür.
İmkanlar ölçüsünde bu alanlarda önemli gelişmeler yaşattık. Dünyada 1,5 milyar
insan günlük bir dolarla geçinmek zorunda. Türkiyede günde 1 dolarla geçinmek
zorunda olan hiçbir birey kalmamıştır. Dünya ölçütlerine göre, dünyada 2,15
doların altında parayla geçinen insanlar yoksul olarak kabul edilen, Türkiyede
bu insan sayısı 2002 yüzde 3, bugün binde 21. Günde 4,15 doların altında geçinen
insan 2002de yüzde 30, şimdi yüzde 3,5. Belki bunu görmüyoruz ama ülkemizde
yaşayan insanların sosyoekonomik statülerini, yaşama zorluklarını giderme adına
yaptığımız politikalar sayesinde o kesime karşı devlet olma gereğini yerine
getirirken bir taraftan da müteşebbis açısından güvenli bir ortam
oluşturuyoruz.
-Hukuk alanında önemli çalışmalar-
Yazıcı, hukuk alanında da hükümet olarak çok önemli çalışmalar yaptıklarını
belirterek, şu görüşleri iletti:
Hukuk devletinde herkesin hukuk içinde olması gerekir. Kimse hukukun ne
üstünde, ne altına olur. Toplumda her birey bunu hissetmeli. Bu konuda önümüzde
muazzam bir proje var, anayasa. Anayasayı kim yapar-, Millet yapar. Bu hak
devredilmez, tekel bir haktır. Bizim 5 anayasamız var. Son 2si darbeler sonucu
darbecilerin yaptığı anayasalardır. Türk milleti bugüne kadar doğrudan doğruya
kendisinin anayasa yapma hakkını gerçekleştirebileceği, bunu elde edecek bir
ortam elde edemedi. İlk defa bu hakkı elde ediyor. Genel seçimler öncesi bütün
siyasi partiler bu konuda vaatte bulundular. Ondan önce de tüm STKların ittifak
ettikleri alanların başında 82 Anayasanın değiştirilmesi vardı. Şimdi o zemin
var. İnşallah Meclis yeni anayasa yapımını başarır.
Yeni anayasa yapımının, Türkiyenin çok çetrefilli sorunlarının da
tasfiyesi bakımından çok uygun bir zemin hazırladığını dile getiren Yazıcı, şöyle
devam etti:
Komisyona gelirken herkesin o masa etrafına şartsız gelmesi önemliydi.
Öyle de gelindi. İlk başta bazı şartlar oldu ama hiç kimse bir şartla o masaya
oturmadı. Bu çok önemli. Daha önce yapılan bir değişiklik sonucu 12 Eylül
darbesini yapanların yargı önüne çıkarıldığı bir süreçte, onların yaptıkları
anayasanın da değiştirilmesi zarureti de sanırım bu anayasanın mutlaka yapılması
bakımında önemli faktörlerden bir tanesi. Kısa özlü, sorun üreten değil, sorun
noktalarını tasfiye edici, devletin yönetim şeması içinde yer alan kurumların
yetki ve görev alanlarını net bir şekilde belirleyen, insan hak ve özgürlüklerini
güvence altına alan ama çok detaya girmeyen, bir tüzük, yönetmelik gibi hususları
içermeyen bir anayasa çıkartmayı başarırız. Buna inanıyorum, parlamento bunu
başarmak zorunda. Kimsenin bundan kaçışı haklı gösterecek bir gerekçesi
olamayacağı kanısındayım.
-Yeni Türk Ticaret Kanunu-
Yeni Türk Ticaret Kanununun, ticaret erbabının hayatını kolaylaştırmak,
temposunu, rekabet gücünü artırmak, kayıt dışılığı ortadan kaldırmak için
çıkarıldığını dile getiren Yazıcı, İhtiyaçtan doğmuş bir değişiklik.
Türkiyenin bugün yürürlükte bulunan ticaret kanunu, 1957 tarihli. 55 model bir
araçla Türkiyedeki ekonomik hayatın aktörleri faaliyetlerini yürütüyor. Dünya
değişti. Ticarette bulunan enstrümanlar değişti. Değişen dünyada Türk sanayisi,
esnaf, sanayici rekabet edemez. Bu ihtiyaçtan bu kanun çıkartıldı. Nadir olarak
bütün siyasi partilerin ittifakıyla seçimlerden önce Mecliste yasalaştırıldı
diye konuştu.
Yeni kanunda 1535 madde bulunduğunu anlatan Bakan Yazıcı, şöyle devam etti:
Çok teknik detayları düzenleyen bir yasa... Mecliste değişik kesimlerden
verilecek önergeler, kanunun belli maddelerinin değiştirilmesi birliğini de
bozabilirdi. Değiştirildi, uygulaması 1 Temmuz 2012ye ertelendi. Bu süreçte,
amaca ulaşmayı engelleyecek maddeler varsa, düzeltilsin, elensin diye ertelendi.
2011de çok tartışıldığını görmedim ama 2012 başından itibaren özellikle bazı
yazarlar, Bu kanun şöyle cezalar getiriyor, ne yaparsanız hapse girecekseniz
diye yazınca bir hareketlilik getirdi. Sonra bir planlama yaptık 10 bölgede,
toplantılar yaptık. Sonra ilgi-alaka arttı. Gelen tüm eleştirileri önerileri
toparladık, değerlendirdik. Uzmanlar tekrar bir araya gelip çalışma yaparak,
taslak hazırladık ve en son geçen Pazartesi günü dün bitirdiler, sanırım
önümüzdeki hafta içerisinde ortaya çıkan taslak parlamentoya gelecek.
Kanuna yapılan bazı eleştirileri kanunun bütünlüğünü bozmadan
tartıştıklarını kaydeden Yazıcı, şunları aktardı:
Bu kanunun felsefesini bütünlüğünü bozmamak gerekir. Bir kesim Bu kanuna
hiç dokunulmasın, bir kesim de İş dünyası ne istiyorsa hepsini yapalım dedi.
Biz ikisine de uzak durduk. Tamam hiçbir kanun kutsal kitap değil. Önemli olan
insanların ihtiyaçlarını gidermek. Sıkıntı varsa düzeltiriz ilk imkanda. Ama ne
söyleniyorsa bunları yapalım da demedik. Yani arafta durduk. Taslak belki madde
itibarıyla biraz fazla olabilir ama çoğu isim düzeltmeleridir, teknik
unsurlardır. Taslak 55 maddeden oluşuyor. Bu kanun delik deşik oluyor diye
düşünmeyin. Bunun aşağı yukarı 30 maddesi bu dediğim hususlarla ilgili. Kanunun
getirdiği bir müesseseyi, işlem denetçisini tamamen kaldırmaya karar verdik.
Ancak hukuk fakültesinden hocam beni aradı Hiç olmazsa işlem denetçiliğini
sermaye azaltımı-artırımını da tekrar getirin, aksi durumda şirketler sermaye
artırırken, azaltırken ya da birleşirken mahkemeye gitmek zorundalar. Mahkeme,
bilirkişi tayin ediyor. 3 bilirkişi tayin etse, 4er bin lira verse 12 bin lira
eder. Bunu da not ettik. Tekrar bunu görüşeceğiz. İnşallah bir değişiklik olmaz
1 Temmuz tarihinde yürürlüğe girmesi gerektiğine inanıyoruz , yetiştiremezsek
bile bu düzeltmelerin birkaç ay sonra yapılmasının hiçbir mahzuru yok.
Yazıcı, Türkiyenin önemli sorunlardan birisinin cari açık olduğunu
hatırlatarak, Dış ticaret farkından değil, o onun içinde büyük kalem. İçinde
hizmet sektörü, transfer var. Hizmet sektöründe bizim fazlamız var. Cari açığı
biraz daha aşağı çekiyor. Ancak ara malların ihracatı bu açığı yukarı çekiyor.
2012 rakamlarına baktığımız zaman bu ithalat ve ihracat arasındaki farkın
kapanıyor olması izi sevindiriyor. Yatırım teşvik programı çok önemli. Bazıları
bunu eleştiriyor olabilir. Yanlış da olabilir. Yaptıklarımız yanlıştı demiyorum
ama demek ki beklediğimiz sonuçları tam olarak veremedi. Bu defa böyle geniş,
kuşatıcı bir yatırım teşvik programı çalışması yaptık. Önümüzdeki günlerde Resmi
Gazetede yayımlanacak dedi.
Muhabir : Halil İbrahim Başer
Yayıncı : Kamuran Akkuş