KARAMAN (A.A) - Mehmet Çetin - Karamanda 20 yıldır imamlık
yapan Osman Gözel, hat sanatından ney ustalığına, ebrudan geleneksel ok yapımına
kadar birçok alanda eser veriyor.
"On parmağında 10 marifet var" denilen kişilerden olan 39 yaşındaki imam
Gözel, hat ve ebru sanatları dışında ney ile de ilgileniyor. Ney yapım ustası
olan imam, profesyonel bir neyzen...
Gözel, bu uğraşlarını Piri Reis Kültür Merkezinde bulunan sanat atölyesinde
açtığı kurslarla meraklılarına da öğretiyor. Son 5 yıldır da ok yapımına merak
salan Gözel, Türkiyenin geleneksel yöntemle ok yapan sayılı ustalar arasında...
Gözel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İlahiyat Fakültesi mezunu olduğunu,
20 yıldır da din görevlisi olarak görev yaptığını söyledi.
Öğrencilik ve imamlık yaptığı dönemlerde hat, ebru, ney ve musiki dersleri
aldığını ifade eden Gözel, "12 yıldır ahşaptan ney yapmak için uğraş sarf ettim
ve bunu gerçekleştirdim. Ortaya çıkardığım ahşaptan ney, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Araştırma Geliştirme Daire Başkanlığının Anadolu Türk Çalgıları
Envanterine girdi. 5 yıldır, başta üniversite öğrencileri olmak üzere isteyen
herkese ney, hüsnü-hat ve ebru kursları vermekteyim" dedi.
-Eski ok yapım ustalarının neyzen olduğunu öğrenince...-
Çocukluğunda ağaç dallarından yay, kamışlardan ok yapıp attığını, yıllar
sonra geleneksel Türk okçuluğunu araştırmaya başladığını belirten Gözel, şunları
kaydetti:
Yaptığım araştırmalarda eski ok yapım ustalarının özellikle, neyzen ve
hattat olduklarını öğrendim. Hocalarım ve ustalarım, benim ok yapabileceğimi
söyledi. Ben de 5 yıl önce amatörce geleneksel Türk okları yapmaya başladım. Bu
işin erbabı ustalardan kurs aldım. İşin içine girince Türk okçuluğunun bir derya
olduğunu gördüm. Geleneksel Türk okuna bakıldığında aerodinamiği, yakalamış
mükemmel bir yapı var. Çeşitleri çok. Yangın çıkaran, ses çıkaran, hedef okları,
uzun menzil oklar..."
-"2 dirhem 1 çekirdek" tabiri nereden geliyor--
Okun ucundaki ağırlığa "temren" denildiğini, kuyruğundaki tüylerin ise kuğu,
kaz veya hindi tüyü olduğunu anlatan imam Osman Gözel, şöyle devam etti:
"Bu tüyler çok hassas. Sağ kanada sağ kanattan, sol kanada sol kanattan
yapılması lazım. Bağlantı noktalarını hayvan sinirlerinden yapıyoruz. Ecdadımızda
aynen hayvan sinirleri kullanmış. Ağacı özel bir ağaç. Her yerde yetişmiyor. Her
zaman kullandığımız, 2 dirhem bir çekirdek deyimi aslında, savaş oklarının
ucuna takılan temrenin ağırlığını tarif etmekte kullanılan bir deyim. Bunu
okçuluğa başladıktan sonra öğrendim. Ayrıca, okun uzunluğu, ağırlığı, atacağınız
yaya göre olması lazım.
Günümüzün savaş uçakları ile geleneksel Türk oklarının kuyruk yapıları
aynı... Türklerin 5 bin yıldır bu okları uçuruyor. Okun ucunun incelmesi, arkaya
doğru ortada çapın genişlemesi ve kuyruğa doğru tekrar incelmesi tesadüf değil.
Geleneksel bir Türk okunu incelendiğinizde savaş uçaklarının aerodinamik
yapısıyla aynı olduğunu görürsünüz. Aslında biz oku atmıyoruz, tabiri caizse oku
uçuruyoruz. Zaten okçular ok uçurmaya gidelim tabirini çok kullanırlar. Çünkü bu
oklar müthiş bir hesapla yapılıyor.
Yayıncı: Murat Aslan