BURSA (A.A) - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı
Derviş Eroğlu, Şu anda seçilmiş olan yeni Rum lider olumlu mesajlar verse de
önemli olan müzakere masasına oturduğunda ortaya koyacağı politikadır dedi.
Eroğlu, Uludağ Üniversitesinde Dünden Bugüne Kıbrıs Müzakereleri konulu
konferansta yaptığı konuşmada, Kıbrısta kavgayı başlatan tarafın kendilerinin
değil, Rumlar olduğunu, geçen süreçte müzakerelerde Rum tarafının hiçbir zaman
istekli biçimde yaklaşım sergilemediğini söyledi.
Rum tarafının kendisini her zaman dış dünyaya uzlaşmacı taraf olarak
göstermeyi çok iyi bildiğini belirten Eroğlu, Hristofyas ile 2 yıl görüştük.
Benden önceki Cumhurbaşkanı da muhataplarıyla 2 yıl görüşmüştür. Ancak bir
anlaşmaya varılamamıştır. Gelen de kendi halkının menfaatlerini düşünecek, giden
de... Bunlar dış dünyaya kendilerini uzlaşmacı gibi göstermeyi çok iyi biliyor.
Şu anda seçilmiş olan yeni Rum lider olumlu mesajlar verse de önemli olan
müzakere masasına oturduğunda ortaya koyacağı politikadır diye konuştu.
Eroğlu, Kıbrısta verilen mücadelenin tarihsel bir zemininin olduğuna işaret
ederek, Mücadele, yeni bir mücadele değildir. Rumlar EOKAyı kurduğunda biz de
Türk Mukavemet Teşkilatını (TMT) kurduk. Dünyadaki birçok ülke bağımsızlıklarını
bu gibi yer altı örgütleriyle sağlamıştır. TMT, Türk Genelkurmayı ile irtibatlı
olarak tamamen mücadele azmini arttırmak için kurulmuştur. O günler geride kaldı,
ama adada halen barış müzakereleri devam ediyor ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı seçildiğinde kendisi hakkında uzlaşılmaz biri olarak
propaganda yapıldığını dile getiren Eroğlu, şöyle devam etti:
Cumhurbaşkanı olduktan sonra BM Genel Sekreterine mektup yazdım. Benim
uzlaşmaz olduğumu söylediler. Ben de genel sekretere bırakıldığı yerden tüm
başlıkların görüşülmesi koşuluyla müzakereleri sürdürmeye hazırım dedim. Şu anda
masada uzlaşma arayan liderim. Ancak Rum tarafı gerçek bir uzlaşma isteyen taraf
olmamıştır. Güneyde şimdiye kadar 6 Cumhurbaşkanı seçildi ve son seçim ile bu
rakam 7 oldu. Onların politikaları her zaman uzlaşıyormuş gibi görünmekti.
Rumların uzlaşmazlığını körükleyen AB ve BMnin aldığı kararlardır. Kıbrıs
müzakerelerinde BM gözlemcileri Rumların refahı ve gücü sizinle paylaşma isteği
yoktur derler, ama bunları raporlara yazmazlar. BM Konseyinde Rumların
ağababaları Rusya ve Çin olduğu sürece, Rumların aleyhine gelen her tasarı bu iki
ülke tarafından veto edilmektedir.
-Biz insanlık suçu işlenmiş bir topluluğuz-
Cumhurbaşkanı Eroğlu, dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annanın KKTC halkı ve
devleti üzerindeki ambargoların kaldırılmasına yönelik girişimlerinin BM
Konseyinde Rusya tarafından veto edildiğini bildirdi.
Rum tarafını ancak uyarırız, ama bir müeyyide uygulamayız diyorlar
diyen Eroğlu, İşte medeni dünyanın bir halka uyguladığı haksız uygulamalar.
Suçsuz bir insan topluluğuna ambargo uygulandığı görülmüş değildir. BM insanlık
suçu işleyen ülkelere karşı karar alıyor. Biz insanlık suçu işlemiş değil,
insanlık suçu işlenmiş bir topluluğuz açıklamalarını yaptı.
Eroğlu, Rum tarafının 1974 öncesi dönüşü hayal ettiğini belirterek, şunları
söyledi:
Bir anlaşma olsun ve artık kimse üzülmesin. Ama anlaşma olması için de
temsil ettiğiniz halkın haklarını alacağınız bir anlaşma olmalı. 1974 öncesine
dönülme hayalinden vazgeçiniz dedim her zaman muhataplarımıza. Bugün bir anlaşma
olacaksa eğer Kıbrısta vatandaş olacak herkes Kıbrısın ortak vatandaşı
olacaktır. Türk askeri orada kalacaktır. Üçüncüsü de bugünkü gerçeklerden
hareketle anlaşma yapılmalıdır. Türkiyeden gelen vatandaşlarımızın geri
gönderilmesi mümkün değildir. Müzakerelerden olumlu sonuç alma isteği olan biziz.
Anlaşma niyeti olmadığı sürece bu mümkün değildir. Türk tarafı 3 genel sekreterin
tüm tekliflerine evet derken Rumlar hayır demiştir. Müzakerelerin devam
etmesini istiyoruz ve umudumuzu koruyoruz.
-Rumlar, İsrail ile ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor-
Derviş Eroğlu, konferansın sonunda öğrencilerden gelen soruları da
yanıtladı.
Bir öğrencinin Rum tarafının İsrail ile birlikte Doğu Akdenizde doğal gaz
arama çalışmalarına ilişkin sorusuna Eroğlu, şu yanıtı verdi:
Biz Rum tarafına doğal gaz aramalarına başlamayınız, bu müzakerelere
zarar verir dedik. Eğer başlanırsa tedbir alacağımızı da ilettik ve nihayetinde
Türkiye ile kıta sahanlığı sınırlandırma anlaşması yaptık. Rumlar, İsrail ile
Türkiyenin gerginliğini fırsat bilerek İsrail ile ilişkilerini geliştirmeye
çalışıyor. Akdeniz sularını daha da ısındırma düşüncesiyle yaptılar bunları.
Benim doğal gaz aramalarına karşı iki önerim oldu; birincisi ortak bir komite
kuralım ve doğal gazın çıkartılmasından pazarlanmasına, gelirlerin bir bankada
yatırılmasını önerdim. Bu paranın da ekonomik sorunların halledilmesinde
kullanılsın dedim. İkincisi de doğal gazın Türkiye üzerinden pazarlanmasını
teklif ettik. BM sekreteri bunun olumlu olduğunu söylemişti. Geçenlerde
Kahiredeydim. Halen gösterilerin devam ettiğini gördüm. Ortadoğuda Arap
Baharı daha oturmuş değil. Bu şartlarda Rumlar çok dikkatli olmalı. İsraile bel
bağlamamalıdırlar.
Eroğlu, Kıbrıs sorununun artık Rumlarla Türkler arasında bir mesele olarak
görülemeyeceğini ifade ederek, Artık bu durum Rumlarla Türkler arasında bir
mesele olmaktan çıkmıştır. Doğu Akdeniz, Rusyayı, Çini ilgilendiren, çok
boyutlu bir konuma gelmiştir. Biz müzakereleri sürdürürken Cumhurbaşkanı olduktan
sonra Genel Sekretere iki öneri sundum. Bunlardan biri müzakerelerin zirve
şekline dönüştürülmesidir. BM Genel Sekreteri, ben ve Rum liderler bugüne kadar 5
zirve yaptık. Rumlar bu zirvelerde de her şeye hayır dediler. Hatta Hristofyas
son görüşmeye hakemliğe, arabuluculuğa, zamana, Türkiyenin garantörlüğüne ve
5li zirve önerisine hayır diyerek geldi diye konuştu.
-Türkiye, Kıbrısın tümünün garantörüdür-
Eroğlu, başka bir öğrencinin Kıbrısta sorunun çözülmesi konusunda
Türkiyeden yeterli desteği görüyor musunuz- şeklindeki sorusunu şöyle
yanıtladı:
Türkiye, Kıbrısın tümünün garantörüdür. Bugün için Türkiyede Kıbrıs
sorununu beraber götürüyoruz. Her konuda beraber gidiyoruz. Biz de ilişkilerimizi
en sıcak şekilde devam ettirmekteyiz. Bu konuda en ufak sıkıntı dahi yaşanmıyor.
Kıbrıs, Türk halkını, Türkiyeyi ana vatanı olarak görüyor. Biz yokluklardan
Türkiyenin desteğiyle buralara kadar geldik. Şu anda bütçe açıklarımız var.
Türkiye bize alt yapının tamamlanması için katkı koymaktadır. KKTC ambargolar
altındadır ve nüfusunun 4te 3ü göçmendir. Bavuluyla gelen göçmeni ev sahibi, iş
sahibi yaptık ve geleceğini garanti altına almak için uğraştık.
Muhabir: Metin Aktaş / Mehmet Bayer
Yayıncı: Doğan Sarıtaş