ANTALYA (A.A) - Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay,
Türkiye 70 cente muhtacız diyen başbakanlar ve cumhurbaşkanları gördü,
yaşıyorlar hala. Onlara kör olasın demiyorum, kör olma da gör beni. Türkiye,
muhtaç olmaktan kurtulup, başkasına kredi açabilecek noktaya geldi dedi.
AK Parti İl Başkanlığını ziyareti sırasında partililere seslenen Bakan
Günay, yerel seçimleri hatırlatarak, teşkilat üyelerinin iyi çalışmalarını
istedi.
Türkiyeyi 2002 yılının sonunda aldıklarında 13 milyon yabancı ziyaretçisi
olduğunu bildiren Günay, aradan 10 yıl geçtiğini, 31 milyon civarında
ziyaretçinin Türkiyeye geldiğini ve gelirin de bu doğrultuda arttığını söyledi.
Antalyanın dünyada bilinen marka şehirler arasında yer aldığını dile
getiren Günay, Antalya ile Türkiyeyi ileriye taşıyacak sektörlerin başında
turizmin geldiğini, turizmin içeriğinin de kültürle doldurmaya çalıştıklarını
kaydetti.
Türkiyede son 10 yıldır istikrar olduğunu, istikrar sayesinde Türkiye
demokrasisi, ekonomisi, siyaseti 10 yıl öncesiyle kıyaslanmayacak şekilde ileriye
gittiğini belirten Günay, önemli seçimlerin atlatıldığını, şu anda olgunluk
döneminin yaşandığını söyledi.
Büyükşehir Yasası kapsamında büyükşehir statülerinin değiştiğini anlatan
Günay, Büyükşehir Belediyesinin yönetim alanları genişledi. Kalkınma, altyapı,
şehirleşme, medernleşme konularında bir merkezden yönetilmeye başlanılacak. Bu
uygulama yatırımlarda plan bütünlüğünü sağlayacak diye konuştu.
Bu doğrultuda Antalya merkeze seçilecek başkanın sadece Antalya merkezini
yönetmeyeceğini, 19 ilçeyi bütünüyle yöneteceğini söyleyen Günay, bu nedenle bu
seçimin ve seçilecek yerel yöneticilerin önemli olduğunu belirtti.
Bazı beldelerin kapatılacağını, böylece daha ekonomik yönetim sağlanacağını
ifade eden Günay, şöyle konuştu:
Yerel seçimlerde özellikle sahil kentlerde daha fazla var olmamız
gerekiyor. İşte ekonomi ortada, demokrasi, kültür, sanat, siyaset ortada. Biz
Türkiyeyi olduğundan ileriye götürmeye çalışan bir siyasi anlayışız. 30 milyar
dolar eşiğindeki IMF borcu, 1 milyar doların altına indi, şimdi bunu kapatıyoruz.
IMFye 5 milyar dolar borç verebilecek ülke konumuna geldik. Hani geçmişten bu
yana bağımsızlık sözü edilirdi ya, temeli ekonomidir.
Türkiyeyi borçtan kurtarmanın, dışa bağımlı olmaktan kurtarmanın temel
motifi olduğuna işaret eden Günay, gerisinin edebiyat, şiir olduğunu söyledi.
Çocukların geleceğe güvenle bakmasının temelini kurmaya çalıştıklarını
anlatan Günay, Türkiye 70 cente muhtacız diyen başbakanlar ve
cumhurbaşkanları gördü, yaşıyorlar hala. Onlara kör olasın demiyorum, kör olma
da gör beni. Türkiye, muhtaç olmaktan kurtulup, başkasına kredi açabilecek
noktaya geldi. Bunu yapıyoruz dedi.
-Bizi iyi anlatın isteği-
Bakan Günay, Türkiyede sanat, siyaset, ekonomi, ticari yaşamın yükseldiğini
belirterek, Türkiyenin ihracatta bir çok ülke ile ilişkiler içinde olduğunu
vurguladı. Bunu Anadolunun içindeki şehirler anlar da Antalya, Mersin, İzmir,
Muğla anlamazsa, ben burada biraz teşkilatlara pay çıkarırım diyen Günay,
şunları söyledi:
Mademki Türkiyeyi ekonomisiyle, demokrasisiyle ileriye götüren bir siyasi
hareketiz, bunu iyi anlatmamız lazım. Kimsenin yaşamına, giyimine karışmıyoruz,
geçimini kolaylaştırmaya çalışıyoruz, hayatını iyileştirmeye çalışıyoruz. Bunu
iyi anlatmamız lazım. Yani isteyen istediği şekilde giyinir, istediği şekilde
davranır. Biz iyi yurttaş olsun, barış içinde yaşansın, etnik ayrımcılık olmasın,
inanç ayrımcılığı olmasın, birlik bütünlük içinde yaşayalım, ekmeği çoğaltalım,
adaleti çoğaltalım, bunun derdindeyiz. Yoksul evde kavga karışmaz derler ya,
bunu söylemeye çalışıyorum. Neden Türkiyede önceden kavga vardı- Ekmek
yetmiyordu, çocuğun, kardeşinin yediğinde gözü vardı. Allaha şükür şu anda çok
iyiyiz. Barışı, ekmeği büyüterek, adaleti sağlayarak gerçekleştireceğiz.
Bu dönem böyle bir sınavımız var. Artık Anadolunun içlerinde yerel
yönetimlerinde başarılı bir parti olmanın ötesinde kendimizi deniz kıyısındaki
kentlere de iyi anlatmamız lazım. Şunu söyleyeceğiz vatandaşa: 10 yıldır
Türkiyeyi yönetiyoruz, Türkiyenin ekonomisi, eğitimi, gelen turist sayısı, elde
ettiğimiz gelir ortada. Müzesi, sanat merkezi ortada. Biz Türkiyeyi yönetiyoruz
da Antalyayı yönetemez miyiz- Daha güzel yönetiriz. İşte Kepez, Kepezi yöneten
delikanlı, o anlayış, zihniyet, çalmayan, çaldırmayan, çalışan zihniyet
Antalyayı yönetsin de gör bakalım Antalyayı o zaman... Bu dönem bunları
İzmirde, Muğlada, Antalyada, Aydında anlatacağız. Antalya gibi şehirlerde
artık siyasi tartışmayı bir tarafa bırakıp, Kardeşim gel seninle hizmeti
konuşalım, yaptığın hizmeti konuşalım, yapabildiğini konuşalım, bak senden daha
küçük ölçekli yerlerde neler yapılıyor, sen bana laf yetiştirmeye çalışmaktan
işini yapmıyorsun. Bana laf yetiştirmeyeceksin, işini yapacaksın diyeceğiz ve
hizmet edecek insanları getireceğiz.
-1919a benzer Türkiye devraldık-
Bütçe görüşmelerinde bir milletvekilinin eleştiren birkaç cümle söylediğini
dile getiren Günay, sözlerine şöyle devam etti:
Yani içimden demek geçti ki, Senin 40 yıldır arkasında gittiğin adamın 40
yılda yapacağından fazlasını ben 4 yılda yaptım, cevabım bu. İnsan odur ki
ölünce kalır bir eser, insan olmayanın yerinde de yeller eser, bunun tersi de
var, ama söylemeyelim. Siyasette sonuçta ne yaptın, hangi yolu, hangi çeşmeyi
yaptır. Vatandaşın hayatını kolaylaştıracak ne yaptın, güzelleştirecek ne yaptın.
Laf uçar, siyasette eser kalır. Biz bu memlekette Allah imkan verdi, milletin
verdiği emaneti başımızın üzerinde taşıyoruz. Yoksa Türkiye harap ve bitap
çıkmış. Yani 1919da bir Türkiye, harap ve bitaptı, Mustafa Kemal Nutukta onu
anlatır. Biz de 1999da aşağı yukarı ona benzer bir Türkiye aldık. 2002de bizim
aldığımız Türkiye ile 1922de Mustafa Kemalin aldığı Türkiye arasındaki fark,
bir tek düşman işgali yoktu yani. Düşman işgali yoktu görünüşte, ama her şeyi ile
borçlu olan bir Türkiye, siyasi olarak ipotek altındaydı. Nasıl Mustafa Kemal
orada 15 yıl içinde yepyeni bir Cumhuriyet kurduysa biz de 10 yıl içinde onu
yapmaya çalıştık. Şimdi kim Atatürkün emanetine, Cumhuriyete sahip çıkmış
oluyor-
Bakan Günay, daha sonra AK Parti İl Başkanı Mustafa Köseye çeşitli kitaplar
hediye etti.
Muhabir: Hatice Özdemir
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu