DİYARBAKIR (A.A) - Dicle Üniversitesi tarafından bin 100 kişi
üzerinde yapılan kürtaj anketiyle vatandaşların kadın erkek, eğitim, sosyo
ekonomik düzey ve siyasi düşüncelerine göre kürtaja bakış açıları tespit edildi.
Dicle Üniversitesi (DÜ) Genel Sekreteri Prof. Dr. Sabri Eyigün Rektörlük
Toplantı Salonunda düzenlediği basın toplantısında, Sosyal Bilimler Araştırma ve
Uygulama Merkezince kentte bin 100 kişiye yönelik olarak yapılan kürtaj
anketinin sonuçlarını açıkladı.
Anket sonuçlarına göre, araştırmaya katılanların temelde kürtaja karşı
oldukları ancak buna rağmen bölgede kürtaj oranının yüksek olduğunun görüldüğünü
ifade eden Eyigün, şöyle dedi:
Bulgulara göre katılımcıların yüzde 72,4ü bir çocuğun hayatına kürtajla
son vermenin doğru olmadığı görüşünü belirtmişlerdir. Ancak bu oran ile kürtajın
yasaklanmasına taraftar mısınız- sorusuna evet diyen yüzde 62,5lik oran arasında
yüzde 10luk bir fark var. Bu sonuç, bir kısım insanların temelde, dini ve
geleneklere bağlılık açısından kürtaja karşı olmalarına rağmen, çeşitli
nedenlerle bütünüyle yasaklanması konusunda da çekinceleri olduğunu
göstermektedir. Diğer taraftan araştırmaya katılanların yüzde 31,5 gibi bir
kesiminin, yakın çevrelerinde kürtaj yaptıranların olup olmadığı sorusuna evet
yanıtını vermesi bölgede kürtaj oranının tahmin edilenden daha yüksek olduğunu da
göstermektedir. Kürtaja karşı olan olumsuz tutuma rağmen, yasaklar konusundaki
çekinceler ve kürtaj yaptırma konusundaki yüksek oran, başta sosyolojik olmak
üzere farklı açılardan incelenmesi gereken bir gerçektir.
-Tecavüz kürtajın öncelikli nedenleri arasında-
Anket sonuçlarına göre tecavüzün, kürtaj yaptırmanın öncelikli nedenleri
arasında ilk sırada yer aldığına dikkati çeken Eyigün, böyle bir durumda kürtaj
yapılmasına taraftar olanların yüzde 36,4ünün gerekçesini tecavüz nedeniyle
çocuğun dünyaya gelmesini doğru bulmaması yüzde 31,7sinin ise bireyin tercih
hakkı olması şeklinde açıkladığını bildirdi.
Hangi durumlarda kürtaj yapılabilir- sorusuna yüksek gelir grubunda
olanların yüzde 28,7si tecavüz durumunda, yüzde 12,8i ise bebeğin sakat
kalacağı anlaşıldığında yanıtını verdiğini aktaran Prof. Dr. Eyigün, Düşük
gelir grubundakiler, bu soruya yüzde 13,2 ile tecavüz durumunda, yüzde 5,7 ile
bebeğin sakat kalması durumunda yanıtını vermişlerdir. Tecavüze uğrayan bir
kadının kirlenmiş olduğuna katılıyor musunuz- sorusuna ise yüksek gelir grubundan
katılımcıların yüzde 32,3ü, ilköğretim mezunlarının yüzde 26sı, üniversite
mezunlarının yüzde 25i evet katılıyoruz yanıtını vermiştir dedi.
Eyigün, bu bulguların sosyolojik olarak, bölge insanının töre ve namus
algısı konusunda sahip olduğu yüksek hassasiyetten kaynaklandığına da işaret
ederek Bölgede tecavüz sonrası hamileliği devam ettirmek sosyolojik olarak
imkansız görünmektedir. Kürtaj konusunda yasa yapılırken bu sosyolojik
gerçekliğin göz önünde bulundurulması gerekir diye konuştu.
-Dini hassasiyet kürtaja karşıtlığın en büyük gerekçesi-
Prof. Dr. Sabri Eyigün, ayrıca araştırmaya katılanlar arasında en önemli
farklılaşmanın, inanç ve geleneklere bağlılık düzeyine göre ortaya çıktığını
söyledi.
Kürtaja karşı olan bölge insanının büyük bir kısmının görüşlerini dini
inançlarıyla temellendirdiğini ifade eden Eyigün, kürtaja karşı olanların en
büyük gerekçesinin yüzde 50,9 ile dini hassasiyet, ikinci sırada ise yüzde
35,8 ile insan haklarının geldiğini kaydetti.
Bir çocuğun hayatına kürtajla son vermek doğru mu- sorusuna kendisini çok
dindar görenlerin yüzde 82,3ünün hayır, yüzde 11,7sinin ise evet yanıtını
verdiğini belirten Eyigün, dindarlık düzeyi yükseldikçe tecavüz çocuğuna bakışta
da olumsuzdan olumluya doğru bir kayma olduğunu bildirdi.
Eğitim seviyesinin kürtaja bakış açısını nasıl etkilediğine de değinen Prof.
Dr. Sabri Eyigün, kürtaj konusunda eğitim seviyesine göre dalgalanmalar olduğunu
vurgulayarak bir çocuğun hayatına kürtajla son vermek doğru mu- sorusuna
ilköğretim mezunlarının yüzde 11,7si, üniversite mezunlarının ise yüzde
20,6sının evet cevabı verdiğini aktardı.
-Gelenekler ve din etkili-
Anket sonucunda kürtajın yapılmasına karşı olanların gerekçeleri
değerlendirildiğinde de benzer farklılıkların görüldüğünü belirten Eyigün,
sözlerini şöyle sürdürdü:
Üniversite mezunları ağırlıklı olarak insan haklarına öncelik verirken,
ilköğretim mezunları dini ölçü almaktadır. Kürtajın yasaklanmasına taraftar
olanlar içerisinde en düşük oranı yüzde 45,9 ile üniversite öğrencileri
oluştururken, en yüksek oranı yüzde 74 ile ilköğretim mezunları oluşturmaktadır.
Eğitim ve gelir düzeyi daha yüksek olanların gerek tecavüze uğrayan kadına
gerekse tecavüzden sonra dünyaya gelen çocuğa bakış açısı diğer gruplara göre
daha hoşgörüsüz. Aynı durum geleneklere ve dine bağlılık durumunda da ortaya
çıkmıştır. Geleneklerine ve dinlerine daha çok bağlı olduğunu ifade edenlerin
gerek tecavüze uğrayan kadını gerek tecavüzden sonra dünyaya gelen çocuğu masum
kabul etme oranı daha yüksektir. Bu göstergeler bize bölgedeki gerek siyasal
davranış biçiminde gerekse diğer tutum ve tavır almalarda ekonomik durum ve
eğitimden çok; geleneklerin ve dinin etkili olduğunu göstermektedir.
-Erkek-kadın bakış açısı-
Kadınların, erkeklere oranla kürtaj yapılmasına daha çok taraftar olduğunu
kaydeden Eyigün, Kürtajın yasaklanmasına kadınların yüzde 59u; erkeklerin ise
yüzde 66ı destek vermektedir. Kürtajı, kadının tercih hakkı olarak gören kadın
oranı yüzde 39,2 erkek oranı ise yüzde 34,1dir dedi.
-AK Parti seçmeninin yüzde 76,6sı kürtaja karşı-
Ankette son olarak, kürtajın yasaklanması konusunda partililerin farklı
bakış açılarına da değinildi.
Eyigün, sonuçların, BDP seçmeninin yüzde 56sı, CHP seçmeninin yüzde
52,6sı, AK Parti seçmeninin ise yüzde 76,6sının kürtajın yasaklanmasına
taraftar olduğunu gösterdiğini kaydetti.
AK Parti seçmeninin yüzde 15,2sinin ise kürtajın yasaklanmasına karşı bir
tutum içinde olduğunun görüldüğünü anlatan Eyigün, Diyarbakır ve bölge
genelinde ekonomik, eğitim ve siyasal düşünce bakımından önemli ölçüde bir
farklılaşma bulunmaktadır. Örneğin Diyarbakırdaki üst gelir grubundaki insanlar
ile alt gelir grubundaki fark, Türkiyenin diğer bölgelerindeki kentlere göre
daha fazladır. Aynı durum bölgenin diğer illeri için de söylenebilir. Fakat
genelde bölgenin özelde ise Diyarbakırı Türkiyenin diğer bölgelerinden ayıran
en önemli özellik; bu ekonomik, eğitim ve siyasal farkın, insanların davranış
biçimlerine, tutumlarına, tavırlarına aynı oranda yansımamasıdır
değerlendirmesinde bulundu.
Muhabir: İsmail Ersan
Yayıncı: İrfan Cemiloğlu