SAMSUN (A.A) - Medical Park Samsun Hastanesi Kadın Doğum
Uzmanlarından Opr. Dr. Naziye Gürkan, bebeğin organ taslaklarının oluşma dönemi
olduğundan özellikle ilk trimester döneminde oruç tutmanın, gerekli besin
takviyesinin yeterli alınamama ihtimali nedeniyle sakıncalı olabileceğine işaret
etti.
Dr. Gürkan, yaptığı yazılı açıklamada, hamilelik ve emzirme döneminde oruç
tutmayla ilgili bilgiler verdi.
Gebelikte bebeğin varlığından dolayı annenin protein, enerji, vitamin ve
mineral ihtiyacı arttığını belirten Gürkan, Bu nedenle hamile bir kadının
dengeli beslenmesi şarttır. Sık ve az az yiyerek beslenme ve bol sıvı alımı bu
beslenme profilinin esasını oluşturur. Özellikle ilk trimester, bebeğin organ
taslaklarının oluşma dönemi olduğundan bu dönemde oruç tutmak gerekli besin
takviyesinin yeterli alınamama ihtimali nedeniyle sakıncalı olabilir. Ayrıca daha
çok ilk trimesterde görülen bulantı ve kusmalar açlık sonucu daha da
artabilecektir. Gebelerin kan şekerleri 3-4 saatte bir düşme eğilimi
göstermektedir. Bu nedenle sık, küçük öğünler tavsiye edilir dedi.
Şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve kalp hastalığı bulunan anne adaylarının
daha dikkatli davranması gerektiğini vurgulayan Dr. Naziye Gürkan, şöyle devam
etti:
Mümkünse şeker, yüksek tansiyon ve kalp hastası anne adaylarının oruç
tutmaması tavsiye edilir. Öte yandan herhangi bir sistemik hastalığı bulunmayan
hamile bir kadın dengeli beslenme koşullarını sağladığı sürece oruç tutmasında
sakınca yoktur. Doktor, anne ve bebeğin besin ihtiyaçlarına göre sağlıklı bir
beslenme programı çıkartır ki bu profil et, süt gibi protein içerikli gıdalar
yanında tahıllar, meyve ve sebzeler ve bol su içermelidir. Bu besin öğeleri sahur
ve iftar vakitlerine uygun şekilde bölünür.
Oruç tutan hamile bir kadının fazla yağlı ve baharatlı gıdalardan uzak
durması gerektiğini belirten Gürkan, şu uyarılarda bulundu:
Çünkü bu tür gıdalar reflüyü artırır. İftar ve sahur öğünlerinde ise aşırı
yemekten kaçınmalıdır. Örneğin iftarda çorba içtikten sonraki ana yemeği yaklaşık
1 saat sonra tüketebilir ve 2 saat sonrasına ara öğün olarak tatlı eklenebilir.
Ayrıca öğünlerde ve öğün aralarında bol su alımı sağlanmalıdır. Artan
metabolizma, reaksiyonların devamı için suya ihtiyacı vardır. Gebeler günde en az
3 litre su tüketmelidir. Susuz kalınması annede hipotansiyona ve bayılma
nöbetlerine neden olabileceği gibi bebeğe giden kan akımında da azalmaya neden
olarak bebeğin plasentadan beslenmesini bozabilir. Gebelerin iftardan sonra
sahura kadarki vakitte aralıklarla kuru yemiş, meyve tüketmeleri gerekir. Böylece
alınması gereken besin maddelerinin bir seferde değil de bölünmüş dozlarda
alınmasıyla mide barsak sistemine olan yük azaltılır, reflü önlenir. Sık
karşılaşılan bir sorun olan kabızlığı önlemek için ise posalı gıdalar
tüketilmeli, ekmek olarak da kepek ekmeği tercih edilmelidir. Sahura mutlaka
kalkılmalıdır, sahurda hafif ama tok tutan protein içerikli gıdaların alınması
yerinde olur. Süt, yoğurt, pekmez, yumurta, peynir, zeytin, kepek ekmeği, meyve
yenilebilir. Oruç tutan hamileler ağır spor yapmaktan kaçınmalıdır. Çünkü oruç
tutarken zaten var olan enerji ihtiyacındaki artış spor yapınca daha da
artacaktır. Ancak doğumu kolaylaştırmak için yapılan nefes egzersizlerinin
herhangi bir sakıncası olmaz.
-Kan şekerinin düşmesi, bebeğin beslenmesini de olumsuz etkiler-
Eğer oruç tutan gebenin reflü bulguları (ekşime, yanma, bulantı) varsa
uzun açlık dönemleri midedeki asit üretimini arttırarak bu tür yakınmaların
artmasına neden olacaktır. Bu nedenle midede gastrit, ülseri bulunanlarla
karaciğer hastalığı ve gastroenterit nedeniyle ishali bulunanlar oruç
tutmamalıdır diyen Gürkan, şöyle devam etti:
Özellikle kan şekerinin düşmesi sonucu halsizlik, baş dönmesi, huzursuzluk
görülebilir ve bu durum bebeğin beslenmesini de olumsuz etkileyerek düşük doğum
ağırlığına, bebeğin suyunun azalmasına yol açabilir. Bu etkilenme daha ziyade
yetersiz beslenip uzun süre açlık çeken kadınlarda ortaya çıkar. Çünkü vücuttaki
hücreler enerji kaynağı olarak ortamda yeterince şeker bulamazlarsa depo yağları
yakarlar ve keton cisimleri denen metabolik artıkların kanda yükselmesine neden
olurlar. Bu artıklar ise bebeğin nöropsikiyatrik gelişimini olumsuz
etkileyebilir. Kontrolsüz diyabette de durum aynıdır. Gebeliğe bağlı diyabeti
olan anne adaylarında daha ziyade ileri haftalarda ortaya çıkan insülin direnci
nedeniyle kan şekeri hücreler tarafından kullanılamaz ve hücreler alternatif
enerji kaynağı olarak yağları yakarlar.
-Emziren anneler ilk 6 ayda beslenme düzenlerine dikkat etmeli-
Gürkan, emziren annelerin, özellikle bebeğin sadece anne sütüyle beslendiği
ilk 6 ayda beslenme düzenlerinin ve bol sıvı alımlarının önemli olduğunun altını
çizerek, şöyle devam etti:
Ancak 6 ayın üzerinde veya başka nedenlerle zaten ek gıdalara başlamış
bebeklerde oruç sırasında annenin yememe ve içmemesi daha kolay tolere
edilebilir. Ancak bu durumda da mutlaka sahura kalkmak ve iftardan sahura kadar
geçen süre içinde bol miktarda sıvı almak şarttır. Bu dönemdeki annelerin
fazladan enerji sarfiyatı yapmamaları, kendilerini çok yormamaları önerilir.
Bebek aynı aralıklarla emzirilir ve ek gıdalar da aynı şekilde verilmelidir. Anne
adaylarının oruç tutmanın bebekte de olumsuz etkiler yapabileceğini göz önünde
bulundurarak karar vermeleri gerekir. Aslında İslam dininde hamile kadınlar
oruçtan muaf tutulmalarına rağmen, hamile de olsam mutlaka orucumu tutacağım
diyorsanız doktorunuzun önerilerini dikkate almalısınız. Uygun beslenme
programının çıkartılması ile bebeğinizin ve sizin karşılaşacağınız olası riskler
en aza inecektir.
Yayıncı: Dilek Sezen