ELAZIĞ (A.A) - Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Türkiyede
hane halkı tasarruflarının yetersizliğine işaret ederek, Hane halkının
özellikle tüketicilerin aşırı borçlanmasının önüne geçer, buna mukabil kredileri
firmalara, özellikle küçük ve orta boy firmalara verdirebilirsek, bankalarımıza
bunu sağlayacak teşvik sistemlerini kurabilirsek o kadar rahat şekilde ekonomide
hem iç hem dış talebin dengelenmesi konusu gerçekleşecek dedi.
Merkez Bankası ve Dünya Gazetesi ile Elazığ Ticaret ve Sanayi Odasının
işbirliğinde Elazığda Para Politikaları konulu toplantı düzenlendi.
Başçı, buradaki konuşmasında, kendisinden önce söz alan Elazığ Ticaret ve
Sanayi Odası Başkanının Bankalarımız KOBİlerimize birazcık kolaylık
sağlayabilirler mi diye sorduğunu belirtti ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumunun (BDDK) yakın zamanda yaptığı Basel2 düzenlemesini hatırlattı.
İş aleminin ilk zamanlarda bu düzenlemeden çekindiğini, bunun nedeninin de
ilerleyen yıllarda şeffaf bilançoların gerekecek olması olduğunu anlatan Başçı,
ama burada çekinilecek bir şey olmadığını söyledi.
Erdem Başçı, bu düzenlemenin gerçekten modern, önemli bir adım olduğunu, hem
yeni Türk Ticaret Kanunu hem de Basel2 uygulaması ile özellikle küçük ve orta boy
işletme kredilerine bir avantaj sağlandığını belirtti ve Tüketici kredilerine
göre KOBİ kredileri biraz daha avantajlı muamele görecek BDDK açısından.
Dolayısıyla bankacılarımız da bu tür kredileri vermekte daha rahat davranacaklar
ve burada aslında bir teşvik sağlanmış olacak dedi.
Bu uygulamada kredi risk ağırlığının KOBİler için 75e düşürüldüğünü ifade
eden Başçı, tüketici kredilerindeki risk aralıklarının ise değiştirilmediğine
dikkati çekti. Başçı, Tüketici kredilerindeki risk aralıkları değiştirilmedi
oldukça yüksek seviyelerde kalmaya devam ediyor. Bu doğru bir strateji diye
konuştu.
Türkiyenin tüketimi değil üretimi finanse etmeyi teşvik etmesinin doğru
bir tercih olduğunu dile getiren Başçı, şöyle devam etti:
Bizim şu anda mümkün olduğu kadar hane halkı tasarruflarını, firma
tasarruflarını artırmamız gerekiyor. Bununla ilgili adımlar atılıyor,
konjonktürel adımlar atıldı, yapısal adımlar da atıldı. Bunların yürürlüğe
girmesi yakındır. Dolayısıyla biz burada ne kadar hane halkının, özellikle
tüketicilerin aşırı borçlanmasının önüne geçer ve daha makul seviyede
borçlanmalarına devam etmelerini sağlarsak, buna mukabil kredileri daha ziyade
firmalar kesimine ve özellikle de küçük ve orta boy firmalara verdirebilirsek,
bankalarımıza bunu sağlayacak teşvik sistemlerini kurabilirsek o kadar rahat
şekilde ekonomide hem iç hem dış talebin dengelenmesi gerçekleşecek. Aynı zamanda
da bizim (ılımlı) dediğimiz büyüme süreci yurt dışındaki şartlar kötü bile olsa
devam edebilecek ve Türkiye makul büyüme hızlarını sürdürebilecek. Bu arada
Merkez Bankasının temel işi de enflasyonu düşürmeye odaklanıp fiyat istikrarını
sağlamaya odaklanmak olmaya devam devam edebilecek, işimiz daha kolay olacak.
-Çini kendi geçmişiyle karşılaştırmak lazım-
Başçı, küresel ekonomik gelişmeleri değerlendirirken de yakın zamanda bütün
dünyadan büyümeyle ilgili zayıf sinyaller gelmeye başladığını söyledi.
Enflasyondaki görünümün ise nispeten daha aşağı yönlü olmaya başladığını, küresel
enflasyonda bir miktar düşüş gerçekleştiğini ve bunun bir süre daha devam
etmesinin beklendiğini bildirdi.
Başçı, emtia fiyatlarında da yakın zamanda bir miktar gevşeme olduğuna
işaret etti.
Merkez Bankası Başkanı, büyüme tarafına bakıldığında gelişmiş ülkelerle
gelişmekte olan ülkeler arasında çok dikkat çekici bir durumun olduğunu,
gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızının her zaman ve her durumda gelişmiş
ülkelere göre daha yüksek olduğunu söyledi.
Burada uzun vadeli veya trend anlamında bir ayrışma söz konusu diyen
Başçı, şunları kaydetti:
Gelişmekte olan ülkeler daha hızlı büyüyorlar. Bu işin tabiatı gereğidir.
Onların zaman içinde gelişmiş ülkeleri yakalaması gerekir. Kişi başı gelir
farklarının azaltılması için daha hızlı büyümeleri normaldir ve olumlu bir
gelişmedir, ancak konjonktürel dalgalanmalara baktığımızda hem gelişmiş ülkelerin
hem de gelişmekte olan ülkelerin konjonktürel küresel dalgalardan etkilendiğini
görüyoruz. Özellikle 2008 sonlarında başlayan Lehman krizinden hem gelişmiş
ülkeler hem de gelişmekte olan ülkeler oldukça fazla miktarda etkilendiler.
Yakın zamana ilişkin bahsettiğim büyümeyle ilgili zayıflama sinyalleri de
hem gelişmiş ülkeler için söz konusu hem de gelişmekte olan ülkeler için söz
konusu. Özellikle en başta Çin ile ilgili nispeten zayıf veriler gelmeye başladı.
Gerek öncü göstergeler gerek açıklanan büyümeyle, üretimle ilgili veriler
nispeten daha zayıf bir görünüme işaret ediyor. Tabi Çini kendi geçmişiyle
kıyaslamak lazım. Kendi geçmişinde her yıl yüzde 10 mertebesinde büyürken şimdi
belki yüzde 8lere yüzde 7lere doğru bir azalma var büyümede. Onlar açısından bu
bir yavaşlama esasında. Dolayısıyla böyle bir arka planda çalışıyoruz şu anda.
Başçı, işsizlik tarafına bakıldığında da alınan onca politika tedbirine
rağmen işsizlikteki düşüşlerin daha sınırlı kaldığını, özellikle Avrupada,
ABDde ve İngilterede nispeten sınırlı ve arzu edilenin altında bir resim
bulunduğunu söyledi.
Başçı, Avrupada işsizlik oranının dikkat çekici bir şekilde artmaya devam
ettiğini de dile getirdi ve Avrupada daha atılması gereken adımlar var. ABD de
bir miktar iyileşme var ama o da kendi ifadeleri tatmin edici düzeyde değil
işsizlikteki düşüş. İngilterede gene işsizlik yüksek seyretmeye devam ediyor
diye konuştu.
(Sürecek)
Muhabir: Hülya Gündüzalp
Yayıncı: Abdullah Kıratlı