KOCAELİ (A.A) - Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Türk
Lirası, şu anda aşırı değerli değil, aşırı değersiz de değil. Dolayısıyla
serbestçe piyasada dolaşıyor. Bizim Merkez Bankası olarak bununla ilgili ne bir
söz söylememize ihtiyaç var, ne de bir hareket yapmamıza ihtiyaç var gibi
görünüyor dedi.
Kocaeli Sanayi Odasının davetlisi olarak kente gelen Başçı, Kocaeli Ticaret
Odası Toplantı Salonunda yaptığı konuşmada, Türkiyede cari açığı verenin
hükümet değil, özel sektör olduğunu belirterek, Özel sektör bankalar kanalıyla
borçlanıyorlar. Biz Merkez Bankası rezervlerini, devletin borçları ödensin diye
tutuyoruz. Onun için borçlarımız fazlasıyla yeterli. Hazinenin dış borcunu, bir
yıl içinde ödenecek olan dış borcunu, biz bugün 3 kat, 4 kat rahat rahat öderiz.
Hiç problem değil diye konuştu.
Özel sektöre borçlarına karşılık, Türk Lirasının zorunlu karşılığı yerine
döviz ve altın getirilmesi şeklinde bir kapı araladıklarını anlatan Başçı, orada
da bir maliyet avantajının bulunduğunu, bankalar acısından döviz getirmenin
maliyet avantajının olduğunu söyledi.
Başçı, bu önerilerinin memnuniyetle karşılandığını anlatarak, Yurt
dışından kolaylıkla buldukları paraların bir kısmını bize park ettiler, Merkez
Bankası rezervleri arttı ama bu net rezerv değil, brüt rezerv. Çünkü bu aslında
bankaların alacağı para. Bu ne işe yarıyor, bu küresel dalgalanmalar sırasında
para akışları çoğaldığı zaman bankalar bu rezervleri ekliyorlar. Bir sıkıntı
olduğunda, döviz sıkıntısı çıktığında, bu paralarını alıp borçlarını geriye
rahatlıkla ödüyorlar. Yabancı bakıyor, Türkiyedeki bankaların merkez bankasında
parası var diyor. Dolayısıyla borcunu rahatlıkla öder diyor ifadesini
kullandı.
Zorunlu karşılıklara faiz ödemedikleri için döviz rezervlerinin arttığını
vurgulayan Başçı, böyle bir fayda maliyet analizi yapıldığında faydası çok,
maliyetinin de son derece düşük bir adım olduğunu kaydetti.
Başçı, altın için de benzer bir mekanizmanın söz konusu olduğunu ifade
ederek, bankaların yüzde 30a kadar altın, yüzde 60a kadar döviz
getirebildiklerini, yüzde 10unu da Türk lirası olarak getirme zorunluluklarının
bulunduğunu kaydetti.
Bankaların bu durumun kendilerine getirdiği faydadan dolayı son derece
memnun olduğuna dikkati çeken Başçı, atılan bu adımlar sonucunda iç dengedeki
değişmeye bakıldığında tahmin ettiklerinden fazla olumlu gelişmelerin yaşandığını
bildirdi.
Başçı, ihracatın miktar olarak hızla arttığını dile getirerek, nihai yurt
içi talebin yatay seyrettiğini ve dengelenmenin sürdüğünü söyledi. Bu fiyatların
özellikle petrol ve enerji fiyatı nedeniyle aleyhlerine çalıştığını anlatarak,
şöyle konuştu:
İthalat fiyatları yüksek kaldığı için cari açıktaki ayarlama bu miktardaki
iyileşmeye rağmen cari açıktaki iyileşme biraz gecikmeli geliyor ve şu anda
bakarsanız orta vadeli programda 65 milyar liranın altındayız ve yıl sonunda 60
milyar doların altında bir cari açıkla kapatacağız gibi görünüyor. Ondan sonra
cari açıktaki iyileşme biraz daha yatay seyredecek çünkü iç talebin artık kademe
yüksekliğinin büyümesine izin veriyoruz. İhracat ne kadar artarsa biz de iç
talebin o kadar artmasına izin veriyoruz. Dolayısıyla cari açıktaki iyileşme
artık yavaşlayacak ve bundan sonra çok ciddi bir iyileşme görmeyeceğiz.
Başçı, iç talebi biraz daha fazla canlandırmaları durumunda cari açığın
artmaya başlayacağını, çünkü 7 civarındaki bir cari açığın Türkiye için hala
yüksek bir rakam olduğunu ifade etti.
Kredi büyümesiyle cari açık arasındaki ilişkinin çok net olduğunu, bunu da
artık herkesin görüğünü belirten Başçı, Kredi büyümesine baktığımızda, mali
çizgi fena değil, makul bir seviyeye geldi gibi. Değişimin gayri safi milli
hasılaya oranı olarak bakıyoruz yüzde 8lere yaklaştı. Bu ortalamalara yakın çok
yüksek alarm verici bir seviye değil. Yıllık büyüme olarak bakarsak da çok hızlı,
yüzde 35lerde artan büyüme. En son veriler itibariyle kur etkisinden
baktığınızda, kredi büyüme hızı yüzde 16,9 yüzde 17ler seviyesine geldi. Yıl
sonunda biz bunu 15 belki 15in biraz altına kadar inebileceğini tahmin
ediyoruz dedi.
-Türk lirası şu anda makul bir seviyede
Başçı, pek çok ülkeyi kıskandıracak bir büyüme hızı yakaladıklarını
anlatarak, Türkiyenin kur performansının da özellikle faiz koridorunun
genişletildiği Ekim ayından bu yana diğer gelişmekte olan ülkelere göre çok
istikrarlı olduğunu söyledi.
Reel efektif döviz kurlarına bakıldığında Türk lirasının şu anda makul bir
seviyede olduğuna dikkati çeken Başçı, Türk Lirası şu anda aşırı değerli değil,
aşırı değersiz de değil. Dolayısıyla serbestçe piyasada dolaşıyor. Bizim Merkez
Bankası olarak bununla ilgili ne bir söz söylememize ihtiyaç var, ne de bir
hareket yapmamıza ihtiyaç var gibi görünüyor dedi.
Kur oynaklığına baktığınızda Türkiye sıralama olarak diğer gelişmiş olan
ülkelere göre düşük bir sıraya geldiğini ifade eden Başçı, şunları söyledi:
2011 yılının başlarında kur oynaklığı açısından ortalardaydık. Ama şu anda
en düşük oynaklığa sahip ülkelerden biriyiz. Neden- Çünkü 2 tane mekanizmamız
var. Geniş faiz koridoru, Rezerv Opsiyon Mekanizması. İki mekanizmayı birden
devreye sokunca serbest piyasa içinde gereksiz, haddinden fazla, kısa vadeli
sermaye hedeflerinden kaynaklanan oynaklığı azalttık. Yok ettik demiyorum ama
azalttık. Dolayısıyla oynaklığımızı düşürdük. Bu da iyi bir haber çünkü iş
adamları önünü görebiliyor. Bu yüzden bu da faydalı bir durum.
Başçı, Türkiyenin sermaye kaybetmediğini, sermaye stoğunun devam ettiğini
vurgulayarak, Türkiyenin sermaye konusunda eksiğinin olmadığını dile getirerek,
istihdamın çok iyi arttığını, işsizliğin çok iyi düşüş gösterdiğini kaydetti.
Başçı, istihdam artışı konusunda Türkiyenin hala 1 numara olduğunu
vurgulayarak, Türkiyenin inanılmaz bir istihdam artışı var. Sorunlu ülkelerin
hepsinde istihdam düşüyor. İrlanda, İspanya, Yunanistan, Portekiz, Japonya, ABD,
İtalya, Fransa ve İngiltere hepsinde istihdam düşüyor, çalışan kişi sayısı
azalıyor. Böyle bir noktadayız dedi.
Başçı, öncü göstergelere bakıldığında burada bir yavaşlamanın görüldüğünü
ifade ederek, Avro bölgesinin borç krizinin yansımalarının Türkiyede de biraz
görüldüğünü anlattı.
Yavaşlama sinyallerinin Temmuz ayı başından beri alındığını ve o
göstergelerin öncü göstergeleri olan PMI göstergelerinde de bulunduğunu dile
getiren Başçı, Ama Türkiye şu anda 50 sınırında. Bu bir sınırdır 50nin
altındaysa daralmadır, 50nin üzerindeyse genişlemedir. Bunun tam sınırındayız.
Bu önemli bir gösterge çok güzel yakalıyor. Sanayi bölgesiyle ilgili de yakın bir
ilişkisi var, dolayısıyla bunun 50nin altına düşmesi büyümeyle ilgili olumsuz
bir sinyal olur. Ama Türkiye fena değil. Pek çok Avro bölgesi ülkesinde bugün bu
46-47li seviyelerde bulunuyor. Kapasite kullanımında bir yavaşlama var. Kısmen
ciddi şekilde yatırım yapılmış olması da var, yatırım aşamasında olması da
mutlaka var. Yatırım harcama beklentisinde de ılımlı bir bir düşüş gözleniyor.
Yatırımlar yapılıyor ama eski hızında değil.
Türkiye bu ortamda bu istihdam başarısını nasıl yakaladığının üzerinde
araştırma yapılması gereken bir konu olduğunu anlatan Başçı, Gayri Safi Milli
Hasılaya mevsimsellikten arındırılmış olarak bakılması halinde, Lehman sonrası
kayıpların tamamını, hatta fazlasının geri alındığının görüldüğünü söyledi.
(Bitti)
Muhabir: Tahir Turan Eroğlu-Şahin Oktay
Yayıncı: Murat Paksoy