KONYA (A.A) - Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil
Çiçek, Türkiye aşağı yukarı yarım yüzyıldır terörün her türlüsüyle, son
30 yıldır ise bölücü terörle uğraşıp duruyor. Çözeceğiz Allahın izniyle. Bu
bizim meselemiz biz çözeceğiz. Bir araya gelip, kafa kafaya verip, güç
birliğiyle, iş birliğiyle, ortak akılla biz bu sorunu çözeceğiz. Çözmek
mecburiyetindeyiz dedi.
Çiçek, Mevlana Üniversitesinin yeni akademik yılı açılışı için Konyaya,
Yüksek Hızlı Tren ile geldi.
Konya Tren Garındaki karşılama töreninin ardından üniversite binasına gelen
Çiçek, Mevlana Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahattin Adam ile birlikte
üniversitenin bölümlerini gezdi, öğrencilerle sohbet etti.
Daha sonra 2012-2013 Akademik Yılı Açılış Töreninin yapılacağı spor
salonuna geçen Çiçeke, Rektör Adam tarafından Fahri Doktora unvanı takdim
edildi.
Çiçek, burada yaptığı konuşmada, Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda ülke
nüfusu 10 milyon iken tek bir üniversite olduğunu, bugün ise 75 milyon nüfusa
ulaşan Türkiyede 168 üniversite, 100 binden fazla öğretim üyesi, 3,5 milyon
üniversite öğrencisi bulunduğunu söyledi.
Öğrenci sayısının bir millet için büyük önem taşıdığını anlatan Çiçek,
Bunun ne kadar stratejik değeri olduğunu hepimizin görmesi lazım. 20 milyon
eğitim öğretim çağındaki nüfus, dünyadaki devletlerin 3te birinin nüfusundan
daha fazladır. Onun için Türkiye gerçekten büyük bir ülke, yarın daha da büyük
olacağız. Bunun bir tek şartı var; gençlerimizi ve çocuklarımızı daha iyi eğitmek
kaydıyla... diye konuştu.
-Sevgi tohumları olmaya mecbursunuz
Devletin kurduğu üniversitelerin yanında Mevlana Üniversitesi gibi
hayırseverlerin kurduğu vakıf üniversiteleri de olduğunu belirten Çiçek, şunları
kaydetti:
Bugün 168, inşallah 268, 368 olacaktır. Öyle olmak mecburiyetindedir.
Mevlana Üniversitesi de bu 168 içinde en seçkin yerde olacaktır, olmalıdır.
Burada okumak da çok önemlidir. Sevgili gençler, ilerde hayata atıldığınızda
göğsünüz kabara kabara Ben Mevlana Üniversitesinden mezun oldum
diyebileceksiniz. Bu, sizin için gerçekten bir gurur kaynağıdır, öyle olacaktır,
öyle olmalıdır. Ancak bunun da sizlere yüklediği bir sorumluluk var, çünkü
Mevlana ismi sıradan bir isim değil. Burası aynı zamanda Hazreti Mevlananın
mesajının tüm dünyaya ulaştırılması açısından da bir misyon yüklenmiş oluyor.
Böyle olunca da sadece diplomayı almak yetmiyor, bu düşünceyi özümsemiş olarak
buradan mezun olmak ve bunu hayata uygulamak, sonra da gittiğiniz yerlere bu
mesajı götürmek gibi de bir sorumluluğunuz var. Onun için hepiniz, nerede görev
yapıyorsanız, dünyanın neresinde bulunuyorsanız bulunun, sevgi tohumları olmaya
mecbursunuz. Bunu başarabildiğiniz nispette, böyle bir üniversiteden mezun olmayı
hak ettiğinizi düşünmemiz gerekir.
-Üniversitelerden beklentiler-
Üniversitelerin devletten beklentileri olduğu gibi toplum ve devlet olarak
kendilerinin de üniversitelerden ciddi beklentileri olduğunu vurgulayan Çiçek,
sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu açıdan akademik yılı açılış dönemleri, üniversitelerimiz açısından bir
muhasebe yılı olmalıdır. Biz devletten aldık, toplumdan aldık, toplumdan
çocuklarını aldık ama biz bu topluma ne verdik, ne veriyoruz- Geriye dönüp bir
vicdan muhasebesi yapmak gibi bir durumla karşı karşıyayız. Bunu yapmadığımız
takdirde, ne bulunduğumuz noktayı doğru dürüst tespit edebiliriz, ne de bundan
sonra hangi adımları atacağız bunu doğru dürüst tayin edebiliriz.
Üniversitelerimizin, özellikle çok partili hayata geçtikten sonra zaman zaman çok
kötü sınavlar verdiklerini görmemiz lazım. Üniversitelerimiz zaman zaman çözümün
parçası olmak yerine bizatihi sorunun parçası oldu. Özellikle darbe dönemlerinde,
özellikle demokrasinin askıya alındığı dönemlerde üniversitelerimiz maalesef bu
işin merkezi olmuştur. Bunu da tarihe not düşmek adına mutlaka hatırlamamız
lazım. Bizim üniversitelerden beklediğimiz şey; demokrasiden yana, özgür
düşünceden yana, insan hak ve özgürlüklerinden yana olmaları ve en başta millet
iradesine saygı duyan kurumlar olmalarıdır. Saflarını iyi belirlemeli, nerede
duracağını da iyi bilmelidir. Ayrıca üniversitelerimiz milletten kopuk
olmamalıdır, milletle iç içe olmalıdır, milletin sorunlarına çözüm bulmalıdır.
Bir tarafta iş imkanı, bir tarafta işsizler ordusu... Belli ki burada bir
yanlışlığımız var. Onun için diyoruz ki; üniversitelerimiz istihdama yönelik,
toplumun ihtiyaçlarına yönelik eğitim yapmak mecburiyetinde.
-Sabaha kadar filozof, akşama kadar icracı olamam-
Üniversitelerin toplumun sorunlarıyla bire bir ilgilenmeleri gerektiğini
ifade eden Çiçek, Şimdi işin bu noktasına geldiğimizde bazı konularda
eksikliğimizin olduğunu görmemiz lazım. Türkiye aşağı yukarı yarım yüzyıldır
terörün her türlüsüyle, son 30 yıldır ise bölücü terörle uğraşıp duruyor.
Çözeceğiz Allahın izniyle. Bu bizim meselemiz, biz çözeceğiz. Bir araya gelip,
kafa kafaya verip, güç birliğiyle, iş birliğiyle, ortak akılla biz bu sorunu
çözeceğiz. Çözmek mecburiyetindeyiz. Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde
bulunmaz. Başkasının yardımını beklemeye, ne diyeceğini beklemeye gerek yok.
Onların geçmişte ne dediğini biliriz. Onların dediklerinin hiç birisinden bu
ülkeye hayır gelmedi diye konuştu.
Onun için bizim işimizi biz çözeceğiz. Çözeceğiz de nasıl çözeceğiz.
Böylesine karmaşık, böylesine can yakan, olumsuz tesir katsayısı çok yüksek,
böyle bir belayı bu ülke nasıl çözecek- diyen Çiçek, şöyle konuştu:
Birine başvurmadan, araştırmaya dayanmadan, bilimsel verilere dayanmadan,
el yordamıyla böylesine karışık bir iş nasıl çözülecek- Şimdi bu kadar
üniversitemiz var, terör bölgesinde bulunan üniversitelerimizin bir kısmı 37-38
yıllık üniversiteler. Şimdi bu kadar teröre can vermiş, kan kaybetmiş, bu kadar
senedir uğraşan ve her gün de yüreği yanan bir ülkenin insanları olarak acaba kaç
tane üniversitemiz bu konuyla ilgili araştırma yapmış. Şu ana kadar yapılmış
araştırma sayısı 48. Bunun çok önemli bir kısmı da Polis Akademisi ve Genel
Kurmay Başkanlığının hazırlattığı raporlar. Doğru dürüst saha araştırması yok,
aile araştırması yok. Bu işler neden oluyor, niye oluyor, bir politika
geliştirilecekse her şey siyasetçiden bekleniyor. Ben sabaha kadar filozof,
akşama kadar icracı olamam. Her şey bizden bekleniyor. Onun için her ile bir
üniversite kurduk. Demek istiyoruz ki bu üniversitelerimiz mutlaka hem ülke için
hem de toplum için bulundukları yerde Meclise saha araştırmaları yapmalı,
politikalar bilimsel bir temele oturmalıdır. Türkiye olarak AB fonlarına senede
250 milyon doların üzerinde para veriyoruz, 50 milyon dolar kaynak
kullanabiliriz. Bizim verdiğimiz paralarla başka ülkeler araştırmalar yapıyor.
Yani araştırmaların yapılamamasının nedeni kaynak yetersizliği değildir, ilgi
meselesidir, alaka meselesidir, ihtiyaç meselesidir. O nedenle diyoruz ki
üniversitelerimiz bu konuyla ilgili daha fazla gayret içinde olmalıdır.
(SÜRECEK)
Muhabir: Murat Aslan / Mümin Altaş
Yayıncı: Ahmet Kayır