RİZE (A.A) - Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı ve Öz
Orman-İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan, orman işçisine kadro verilmesinin
devlete ek bir yük getirmeyeceğini, geçici işçi ile Türkiyenin ormanlarının
korunmasının mümkün olamadığını savundu.
Aslan, İkizdere ilçesinde bir otelde düzenlenen Orman İşçileri Temsilci
Eğitim Seminerinde yaptığı konuşmada, Türkiyenin yüzde 30nun orman olduğunu,
ormanı korurken gelir gider dengesinin gözetilemeyeceğini, alınan nefesin,
oksijenin bedeli olamayacağı gibi ormanın da korunmasına ekonomik bedel
biçilemeyeceğini belirtti.
Türkiyede yaklaşık 7 bin 600 orman işçisinin kadro verilmemesi nedeniyle 5
ay 29 gün çalıştırıldığını ifade eden Aslan, şunları söyledi:
Artık orman teşkilatının geçici işçi ile yürümesi mümkün değil. Bir
aidiyet duygunuz yoksa gelecek yıl bu işe girip girmeyeceğiniz belli değilse
yangınlara canla başla katılamıyorsunuz. Kadrolu işçilerin bir aidiyet duygusu
var. Yazın yangın ihbarını alan kadrolu işçi kırmızı görmüş boğa gibi saldırıp
gider. Yangına katılan işçinin mesaisi yoktur. Bu nedenle orman teşkilatı bir
başka teşkilatla karşılaştırılamaz. Orman teşkilatının hesabı kar, çıkar hesabı
üzerinden yapılamaz.
Ormancıların coğrafyanın en zor şartlarında çalıştığını kaydeden Aslan,
Keçinin bile tırmanamadığı dağlara çıkarak fidan dikiyorsunuz, damga
yapıyorsunuz. Yangınlarda kendi yollarını kendisi açıyor. Ormanda yılın 12 ayı iş
devam ediyor. O nedenle kadrolu işçiye ihtiyaç var. Kadrolu işçinin yerini
maalesef taşeronlar alıyor. Orman işçisine kadro verilmesi devlete ek bir yük
getirmez. Zaten orman işçisine verilen para bir kısım taşeronlara arz ediliyor.
Ancak taşeronlardan o yangınlarda verim almak söz konusu değil diye konuştu.
Ülkelerin en önemli değerlerinin ormanlar olduğunu vurgulayan Aslan, şöyle
devam etti:
Türkiyenin ormanlara ihtiyacı var. Ne yazık ki bir eksiğimiz var. İşimiz
sabit, işçimiz geçici. İşçimizi kadroya aldığımız zaman ormanların daha iyi
korunacağına inanıyorum. Yoksa ah vah demenin bir anlamı yok. Yangın çıktı mı ah
vah diyoruz. Ahlar vahlar yangınları söndürmüyor. Yangınları söndürmenin yolu
ekip sayısını artırmaktan, müdahale edilecek alanı daraltmaktan geçiyor. Aksi
taktirde yangın başını alıp gidiyor. Bunun için işçiye ihtiyaç var.
Orman teşkilatının bir gelir gider dengesinde görülmemesi lazım. Ben
iddiayla söylüyorum, bugün ormanlar geç söndürülüyorsa bunun müsebbiplerinden
biri Maliye Bakanlığıdır. Maliye Bakanımız Mehmet Şimşekten talep ediyorum bu
direncini ortadan kaldırmalı. Türkiyenin yüzde 30nu koruyan bu teşkilatın
talepleri karşılanmalıdır. Geçici işçi ile Türkiyenin ormanlarının korunması
mümkün değil. Aksi taktirde yanar. Biz de ah vah etmeye devam ederiz. Ah vah
edeceğimize orman teşkilatının taleplerini karşılayalım.
-Ormanların korunması için çalışmalar-
Ormanların korunması için böcekle mücadele yöntemi uygulandığını kaydeden
Aslan, Eskiden ilaçlarla havadan mücadele yapılıyordu. Ancak bu doğal dengeyi
bozuyordu. Bir çok canlıyı ortadan kaldırıyordu. Bu nedenle yasaklandı ve birebir
mücadele yapılıyor. Çok daha fazla fayda sağlıyor dedi.
Türkiyede bu yıl yanan ormanlık arazinin az miktarda olduğunu belirten
Aslan, şunları söyledi:
Ancak yangın sayısı bir hayli fazla. Bunda bir kısım sabotajla ilgili
şüphelerimiz var. Bunu bir bölgede üç dört yerde aynı anda yangın çıkmasından
anlıyoruz. Aynı anda yangın çıkması sabotajı akla getiriyor. Güvenlik güçlerimiz
takip ediyor. Bazı bölgelerde yakalamalar oldu. Orman teşkilatı binin üzerinde
termal kameralarla 24 saat araziyi izliyor. Bu geliştirilerek devam ediyor.
Gelecek yıllarda uydudan izleme çalışmaları olacak, denemeler yapılıyor.
Çalışmalar yılın 12 ayına yayılırsa ormanların daha iyi korunacağına
inanıyoruz.
Kamuoyunda yanan ormanların konuta açıldığına dair yanlış bir algı olduğunu
da belirten Aslan, Daha ziyade Ege Bölgesinde böyle düşünülüyor. Böyle bir
olay söz konusu değil. Yanan alanları biz yeşertiyoruz, biz koruyoruz. Bu sene
yanan alanlar gelecek yıl ağaçlandırılır. Buraların meskene açılması söz konusu
değil. Kamuoyundaki bu yanlış algının ortadan kaldırılması lazım dedi.
Eğitim seminerinde katılımcılara yeni sendikalar ve toplu iş sözleşmelerinin
getirdikleri, toplu iş hukuku ve yargı kararları konusunda bilgi verildi.
Muhabir: Muhittin Sandıkçı
Yayıncı: Murat Kaban